Ülkede erken seçim çanları çalmaya başlamışken; iktidar ve ortaklarının Machiavelist politikaları son hız devam etmekte. Daha düne kadar seçim süreçlerindeki ittifaklar için “terör ve terörist” söylemleri ile muhalefet ve ortaklarını suçlayarak propaganda yapanlar; bugün kendi tutumları ile söylemlerinin çok ötesine geçmiş durumdalar.
Yıllardır ülkenin kanayan ve çıkmaza giren terör sorununa askeri ve politik bir çare bulamayıp; işin terörist başının ev hapsi söylemlerine kadar uzanması ise ayrı bir trajedidir.
Ne yazık ki CHP Genel Başkanı da bu trajediye son derece etkisiz ve vasıfsız bir halde çanak tutmaktadır. Genel Başkanlık koltuğuna oturduğu günden bugüne kürt etnik merkezli siyaseti ön planda tutan Özel; partisinin kuruluş dinamiklerini, logosundaki Altı Ok’u ve parti programını kaldırıp bir köşeye atmış durumda.
Açılımdan kasıt nedir? Terörist başını “barış elçisi” sıfatıyla meclise sokmak mı? Bebek katiline “bebek katili” demenin sözde barış sürecini baltalamak ve hatta bunun suç sayılması mı?
Mustafa Kemal’in Askeri olan teğmenlerin Türk ordusundan ihracı için seferber olanlar; terör örgütü elebaşının ev hapsi için kamuoyunda algı yaratıyor.
Eğer böyle bir açılım düşünülüyorsa; bunun muhatabı öncelikle şehit ve gazi aileleridir. PKK operasyonlarında gazi olan kahraman askerlerimizdir. Evinden çocukları dağa kaçırılmış, köyü yağmalanmış, maddi manevi kullanılmış ailelerdir. PKK’nın yurdun dört bir yanında gerçekleştirdiği bombalı eylemlerinde hayatını kaybedenlerin aileleridir. Yetim kalan çocuklardır!
Lakin bölgede değişen uluslararası güç dengeleri; iktidarın iç siyasetteki stratejilerini ulusal ölçekte etkilemesi gerekirken; iktidar bu stratejiyi tamamen seçim odaklı yapmaktadır.
“Terör örgütü ile müzakere edilmez; mücadele edilir!” sözü tam bu noktada tekrar anlam kazanmakta.
İmralı heyeti, terörist başı ile görüşmelere başladı ve görüşmelerin içeriği ve yol haritası APO-HEYET-İKTİDAR üçgeni içinde gerçekleşiyor. CHP ise; “bana da söyleyin, benden gizlemeyin”modunda.
Apo için umut hakkı isteniliyor! Siz bu millet için hiç umut oldunuz mu? Terörist başının, bebek katilinin umudu milletin umudundan daha mı önce geliyor?
Demek ki iktidar ve ortağının “milli duruş”tan kastı; seçim, iktidar ve güç için bu kabul edilemez noktaya çıkmaktan ibaretmiş.
Sen TOGG ile milliyetçilik şovları yaparken; arka kapıdan Apo’yu salarlar. İşte tam olarak bu yüzden milliyetçilik, vatanseverlik, milli duruş niteliksiz yapılmamalı. Bir elinde bayrak, bir elinde bozkurt yaparak reise öpücük atanların vicdan mahkemelerini bir kez daha devreye sokmaları lazım.
Türk Milleti’nin tek sesi olmalı!
Apo bebek katili bir teröristtir!
Apo değil meclise ayak basmak; İmralı’nın kıyısından denize ayağını bile sokmamalı!
Kürt açılımı; geçmişte de olduğu gibi sadece PKK’ya nefes aldırıp; tekrar güç toplamasını sağlamaktır!
Barış; ancak devletin mutlak gücü ile terörü bitirerek sağlanır!
Ulusun toprak bütünlüğü bakidir; bölünmesi düşünülemez!
Millete, askere, polise kurşun sıkarak; vatanın bölünmez bütünlüğünü tehdit edenlere umut vaad edilemez!
Ve CHP Genel Başkanı; süreç için, “Ne tıkayan oluruz, ne bozarız.” derken aslında bu oyunun bir parçası olduğunu da itiraf ediyorsun. Yine aynı günlerde de çıkıp utanmadan “Ben Atatürk’ün koltuğunda oturuyorum.” diyerek demeç veriyorsun. Atatürk’ün koltuğu sana yüz gömlek fazla gelir. Senin işe sıfırdan başlayıp, ilkokul ders kitaplarından Altı Ok’un ne anlama geldiğini, ne anlam taşıdığını kavraman gerekir. Faydalanabileceğin kitapları sana gönderebilirim…
Sırada ki şarkı sana ve milli duruşu dilinden düşürmeyenlere gelsin. Yeni Türkü’den Çember…. Ne diyordu; “Ya içindesindir çemberin ya da dışında!”