Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Karen Donfried, dün Senato Dış İlişkiler Komitesi’ne rutin bir rapor sundu ve komitenin sorularını cevapladı. Konu İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik süreciydi.
Donfried ve bir diğer Dışişleri Bakan Yardımcısı Celeste Wallander’ın Senato raporu yerli ve yabancı medyada yer buldu. Yalnız AKP medyasının meseleyi aktarışı biraz farklı.
Anadolu Ajansı’nın haberi veriş şekli şöyle: “ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Donfried’den Türkiye’ye destek açıklaması”.
Diğer AKP medya organları da teker teker bu minvalde haber geçiyor. Türkiye Gazetesi, “ABD’den Türkiye’ye destek: Meşru endişelerini tanıyoruz” başlığıyla devam etmiş mesela…
Başlıklar konunun özünü pek yansıtmıyor. Ancak haber içeriklerinde, tıpkı yabancı medyada olduğu gibi asıl haberin izleri var. Donfried’in iktidar medyasının “Türkiye’ye destek” vurgusunu devşirdiği cümlesi, komitenin internet sitesinde yayınlanan toplantı kaydının 50’inci dakikasında duyulabiliyor.
Komitenin kıdemli üyesi Senatör James Risch, iki ülkenin üyelik sürecinin ne zaman tamamlanacağına dair bir tahmin istiyor. Donfried de doğal olarak cevap verirken Türkiye’nin terör ve güvenlik başlığı altında gerekçelendirdiği vetoya değiniyor.
“Elbette Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’nin terörizmi bitirme arzusunu paylaşıyor.”
Hepsi bu. Ama AKP medyasının geri plana ittiği gerçek, bundan hemen sonra geliyor.
Donfried, Stoltenberg’in aracılık ettiği toplantıların verimli ve olumlu geçtiğini ve önümüzdeki günlerde İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecinin kısa sürede tamamlanacağından emin olduğunu bildiriyor.
Washington’da, hükümet yetkililerinin yasama komisyonuna vaadi, Türkiye’nin vetosu ile ilgili pürüzün Madrid’deki NATO toplantısında çok yüksek ihtimalle aşılacak olduğu. Karen Donfried, “bunun üzerinde çalışıyoruz, emin olabilirsiniz” diyor.
Oysa Stoltenberg’in aracılık ettiği Brüksel’deki NATO karargâhı buluşmaları sonrasında, İbrahim Kalın’ın Madrid toplantısına dair umutlu bir tablo çizmediğini biliyoruz.
O halde, Amerikalılar nasıl emin olabiliyor? Sadece Amerikalılar değil, NATO’nun tüm üyelerinden ve İsveç ve Finlandiya’dan da hep olumlu ve umutlu mesajlar geliyor.
Herkesin bildiği, bizim bilmediğimiz ne var?
Toplantı kapanışında Komite Başkanı Bob Menendez’in “birlikte çalışıp bir çözüme varmaları çok iyi olur ama Türkiye’nin onlardan ne almak istediğini bilmiyorum” şeklindeki sözlerine iktidar medyası tepki gösteriyor ama benzer soruların İsveç ve Finlandiya basınında da dile getirildiğini biliyoruz.
Fakat yabancı basında adamlar bizi çözmüş, dedirten bir ayrıntı var. Reuters’in konuya dair haberinde, Madrid’de kısa da olsa program dışı bir Biden – Erdoğan görüşmesinin pürüzü aşma konusunda yararlı olabileceği bildiriliyor.
Malum, Biden ile görüşememek Erdoğan’ın en büyük yarası. Muhtemelen Menendez’in sorusunun cevabı bu arzu edilen Madrid görüşmesi. Bu yüzden İsveç-Finladiya vetosunun kalkması, öyle PKK’ya destek, terörün finansmanı falan değil, basitçe Biden ile görüşme umuduna bağlı olabilir.
Rahip Brunson’un serbest kalışı, Trump’ın aşağılayıcı tehdit mesajlarıyla, yani “sopa” göstermesi sonucu gerçekleşmişti. Anlaşılan Biden’ın tarzı farklı. Biden o sopanın ucuna bir görüşme havucu takmışa benziyor.
İktidar medyası PKK inlerinde yakalanan İsveç yapımı AT-4’leri gösterip bunların Yunanistan dâhil 30 ülkenin envanterinde olduğu bilgisini saklıyor. Aynı iktidar medyası, Reis’in İsveç ve Finlandiya’yı Madrid’de “yola getirdiğini” anlatıp bu ülkelerdeki PKK’lı varlığını da görmezden gelmeye başlayabilir.