Geçtiğimiz hafta sonu Ramazan Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlandı. Haliyle yazılı basında da çokça bayram ilanı yayınlandı. İlanlara bakınca, çifte bayramı yaşayan tek kesimin Aydınlıkçılar olduğu anlaşılıyor.
İlanlar, reklamlar medya sektörünün olmazsa olmazlarından biridir. İlanlar, reklamlar, gelir kapısı olması dışında gazetelerin siyasal yönelimlerini anlamak açısından da önemlidir.
Örneğin muhalif basın, AKP döneminde Basın İlan Kurumu’nun ilan vermemesiyle mali açıdan bitirilmeye çalışıldı. Yandaş basın ise hem Basın İlan Kurumu hem de devlet bankaları, yandaş şirketler ve AKP ilanlarıyla besleniyor.
Perinçek’in Aydınlık gazetesi, bu konuda müstesna bir örnek teşkil ediyor. Aydınlık gazetesinin yıllar içindeki değişim çizgisi, sadece yaptıkları yandaş haberlerden değil, aldıkları ilanlardan ve reklamlardan da takip edilebiliyor.
Perinçek hapisteyken “atılım” yaparak günlük yayına geçen Aydınlık gazetesi, Perinçek hapisten çıktıktan sonra yavaş ancak emin adımlarla yandaşlaşırken, yıllar içinde besleme basın haline dönüştü.
Milli ve dini bayramlarda hem kamu kuruluşları, hem özel şirketler, hem de siyasi partiler, belediyeler, kendilerine yakın gördükleri gazetelere ilan, reklam verirler. Son yıllarda Aydınlık gazetesi sadece devlet bankalarından reklam alıyordu. Bayramlarda banka reklamlarıyla beslenen Aydınlık, günlük olarak da Basın İlan Kurumu’nun ilanlarıyla besleniyor.
Aydınlık gazetesi, geçtiğimiz hafta sonu aldığı AKP’nin bayram ilanlarıyla bir eşiği daha aştı. Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halk Bankası, Türk Telekom gibi devlet kurumlarının yanı sıra Turkcell gibi “özel” şirketler, yıllardır Aydınlık‘ı besliyor. Bunun sebebi hikmetinin AKP olduğu elbette biliniyordu. Ancak AKP ilanlarının yayınlanması, Aydınlık hareketinin ve Aydınlık gazetesinin saflaşmada aldığı yeri de ilan ediyor.
Yakın zamanda AKP ile Perinçek arasında bir ittifak konusu olmuştu. Hüda Par’ı, Önder Aksakal’ı bile ittifakına dahil eden Erdoğan, Perinçek’in ittifaka girme istediğini geri çevirmişti. Perinçek, çıkma teklifi geri çevrilen ergen pozlarında ağlamaklı açıklamalar yaptı. Aydınlık gazetesi NATO vs üzerinden AKP’yi eleştirmeye başladı. Ancak bu eleştiriler de Aydınlıkçıların bilinen üslubundan epey uzak “kazanıcı” eleştiriler.
Aydınlıkçıların AKP’ye karşı bu kadar “kazanıcı” davranmalarının sebebini de hafta sonu yayınladıkları AKP ilanlarıyla görmüş olduk. Perinçek belki Cumhur İttifakı’na dahil olup Meclis’e giremedi ama AKP ile akçeli ilişkileri aksamadan yürüyor.
Türkçemizin güzel bir atasözü var: Parayı veren düdüğü çalar. AKP-Aydınlık ilişkisi de aynen bu şekilde yürüyor. AKP parayı veriyor, Aydınlık borazanlığını yapıyor. Besleme basın, tam olarak bugünkü Aydınlık gazetesidir.
Perinçek en azından bu işten para kazanıyor diye seviniyordur. Aydınlık hareketinin sakat ideolojisi, para vermeseler bile AKP’yi destekler zaten. Belki de Erdoğan bunu bildiği için ittifaka dahil etmemiştir. Nasıl olsa Perinçek, her türlü Erdoğan’ı desteklemek zorunda.
Aydınlık gazetesi, bugün 2 binin altına düşen tirajıyla halen çıkabiliyorsa, sadece aldığı dış destek değil, AKP desteğinin de önemli bir katkısı var. Yoksa 2 bin tane bile satmayan bir gazeteye 4-5 kamu bankası ve kuruluşu niye ilan versin?
Perinçek, Cumhur İttifakı’na dahil edilmeyerek yıllardır kullanıldıktan sonra bir kenara atıldı diye düşünebiliriz ama hâlâ AKP tarafından beslenmesi, Perinçek’in ve Aydınlıkçıların Erdoğan açısından miadının dolmadığını gösteriyor. Bakalım AKP ve Erdoğan, beslemesi Perinçek ve Aydınlıkçıları daha ne gibi işlerde kullanacak?