Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, dün yaptığı söyleşide öğretmen alımında mülakatların devam edeceğini ancak “mülakatların artık mülakat gibi yapılacağını” açıkladı.
Bu tuhaf ifade kendisine ait.
Normal olan böyle bir açıklama karşısında “Daha önce nasıl uygulanıyordu ki?” sorusunu sorarak uygulamadaki “hataların” ne olduğunu kamuoyuna göstermek olmalıydı.
Tekin’in açıklaması, Mehmet Şimşek’in “Ekonomide artık rasyonel politikalar uygulanacak.” demecine benziyor. Rasyonel, “akla dayanan” demek. Şimşek’e de kimse “Önceki politikalar ahmakça mıydı?” diye sormamıştı.
Yusuf Tekin de belli ki karşısında bir gazeteci olmadığını bilmenin verdiği bir rahatlıkla konuşuyor.
“Uygulamada bazı yanlışlılar oldu” diyerek kastettiği şey ne olabilir?
Demek ki öğretmen olma özelliğine sahip olmayan bazı kişiler şu anda kamuda öğretmen olarak çalışmaya devam ediyor!
Bu kişiler kimlerin aracılığıyla neye göre atanmış? Bu da belli değil. Oysa bakan böyle bir soruya yanıt verecek olsa kurulan tüm kirli düzen olduğu gibi ortaya saçılacak.
Peki “mülakatları mülakat gibi yapmayanların”, sınavları sınav gibi yaptıklarına neden güvenelim?
Geçmişte neyin kötü yapıldığına dair net bir açıklamaya yapmayan bakanın, yeni uygulamada güvence olarak sunduğu “uzman ve başöğretmenden oluşan komisyonun”, komisyon gibi komisyon olacağına inanan var mı?
Mesele Erdoğan’ın seçimlerden önce verdiği “kamuya işe alımlarda, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatın kaldırılması” vaadi değil.
Erdoğan “öğretmenleri kastetmediğini” belirterek işin içinden sıyrılabilir.
İşin esası kamuya ait tüm alanlarda “herhangi bir zorunluluk” rahatlıkla gerekçe gösterilebilir.
Mülakat, AKP’nin kurduğu kabile devleti için yaşamsaldır. Kabilenin liyakatsiz fertleri ancak mülakat gibi “açık uçlu” bir sistemle birlikte bir yerlere gelebilir.
“Mülakatın kameraya kaydedilmesi” gibi açılımlar da ancak böylesi bir kurgunun daha inandırıcı olmasını sağlamak için getirilir.
“Mülakat” devlet olmayı büyük bir zafer olarak gören İslamcı açısından vazgeçilmeyecek bir kazanımdır. İslamcıların ayrıcalıklı olduğu bir düzen ancak mülakat rejimiyle var olabilir.
Diğer taraftan, AKP uygulamadığı bir Anayasa’nın göstermelik bile olsa varlığına ihtiyaç duyuyorsa, toplumun tüm fertlerini “çalışırlarsa memur olabilecekleri adil bir sistemin varlığına” inandırmak zorunda.
AKP’nin kurduğu parti-devlet, tüm toplum nazarında deşifre olduğu için de yeni açılımlarla durum idare ediliyor.
Ama mülakat gibi mülakat yapmayanların devleti devlet gibi yönettiklerine inanmak için fazlaca saf olmak gerekiyor.