CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “O dönemde Atatürk rahattı, sosyal medya yoktu, WhatsApp yoktu benim de öyle bir konforum yok” sözleri üzerine; üzülerek hatırlatmam gereken noktalar var.
Bu sözü hangi psikoloji ile söylediği tam bir muamma olsa da Atatürk’ün “Benim iki büyük eserim var: biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi” şiarıyla kurduğu partinin genel başkanlık koltuğunda oturup büyük Atatürk’ün merkezinde olduğu bu hadsiz açıklamayı bir değil bin defa düşünerek söylemeliydi.
Sayın Genel Başkanın bilinçaltında yatan strateji ve bu stratejiye ait söylemleri, kırmızı çizgiyi bir kez daha geçti. Yine bir miting esnasında “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganını atan partili bir vatandaşı herkesin içinde nasıl rencide ettiğine şaşırarak ve üzülerek şahit olmuştuk.
Atatürk’ün hayatına dair birtakım konforlardan bahsetmek istiyorum. Hepimiz Mustafa Kemal’in zorlu çocukluk ve gençlik yılları konusuna az çok hakimiz. İlkokul bilgisi olan birinin bile kolayca kavrayacağı Mustafa Kemal’in bu dönemi; küçük yaşta babasının kaybetmesini, annesi ile beraber dayısının yanına göç etmeleri ve dayısının tarlasında kargaları kovalamasını aileden ayrı geçirilen zorlu askeri okul yıllarını Atatürk’ün ilk dönem konforu olarak sayabiliriz!
Mesela diğer bir konforu Trablusgarp savaşı… Gazete kağıdına sarılan sigarasını içerken zorlu ve hiç bilmediği bir coğrafyada mermilerin arasında büyük bir konfora sahipti!
Çanakkale Savaşı… Atatürk’ün bu savaştaki konfor alanını say say bitiremeyiz bu yüzden daha yüzeysel geçmek istiyorum. Conkbayırı’nda süngü taarruzu sırasında göğsünden yaralanması, yine sahip olduğu büyük konforlardan biriydi! Siperde günlerce yediği yarım ekmek ve içtiği çamuru andıran çorbayla vatan savunması yapması da cabası!
Kurtuluş Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz, Dumlupınar Muharebesi…
Ülkeyi düşmandan temizlerken borcunu ödemek için evinin halılarını satan bir liderin konforundan bahsediyoruz!
İçtiği kahvenin yanında getirdikleri bir tek bayat lokuma çocuk gibi sevinen bir liderin konforundan!
Annesinin cenazesinde bulunamayan bir liderin konforundan!
Fotoğraflar yalan söylemez; ülkenin kuruluşu esnasında 10 yıl içinde 30 yıl yaşlanan bir liderin konforundan bahsediyoruz!
Genel Başkanlık koltuğuna oturduğunda gözlüklerini çıkartıp briyantin sürerek imaj tazeleyen bir liderden değil!
Şimdi; Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm bu zorluklarla ve yoklukla kurduğu partinin sıcak ve “konforlu” koltuğunda oturup öyle gelişi güzel Atatürk’ü ağzına almanın siyasette ve ülkede illa ki demokratik bedelleri vardır.
Genel Başkanlık görevine gelir gelmez koşarak bu ülkeye işgalci yaftalamasını yapan Kürt faşisti sanatçının önünde eğilerek elini öpeceksin; sonra dönüp “Atatürk’e sağlanan konforu” kendi imkanlarınla kıyaslayacaksın!
Daha düne kadar Mardin’de kayyum protestolarında DEM partililer, Şeyh Sait ve Seyit Rıza güzellemeleri yaparak ülkeyi ve Cumhuriyeti tehdit ederken sen ellerini bağlamış, arkalarında usul usul dinleyeceksin; sonra Atatürk ile kendini mukayese edeceksin!
Adama demezler mi “Senin çapın ne; bre hadsiz!”
Hangi konfordan bahsediyorsun! Bunun anlam çarpıtması da olmaz. O koltuğun ağırlığının ve sorumluluklarının farkında olmayanların o koltukta işi de olmaz! Söylemler, ülke ve parti tarihinin getirdiği bilinç çerçevesi içerisinde yapılmalıdır. Aklına esenin söylendiği ya da popülaritenin parçası olma gayretinde şuursuzlaşmanın koltuğu değildir o koltuk.
Cumhuriyet Halk Partisi, gücünü Atatürk ve Cumhuriyet’ten alır. Bizler bu ülkeye dil uzatanın, el uzatanın tarihin her anında karşısında olduk ve dersini verdik. Elini öpmedik, arkalarında el bağlayıp lal olmadık! Herkes sustu, Mustafa Kemal’in Askerleri susmadı! Bu yüzden parti içindeki muhalefet, koltuğun niteliksizleştirilmesinden, makamın içinin boşaltılmasından, parti tarihinin ve sorumluluklarının hiçe sayılmasından dert yanıyor.
Lakin Genel Başkan, sosyal medya ve Whatsapp konforundan dert yanıyor. Biraz vizyon, biraz şuur, biraz ne dediğinin farkındalığı… Hiç değilse kıyısından geçin! Bu şartlar altında suni gündemin ancak bir parçası olursunuz. Bu partiyi ve ülkeyi biraz önemsiyorsanız Atatürk’e ve Altı Ok’a her zamankinden daha çok sarılmanız gerekir. Ve herkes emin olsun ki lobileri, rant çeteleri, delege ağaları kim olursa olsun ne bu ülkede ne de Cumhuriyet Halk Partisi’nde Mustafa Kemal’in Askerlerini susturamayacaklar!