Büyük Taarruz, Türk Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktalarından biri ve modern Türkiye’nin ulusal mücadelesinde kritik bir rol oynamış en önemli harekattır. Türk ordusunun 1922 yazında Yunan işgal kuvvetlerine karşı gerçekleştirdiği bu taarruz, askeri strateji ve taktiksel açıdan da tüm dünya ordularına ders niteliği taşıyan önemli bir başarıdır.
Büyük Taarruz’un ana hedefi, Yunan kuvvetlerini Anadolu’dan çıkarmak ve Türk egemenliğini yeniden tesis etmekti. Stratejik planlama, bu hedef doğrultusunda şekillendirilmiştir. Taarruz, yalnızca askeri değil aynı zamanda siyasi hedeflere de ulaşmayı amaçlamıştır. Türkiye’nin ulusal egemenliğini ve bağımsızlığını pekiştirmek, gerek bölgesel gerek uluslararası arenada söz sahibi olan güçlü bir Türkiye’yi yaratmak, stratejik hedeflerin en önemli parçası olmuştur.
Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922’de Dumlupınar bölgesinde başlamış, Türk ordusu ilk günlerde önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Bu aşamada hızlı ve etkili manevralar, Yunan kuvvetlerinin savunma hatlarını aşmayı sağlamıştır. Türk ordusu, Yunan kuvvetlerine karşı etkili taktiksel hamleler gerçekleştirerek düşmanın stratejik noktalarını hedef almıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün dahiyane bu hamleleri, savaşın seyrini değiştirmiştir. Büyük Taarruz’un en kritik çatışmalarından biri olan Dumlupınar Meydan Muharebesi, Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmış ve Yunan kuvvetlerinin önemli bir kısmı etkisiz hale getirilmiştir. Taarruzun son aşamasında ise Türk ordusu, İzmir’e doğru ilerlemiş ve 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşu gerçekleşmiş; taarruzun zaferle sonuçlanmasını sağlamıştır. Bu büyük zafer ile Yunan ordusu Anadolu’dan çekilmiş ve Anadolu tamamen işgalden arınmıştır. Büyük Taarruz‘un başarısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda tanınmasını hızlandırmış ve Lozan Antlaşması’nın imzalanmasına zemin hazırlamıştır. Bu bağlamda yaşanan tüm gelişmeler, Türk Kurtuluş Savaşı’nın genel başarısını pekiştirmiş ve Türkiye’nin bağımsızlığına giden yolu açmıştır.
Büyük Taarruz, modern Türkiye’nin ulusal kimliğinin oluşumunda önemli bir yer tutar. Türk halkı için bir özgürlük ve bağımsızlık sembolüdür.
Büyük Taarruz, Türk Kurtuluş Savaşı’nın en önemli askeri harekâtlarından biri olarak stratejik ve taktiksel açıdan büyük bir başarıdır. Bu harekât, sadece askeri değil aynı zamanda siyasi ve sosyal sonuçlar doğurmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda belirleyici bir rol oynamıştır.
Günümüzde ise kendilerine sentetik zaferler üretme gayretinde olanlar; Türk’ün tarihindeki en büyük zaferinden rahatsız olanlardır. Türk ordusunun, Türk Milleti’nin bu büyük ve kutlu zaferini gölgelemek isteyenler, bugün “keşke Yunan galip gelseydi!” deme hainliğinde bulunanların izinden gidenlerdir. Bizler ise vatan savunmasını ve milletin egemenliğini en kutsal görev sayıp “ya istiklal, ya ölüm!” diyenlerin izinden gidenleriz.
Bir kez daha görüyoruz ki Mustafa Kemal ATATÜRK, zekası ve savaş alanlarındaki cesareti ile sadece Türk halkına bağımsızlığı değil aynı zamanda tüm dünyaya askeri ve insani olarak büyük bir öğreti armağan etmiştir.
Ve bir kez daha Anıtkabir’de eli, ayağı, sesi titreyenler gibi değil Büyük Taarruzda, mermilerin arasında “Hacıanesti, gel de ordularını kurtar!” diye kükreyen Mustafa Kemal gibi kükrüyoruz:
Büyük Taarruz, 102. yılında bir kez daha kutlu olsun!