16 Mart…
Yakın tarihimizin en acı günlerinden biri.
16 Mart 1920…
İngilizlerin İstanbul’u işgali.
“(…)
920’nin 16 Martı
uykuda kesti kâfir üçümüzü.
Soktu Osman’ın karnına kasaturayı,
bastı göğsüne kâfirin dizi.
Dört çocuk babasıydı Abdullah çavuş.
Doymadı dünyasına Abdülkadir.
Üçümüzü uykuda kesti kâfir,
kurşuna dizdi ikimizi.
920’nin 16 Mart sabahı,
karakolun karşısında
bırakmadım elimden silâhı,
yere serdim iki İngiliz’i.
Senin ırzını kurtardım İstanbul’um,
Sana can feda çakır gözlü gülüm.
(…)”
Nâzım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı‘nın 5. Bap’ında İngilizlerin İstanbul’u işgalini böyle tasvir eder.
Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya çıkalı neredeyse bir yıl olmuştur. Amasya Tamimi, Havza Genelgesi ilan edilmiş, Erzurum ve Sivas kongreleri yapılmış, Türk’ün bağımsızlık isteği tüm dünyaya duyurulmuş, Türk direnişi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde tek bir çatı altına toplanmıştı.
Sırtını İngilizlere dayayan Vahdettin ve İstanbul hükümeti, Anadolu’da yakılan istiklâl ateşini söndürmekte yetersiz kalıyordu. Vahdettin’in ve İstanbul hükümetinin tüm çabalarına rağmen Mustafa Kemal Paşa inisiyatifi eline alıyordu.
İstanbul’un işgal edilmesi, İngilizlerin inisiyatifi tekrar ele alma ve işgalin yarattığı hava ile Anadolu direnişini kırma çabasıydı.
“Demokrasinin beşiği” denen İngiltere, Misak-ı Milli kararlarını kabul eden Mebusan Meclisi’ni kapatmış, mebusları da sürgüne göndermişti.
Tıpkı İstanbul gibi sürgüne gönderilen mebusları da yine Mustafa Kemal Paşa kurtaracaktı.
***
16 Mart tarihimizin en acı günlerinden biri…
Tüm acı günler gibi derslerle dolu.
Bu derslerin belki de en önemlisi ve bugün dahi geçerli olanı ise emperyalist bir ülkeye asla ama asla güvenmemek olmalı.
Vahdettin İngilizlere çok güveniyordu. Sırtını İngilizlere yaslamış, tahtını İngilizler sayesinde koruyabileceğini sanmıştı.
Ancak tahtı o çok güvendiği İngilizler eliyle altından alınmıştı.
Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te fethedip payitaht yaptığı İstanbul, 467 yıl sonra İngilizler tarafından işgal edilerek Türk’ün elinden alınıyordu.
1919’da Samsun’a çıkarak Türk’ün makus talihini değiştiren Mustafa Kemal Paşa, 6 Ekim 1923’te İstanbul’u geri alacak, sadece İstanbul’u değil, Türk’ün onurunu da kurtaracaktı.
***
16 Mart…
Türkiye’nin en acı günlerinden biri.
16 Mart 1978…
Ya da bilinen adıyla 16 Mart Katliamı.
İstanbul Üniversitesi’nde okuldan toplu şekilde çıkan devrimci öğrencilerin üzerine Ülkücü faşistler bomba attı.
Hatice Özen, Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl, Murat Kurt, 16 Mart Katliamı’nda şehit edilen devrimcilerdi. 41 öğrenci ise yaralanmıştı.
Sözde öğrencileri korumak için İstanbul Üniversitesi’ni ablukaya alan polis, saldırıyı seyretti ve bombacıların peşine düşmedi.
Sonrasında katliamla ilgili olarak Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanı Orhan Çakıroğlu, Mehmet Gül, dönemin MHP İstanbul İl Başkanı Kazım Ayaydın ve Ahmet Hamdi Aksoy gözaltına alınmıştı. Kaçan Sıddık Polat ise Elazığ’da yakalanmıştı.
Bombayı atan Zülküf İsot isimli Ülkücü, yakınlarına katliamı itiraf etmiş ve teslim olacağını söyledikten kısa bir süre sonra yine Ülkücü Latif Aktı tarafından öldürülmüştü. Ülkücü Ali Yurtaslan, katliam için bombayı Abdullah Çatlı’nın temin ettiğini söylemişti.
***
16 Mart; işgalin ve katliamın yıldönümü.
İşgal eden İngiliz kovuldu, İstanbul işgalden kurtarıldı.
Katliamın failleri ise cezalarını çekmediler. 16 Mart davası, 2008 yılında zamanaşımı gerekçesiyle düşürüldü. Ancak toplumsal hafıza unutmaz. Gün gelir tüm bu katliamların hesabı sorulur.
16 Mart’ın yıldönümünde, vatanı işgalcilerden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk, İngiliz işgalcilere direnirken şehit edilen askerlerimiz, Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi ve 16 Mart katliamında şehit edilen devrimcileri saygıyla anıyorum.