Seçim öncesinde çok daha ileriyi temel alan bir analizle yazdığım yazıya “AKP – HÜDA PAR ittifakı, AKP-HDP beraberliğinin ilk adımıdır” başlığını koymuştum. Bunu herkes yadırgamıştı. Orada vurguladığım iki eksen olarak Kılıçdaroğlu ve Selahattin Demirtaş ittifakına karşı, AKP, HÜDA PAR, Öcalan, HDP ve SDG geniş ittifakının söz konusu olabileceğini vurgulamıştım.
“Yeni Anayasa” taktiğiyle Babacan ve Davutoğlu grubunun AKP’yle uzlaşacağı ilan edildi. Aslında HÜDA PAR’la yapılan uzlaşma ile HDP’yle yapılacak uzlaşmanın yüzde 80-90’lık bölümü halledilmiştir. Bu anlaşma noktası, yeni, sivil Anayasa’nın yapılmasıdır. Bu olgu HDP’nin Demirtaş grubuna karşı olan ana kütlesi için “kalıtsal haklarımızın iade edilmesi bizim için esastır, yoksa 6’lı Masa anlamlı değildir” diyerek Selahattin Demirtaş’a karşı çıkan bir söylem geliştirilmiştir.
Seçimde HDP/YSP ve ona bağımlı sol grupların ve CHP’nin ittifakı olarak “Piro – Selo İttifakı” yenildi.
Erdoğan “Kazanan 85 milyon” derken CHP’nin “Pirocu” kanadıyla HDP’nin Zerdüştçü, liberal, laik kanadı arasındaki işbirliğinin iflasını da ilan ediyordu. Buna karşılık daha önce de belirttiğim gibi Hanefi Türk ile Şafii Kürt’ün ittifakı esas alarak AKP cephesinin seçim zaferini sağlamıştır.
Bu noktada İyi Parti’nin de bu kazanan ittifakın çevresinde yeni Anayasa konusunda kümelenmesiyle yeni Anayasacılar 400 milletvekiline ulaşmakta, bu arada HDP’nin de buraya katılmasıyla 460’a ulaşacaklardır.
Karşı tarafta ise çok cılız bir sesle Ümit Özdağ’ın temsil ettiği ilk dört madde ve 1924 Anayasası gibi kavramları esas alan Atatürkçü, Türkçü, solcu anlayış bu parlamentoda yerini alamamıştır.
Stratejik hedef olarak AKP’nin geçmiş dönemde HDP ve Şafii dindar Kürtlerle ittifakında İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı hatta Antalya’yı da aldığı bir yerel yönetim coğrafyası geri gelecektir. Bu anlamda CHP’de yeni genel başkan seçimi konuşulurken aslında CHP ile birlikteliğinin bittiğini söyleyen İyi Parti bu ittifaktan koptuğunda CHP’nin kazanabilme şansı kalmayacaktır ama asıl darbeyi HDP’nin bu ittifaktan kopmasıyla CHP yüzde 25’lik bir yerel seçim oy oranına indirgenecektir. HDP’nin kuvvetli desteğini alan CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi dahi riske girecektir. Buradaki HDP oylarının ayrılması sonucu CHP, AKP ile baş başa kalacaktır. Bu denklemde AKP-MHP İttifakı İzmir’de bile kazanabilir.
İmamoğlu’nun ikinci turda kazandığı İstanbul Belediyesi’nde 800 bin kadar AKP seçmeni İmamoğlu’na dönmüştü. Ancak son seçimde bu oy tekrar Erdoğan’a dönmüş yüzde 50’ye 49 gibi riskli bir aşamaya gelmiştir. Bu arada CHP kendi içinde çekişirken HDP’nin ittifaktan ayrılması ve İyi Parti’nin şartlar koşması noktasında yüzde 35’lik AKP ile yüzde 25’lik CHP karşı karşıya kalarak seçimi AKP’nin kazanmasının yolu açılmıştır.
“Plana sadık kal”ın nihai hedefi ise yeni veya sivil Anayasa taktiği ile en geniş ittifakı sağlayan yeni Anayasacıların ittifakının yerel yönetimlerde de zaferidir.
Buna karşı CHP’nin kendi kimliğine dönerek ve Türkçü partilerin kendi kimliğinde kalarak Atatürkçülükte birleşmesi ve HDP’nin kuyruğuna takılmış solun bu ittifakla birleşmesi karşı görüşü oluşturacaktır. Yeni Anayasacılara karşı üniter devlet yapısını savunan ve Türk devleti kavramının kuvvetlendirileceği Atatürkçü, Türkçü bir hareketin canlandırılması gerekmektedir. Her tez antitezini getirir. Yeni veya sivil Anayasacıların karşı tezi ise yanında Atatürkçü, Türkçü ve solcu bir alternatifi getirecektir. Bu tarihsel, diyalektik bir zorunluluktur.