Mübarek İzmir
9 Eylül günü İzmir’de Gündoğdu Meydanı’nda toplanan milyonlarca yurttaşımız “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa” diye haykırarak sadece İzmir’in kurtuluşunu değil vatanın kurtuluşunu, sadece kurtuluşumuzu değil aynı zamanda Cumhuriyet’in kuruluşunu kutluyordu.
Evet, 100 yıl önce, 3,5 yıllık işgalden sonra gün artık Türkler için doğmuştu ve bir bakıma Türk ulusu yeniden doğmuştu.
İzmir’de 15 Mayıs 1919 günü emperyalistler ve onların Yunan maşaları için Türk’ün son günüydü ama aynı İzmir 3 yıl sonra 9 Eylül 1922 günü Türk’ün doğum yeri olmuştu.
İzmir, Türk milletinin doğumuna ev sahipliği yapan gerçekten mübarek bir şehirdi.
Biz hep Güzel İzmir dedik onlarsa Gavur İzmir.
Ama artık Güzel İzmir’imize Mübarek İzmir diyebiliriz.
İzmir bizim güzel ve mübarek şehrimiz.
Peki 9 Eylül’de kimler İzmir’deydi?
Ya da daha doğrudan soralım kimler İzmir’de değildi?
Cuma’yı mübarek şehirde kılamamak
9 Eylül günü Cumhurbaşkanı Erdoğan Balkanlar gezisinden Türkiye’ye dönmüştü ve Cuma namazını bir İzmir camisinde kılmayı hiç düşünmedi. Oysa 3 yıllık Yunan işgalinden sonra ilk ezanlar 9 Eylül’de okunmuştu o mübarek şehirde ve camiler dolup taşmıştı kurtuluş sevinciyle 100 yıl önce.
Tayyip Erdoğan ise 9 Eylül’de Yunan’ı denize döktüğümüz gün Yunanistan’ın Türkiye aleyhine faaliyetlerini eleştiren sert tonlu kabadayı açıklamalarını yapıyordu ama 9 Eylül günü İzmir’de Yunan’ın deniz döküldüğü rıhtımda bu mesajları vermesi çok daha anlamlı olmaz mıydı?
Elbette olurdu ama o zaman 9 Eylül’de Yunan’ı denize döken ordunun içinde olması yani Mustafa Kemal’in askeri olması gerekirdi.
Ama o Mustafa Kemal’in değil Vahdettin’in askeriydi.
Dolayısıyla İzmir’de değildi.
Yunan ve Vahdettin
Biz hatırlattıkça sinirleniyorlar ama tabi ki hep hatırlatacağız: Yunan İzmir’den denize dökülürken, yaklaşık 200 bin Rum emperyalist gemileriyle salkım saçak Mübarek İzmir’den kaçarken bavulunu hazırlayan biri daha vardı: Vahdettin.
Yunan ordusu denize dökülür, Rumlar gemilere doluşup kaçarken Vahdettin’i bu Yunan artıklarından ayıran tek şey Ege’den değil de Marmara’dan binmesiydi bir İngiliz gemisine.
İsmail Kahramanların, Fesli Deli Kadirlerin “Keşke Yunan kazansaydı” demeleri boşuna değildir, sadece Yunanlar kaybetmedi o savaşı aynı zamanda Vahdettin de kaybetti.
Eh, kendisine Mustafa Kemal’i değil Vahdettin’i ecdat olarak görenlerin İzmir rıhtımında olmaması normal karşılanmalı: O denize baktıkça bu Mübarek Vatan’da yalnız kaldıklarını hissediyorlar.
Derin travmadır bu.
Yunanlar buna boşuna “Küçük Asya Felaketi” demiyorlar. Ama işte aynı zamanda bizim ülkemizdeki Şeriatçıların da “Büyük Felaket”i bu.
Yunan ve Kürtçüler
Ya sözüm ona Türkiye partisi olacağını söyleyen HDP ve onun barış güvercini kesilen lideri Selahattin Demirtaş ne yaptılar 9 Eylül’de?
Sustular.
Aslında susmadılar içten içe ağladılar.
Yunan ordusu Batı’dan Ankara’ya taarruza geçtiğinde Koçgiri’nin de Sivas’tan Ankara’ya saldırıya geçtiğini biz Türkler belki unuttuk ama Koçgiri’nin çocukları unutmadı o büyük felaketlerini.
İzmir’i işgalden kurtardığımız gün Sakallı Nurettin Paşa İzmir’dedir, şehrin güvenliğinden sorumlu komutandır.
Ama bundan önce Sakallı Nurettin Paşa, Koçgiri’yi bastıran komutandır.
Şunu da hep hatırlatalım: Türk Ordusu ve Mustafa Kemal’in askerleri sadece Yunan Ordusu ile değil, Vahdettin’in ve Kürtçülerin işbirlikçi askerleri ile de savaştılar.
Kürtçülerin İzmir için sevinmemesini de doğal karşılayın. Sadece Şeriatçılar için değil Kürtçüler için de bir travmadır bu.
Şeriatçılar ve Kürtçüler içlerinden şöyle diyorlardır her 9 Eylül günü: “Yunan kaybettiği için biz de kaybetmiş sayıldık.”
Ve biz İzmir’de sadece Yunan işgali ve emperyalizmle değil, Kürtçülükle ve Şeriatçılıkla da hesaplaştık.
Biz bu hesabı çoktan kapattık ama görüyoruz ki Kürtçüler ve Şeriatçılar için 100 yıldır kapanmamış bu hesap.
Nerede bu Devlet?
Ya MHP?
Ya MHP lideri Devlet Bahçeli?
O neden yoktu İzmir’de?
9 Eylül bir devletin kurtulduğu gün değil miydi?
Neredeydi bu Devlet?
Yoktu.
Olmasını da beklememek gerekirdi. Çünkü milliyetçilik MHP’nin sadece adında vardır.
Tıpkı Cumhur İttifakı ortakları AKP gibi MHP de Türkçü değil, milliyetçi değil, ümmetçidir.
Ama şunu da söyleyelim: Bunlar Osmanlıcı da değildir.
Son Osmanlı Atatürk’tü ve Atatürk’e düşman olan herkes aslında Osmanlı’ya da düşmandır.
Biz Atatürkçüler o nedenle hem Osmanlıcı hem de Cumhuriyetçiyiz ama bu Osmanlıcıyız diyenlerin ataları bile Osmanlıcı değildi ki!
Evet, Vahdettin Osmanlıcı değil İngilizciydi!
Mustafa Kemal Paşa ise İngilizlerin karşısında bir Osmanlıcıydı.
İngiliz’in yanında olan Osmanlı’nın yanında değil karşısında olurdu.
Bu kadar basitti.
Mübarek İzmir’i kurtaran Mustafa Kemal’in askerleri aynı zamanda Mübarek Bursa’da Osman Gazi Türbesi’ni de kurtarmışlardı.
Unutmayın: Yunan askeri Osman Gazi’nin türbesini postalları ile kirletirken Vahdettin o postallara selam duruyordu.
6’lı Masa İzmir’de yoktu!
Tamam bunları anladık.
Farklı olmasını beklemiyorduk zaten.
Ama bunları eleştirerek asıl yakıcı ve de can sıkıcı gerçeği gözden kaçırıyoruz.
6’lı Masa da İzmir’de yoktu!
Madem bu 6’lı Masa bizi padişahlığın güncellenmiş versiyonu olan Başkanlık sisteminden kurtaracak, neden o zaman İzmir’de sadece Yunan işgalinin değil padişahlığın da sonunu müjdeleyen bu kurtuluş gününde İzmir’de değillerdi?
Evet, can sıkıcı gerçekleri konuşmamız lazım.
Saadet Partisi de, Gelecek Partisi de, Deva Partisi de hatta Demokrat Parti de, aslında padişahçı, saltanatçı, şeriatçı özlemleri olan partiler.
Vahdettin’den kopamadıkları gibi Atatürk’e de yaklaşamıyorlar.
Bu da travmadır: Ege’nin iki yakasında da yeri olmayanların travması.
Menderes’in şehri
Asıl şaşırtıcı olan ise İyi Parti’nin ve lideri Meral Akşener’in İzmir’de olmaması.
Bakın bunun üzerinde hassasiyetle duralım.
İzmir, Kurtuluş’un şehri ama aynı zamanda Merkez Sağ’ın da kalesi olan bir şehir.
Meral Hanım’ın geleneği İzmir’de, Menderes’te doğmadı mı?
O gelenek, tüm işbirlikçiliğine rağmen tarih boyunca hep İzmir’in kurtuluşunu kutlamadı mı?
Adnan Menderes ve Celal Bayar fiilen de Mustafa Kemal’in askeri ve Kuvayı Milliye’nin savaşçıları değiller miydi?
CHP ile yan yana gelmemek için İzmir’de bulunmuyorsanız neden o CHP ile aynı masada bulunuyorsunuz?
Madem ülkenin bir ittifaka ihtiyacı var, bu ittifakın asıl yeri Gündoğdu Meydanı değil mi?
9 Eylül’de Meral Akşener de elinde Türk bayrağı ile sahnede olsaydı ne güzel bir mesaj olurdu oysa!
Adnan Menderes ve Celal Bayar, Mustafa Kemal’in askeri olmakta tereddüt etmemişlerdi ve İzmir o geleneğin devamı olan İyi insanlara bunu hatırlatmalıydı.
Yoksa iyilik bu kadar çabuk mu unutuluyordu siyasette?
Kuvayı Milliye’nin şehri
Aslında son derece net bir Türkiye tablosu var önümüzde.
İzmir’de tüm millet var.
Türk milleti.
İşçisi de var, köylüsü de var, esnafı da var, işvereni de var.
Genci de var yaşlısı da var çocuğu da var.
Kadını da var erkeği de var.
Al Bayrağın altında bir millet var.
Ve o millet Gündoğdu’da yeniden doğuyor.
Tüm Türkiye’ye net bir mesaj: Tıpkı Yunan işgalinde olduğu gibi bir şehrin ve tüm ülkenin tüm kesimleri ile birlikte tek vücut olması.
Zamanında Kuvayı Milliye demişlerdi buna ama aslında zamansız bir kavramdı.
100 yıl sonra İzmir’den yükselen yine Kuvayı Milliye’dir.
Mustafa Kemal’in askerleri 100 yıldır o şehirdedir.
Yüzyıllarca da orada olacaktır…