Şeyh Sait Bulvarı’nı AKP yaptırıyor
Türkiye günlerdir Şeyh Sait’i tartışıyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın İngiliz işbirlikçisi hain Şeyh Sait’in adını verdiği bulvarla ilgili 6 Aralık günü attığı tweet sonrasında Türkiye siyasetinde büyük bir Şeyh Sait tartışması başladı.
Öncelikle şunu tespit etmemiz gerek; Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 2019 yılından beri kayyum tarafından yönetiliyor. Belediye başkanlığını Erdoğan’ın atadığı valiler yapıyor. Aslına bakarsanız belediye AKP’de desek hiç de yalan olmaz.
Dolayısıyla Şeyh Sait Bulvarı meselesinde eleştirilmesi gereken ilk kesimin AKP olması gerekir değil mi? Ama günlerdir dönen tartışmalarda bir tek AKP eleştirilmiyor.
Meseleye Özgür Özel dahil oldu, İyi Parti dahil oldu. DEM Parti’den Bahçeli’ye kadar hemen herkes tartışmanın içine girdi.
Peki tartışmanın içinde olmayan kim?
AKP!
Türkiye’de 6 Aralık’tan bu yana iki haftadır Şeyh Sait tartışılıyor. Gündemi bu kadar meşgul eden bir konuda bir tek AKP’nin sesi çıkmıyor.
Resmen bombayı muhalefetin kucağına bıraktı, kenara çekildi, sessizce olanı biteni izliyor.
Hemen her konuda yorum yapan Erdoğan, iki haftadır Şeyh Sait’in adını ağzına almadı. Savunmak istemediğinden değil elbet. Çünkü o da bir Kürt-İslamcı ve Şeyh Sait’i “değer” olarak görüyor. Ama biliyor ki AKP için şu an sessiz kalmak, Şeyh Sait’i savunmaktan daha kârlı.
AKP adına tartışmaya katılan tek bir isim var; o da AKP Erzurum Milletvekili Abdurrahim Fırat. Abdurrahim Fırat, aynı zamanda Şeyh Sait’in torunu.
Abdurrahim Fırat, yaptığı açıklamada “Bazı terbiyesiz ve ahlaksız zevatların Şeyh Said Efendi hakkında sarf ettiği beyanlar hakkında TCK hükümlerine göre hakaret oluşturan sözler nedeniyle suç duyurusunda bulunacağımızı ve Şeyh Said Efendi’nin sahipsiz olmadığı kamuoyuna beyan ederim.” dedi.
Kürt-İslamcı bir parti olarak AKP, Şeyh Sait geleneğine her anlamda sahip çıkıyor. Cumhuriyet’e isyan eden işbirlikçi hainin ismini Diyarbakır’da bir bulvara verdiği gibi torununu da milletvekili olarak Meclis’e sokmuşlar.
Yani anlayacağınız Şeyh Sait meselesinde ilk tepki verilmesi gereken ve tartışmanın odağında yer alan AKP olduğu halde, AKP sanki hiç işin içinde yokmuş gibi siyaset camiası birbirine girerken, tabiri caizse, çizik bile almadı.
AKP, attığı bir tweet’le muhalefeti darmadağın etti
AKP, kayyum aracılığıyla elinde tuttuğu belediyenin resmi hesabından attırdığı bir tweet’le muhalefeti darmadağın etti desek yeridir.
Bu anlamda AKP’nin trollediği ilk isim, CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldu. Özgür Özel katıldığı televizyon programında Şeyh Sait İsyanı bastırılırken yaşanan acılarla “empati” kurduğu için topa tutuldu.
Lafa gelince “bu partinin tapusu Atatürk’tedir” deyip Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne isyan eden, Mehmetçiği şehit edip vatandaşları katleden İngiliz kuklası bir teröristle “empati” kurmak ancak Özgür Özel’e yakışırdı.
Genel Başkanlığa geldiğinden beri Kürtçülüğe göz süzen Özel, CHP Genel Başkanı gibi değil Hüda Par Genel Başkanı veya yeni kısaltması DEM olan HEDEP’in eşbaşkanı gibi konuştu. Tabanı Şeyh Sait’e “hain” derken Özel, Şeyh Sait’in ailesiyle “empati” kurmayı tercih etti.
Ancak Özgür Özel’e yine de helal olsun demek gerekiyor. CHP’yi öyle bir “değişim”e uğratmış ki, parti içinde Şeyh Sait’in torunlarıyla empati kurmaya itiraz edecek bir tane Atatürkçü bırakmamış.
Belki de bu nedenle en çok karışan parti İyi Parti oldu. Altılı Masa içinde Akşener’in, Kılıçdaroğlu’ndan biraz fazla etkilenerek, Diyarbakır’dan İstanbul 2. Bölge’ye transfer ederek vekil seçtirdiği Salim Ensarioğlu, sosyal medyadan yaptığı paylaşımla Şeyh Sait denen haine sahip çıktı:
“Son günlerde Diyarbakır’da bir bulvara bölgemizin en önemli değerlerinden Şeyh Said Efendi’nin isminin verilmesi üzerinden başlayan tartışmalarda bölgenin toplumsal ve dini değerlerinden birine dönüşen Şeyh Said’e yönelik ithamları şiddetle reddediyorum.”
Ancak İyi Parti’nin Şeyh Sait konusundaki tavrı netti. Ensarioğlu hakkında disiplin işlemi başlatıldı ve Ensarioğlu da partiden istifa etti. Ancak İyi Parti’nin Diyarbakır teşkilatında istifalar oldu.
Siyasi partiler içinde Şeyh Sait meselesinde doğru tavır alan isimleri burada anmak gerekiyor. Bunlardan biri Ümit Özdağ. Olayı ilk duyuran, tepkisini ilk ortaya koyan ve bu Şeyh Sait Bulvarı konusunda hukuki süreç başlatan Özdağ oldu.
Ve yine Muharrem İnce, Şeyh Sait’in hainliği konusunda doğru tavrı alan siyasetçilerdendi. Muharrem İnce, “Şeyh Sait haindir. Bu konuda çok netim. Ben, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarafındayım!” şeklinde bir paylaşım yaptı.
Aslında mesele muhalefet açısından bu kadar netti. Ancak özellikle CHP, bu konuda alması gereken tavrı alamadı ve AKP’nin tuzağına düşerek Erdoğan’ın eline yerel seçimler öncesinde büyük koz verdi.
Bahçeli’ye sansür, AKP’yi tartışmanın dışında tuttu
Biraz geç de olsa konu ile ilgili tavrını açıklayan isimlerden biri de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli idi. Aslında herkesin beklediği yorum, AKP’nin en büyük ortağı olarak Bahçeli’ninkiydi.
Bahçeli yaptığı açıklamada “Hınıslı Sait haindir, onu savunan da haindir” dedi. Bahçeli açıklamasında Şeyh Sait için “Hınıslı Sait” ifadesini kullanarak Sait’i şeyh olarak görmediğini, alelade bir isyan elebaşı olarak gördüğünü ifade etmek istemişti.
Şeyh Sait’i hain olarak görmesi bir yana, savunanları da hain olarak nitelemesi, klasik Bahçeli tavrı olarak geçiştirilecek bir tavır değil. Burada AKP’ye ciddi bir meydan okuma da vardı.
Normalde ekonomi veya dış politikayla ilgili bir meselede AKP’ye böyle cepheden karşı çıksa, meydan okusa Bahçeli’nin sözleri muhalif basında “Cumhur’da çatlak” manşetleri atılmasına sebep olurdu.
Ancak konu Şeyh Sait olunca, muhalif basınımız Bahçeli’yi görmezden, duymazdan geldi. Bunun en büyük sebebi, elbette bizim muhalif basınımızın Kürtçü olması. BirGün ve Evrensel zaten PKK çizgisindeler, Cumhuriyet Halk TV, Tele 1, kimse Bahçeli’nin sözlerini manşete taşıyamadı.
DEM Parti yayın organı gibi çalışan muhalif basınımızın şu sıralar en önemli derdi CHP ile DEM Parti arasında ittifak yaptırmak. Haliyle bu durumda AKP ile MHP arasında ayrılık çıkaracak dahi olsa, Bahçeli’nin Şeyh Sait ile ilgili sözlerini manşete çekemezlerdi. Sonra maazallah DEM Parti alınır, gücenir, kızar, ittifak kurmazdı.
Ancak Bahçeli’nin sözlerinin küçücük haberlerle geçiştirilerek sansürlenmesi, sadece ve sadece AKP’nin tartışmaların dışında kalmasına yaradı. Bahçeli’nin sözleri üzerinden AKP tartışmaya çekilebilirdi ancak muhalif basının Kürtçülüğü nedeniyle bu fırsat da kaçmış oldu.
Vahdettin ve Şeyh Sait üzerinden Atatürk’le hesaplaşmak
Mesele önce Vahdettin’le başladı, şimdi ise Şeyh Sait’le devam ediyor…
Atatürk’ün hain dediği, Cumhuriyet rejiminin hain olarak astığı isimler, AKP eliyle kahramanlaştırılıyor.
Önce Vahdettin’e hain diyenler ile ilgili soruşturmalar açıldı. Şimdi hain isyan elebaşının torunu olan AKP milletvekili, “vatan haini” olduğu için asılan Şeyh Sait’e “hain” diyenler için dava açacaklarını söylüyor.
AKP ve DEM Parti ittifak halinde Cumhuriyet’e hainlik edenlere sahip çıkarken, Cumhuriyetçi muhalefeti de bölüyorlar.
Ancak gerici ve bölücü cephenin derdi sadece muhalefeti bölmek değil. AKP-DEM Kürt-İslamcı ittifakı, bu isimler üzerinden Atatürk’le hesaplaşma gayretinde.
Hain padişah ve vatan haini isyancı şeyh aklanırsa, Atatürk ve Cumhuriyet mahkum edilebilecek.
Demek ki kendilerini artık 100 yıllık Cumhuriyet’le hesaplaşmaya hazır hissediyorlar. Ancak Türk milleti gerçeğini göz ardı ettikleri kesin.
Türk milleti, 100 yıl önce Atatürk’ün önderliğinde önce hain padişahın işbirliği yaptığı İngilizlere sığınıp kaçmasını sağladı, sonra da vatan haini isyancı şeyhi darağacına yolladı. Cumhuriyet’le hesaplaşmak isteyenler bunu dikkate alırsa iyi olur. Yoksa sonları ataları gibi olabilir. Benden uyarması.
Muhalefet de, özellikle CHP, AKP’nin bu oyunlarını göremeyecek kadar kör. Ya da yeni CHP yönetimi bilinçli olarak böyle bir siyaset yürütüyor ki, öyleyse o hainlerin yanına CHP Genel Başkanını da yazmak gerekir.
Şeyh Sait meselesi, AKP’nin dört dörtlük yerel seçim tuzağı
İki haftadır dönen tartışmalara ve AKP’nin bu tartışmaların içinde hiç olmamasına bakarsak, bunun AKP eliyle muhalefete kurulmuş bir tuzak olduğu anlaşılmaktadır.
Şeyh Sait denen hainin idam yıl dönümü falan da değildi. Nereden çıkmıştı bu Şeyh Sait meselesi? Günlerdir dönen tartışmalara ve muhalefetin, özellikle de CHP’nin düştüğü hain Şeyh Sait destekçisi duruma bakarsak, Şeyh Sait Bulvarı’nın neden gündeme geldiği de anlaşılmış oldu.
AKP’nin kayyum belediyesi, “yol yapıyoruz” kılıfı adı altında Şeyh Sait bulvarı tweet’i atarak, aslında muhalefeti de bir kazana atıp karıştırmaya başladı.
AKP kuyuya bir taş attı. Taşın peşinden sazan gibi atlayan Özgür Özel oldu. Genel Başkan seçildiğinden beri üniversite kantinindeki “solcu” gençler ağzıyla konuşan Özel, Şeyh Sait’in torunlarıyla “empati” kurarak hem partisinin Atatürkçü, milliyetçi tabanının tepkisini çekti, hem AKP’ye ve Erdoğan’a müthiş bir koz verdi, hem de CHP’yi, DEM ya da HEDEP artık adı her neyse, PKK’nın siyasi kanadına biraz daha yaklaştırdı.
İyi Parti’de ortalık zaten karışıktı bir de Şeyh Sait’i “değer” olarak sahiplenen Salim Ensarioğlu çıktı. Ensarioğlu’nun istifası, ardından Diyarbakır teşkilatında yaşananlar… Adam çıkıp “parti sözcüsünün (Kürşat Zorlu) söylediklerini takmıyorum” dedi.
AKP yandaşı Halil Konakçı gibi tipler, DEM Parti gibi Kürt-İslamcı partiler Şeyh Sait’e sahip çıkma şansını buldular. Resmen ikinci bir Açılım Süreci yaşıyor gibiyiz. Bu süreçte öne çıkan figürler ise 100 yıl öncesinin hainleri.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin attığı tweet’in üzerinden 15 gün geçtikten sonra bu tweet’in AKP’nin dört dörtlük bir yerel seçim operasyonu için atıldığı anlaşılıyor.
Herkes Şeyh Sait tartışmasına dalmışken, AKP konu hakkında yorum yapmayarak hem Şeyh Sait’e sessizce sahip çıkıyor, hem de Kürt seçmene göz kırpıyor. Yoksa BDP tarafından Şeyh Sait ismi verilen meydanı tekrar Darkapı Meydanı yapan kayyum, Şeyh Sait Bulvarı’nın adını niye değiştirmesin ki?