Ahlatlıbel’de muhalefet partilerinin bir araya gelmesi, Türkiye için bir umut adımı olurken beraberinde getirdiği tartışmalar da günlerdir sürüyor.
Yok fotoğrafı çeken Pervin Buldan, yok masanın tek bacağı varmış o da HDP’ymiş falan gibi AKP-MHP ittifakının saçmalıklarıyla uğraşmayacağız.
Ahlatlıbel’deki toplantıdan sonra yapılan açıklamalarda dikkatimi çeken iki konu var, onlardan söz etmek istiyorum. Birincisi, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem açıklamasının Meclis yerine otelde yapılacak olması.
Yapılan açıklamada, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi açıklamasına sivil toplum kuruluşlarının da katılacağı, o nedenle Meclis’te değil de bir otelde açıklama yapmanın daha doğru olduğuna karar verildiği söylendi.
Bizim muhalefet gerçekten bir tuhaf. Meclis’te olmaları gereken zamanda Meclis’te olmazlar, Meclis’te olmamaları gereken zamanda da Meclis’ten çıkmazlar. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem açıklamasının yeri Meclis değil mi? Sivil toplum örgütlerinin Meclis’e giriş yasağı mı var?
İkinci takıldığım nokta da açıklamanın yapılacağı tarih olan 28 Şubat günü ile ilgili. Muhalefet partileri ağız birliği etmiş gibi “herhangi bir anlamı yok” falan diyorlar ama 28 Şubat gibi özel bir anlamı olan bir gün seçildiyse bunun bir anlamı vardır.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem açıklamasının 28 Şubat’ta yapılacağının açıklanmasından bir ya da iki gün sonra CHP’nin sosyal medya hesabından yeni bir helalleşme videosu paylaşıldı. Sonra Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz yılın Kasım ayında yaptığı bir konuşmada söylediği “28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz” sözlerini hatırladım.
Kılıçdaroğlu aylar önce ilk helalleşme çağrısı yaptığında Tayyip Erdoğan başta bütün AKP’liler “28 Şubat’la da helalleşecek misin?” diye sormuşlardı. 28 Şubat tarihinin açıklama günü seçilmesiyle herhalde cevaplarını almış oldular.
Bu tarihin seçilmesinde diğer partilerin de etkisi olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Basında yer alan haberlere göre bu tarihin seçilmesinde özellikle Saadet Partisi ve Babacan’ın isteklerinin dikkate alındığı görülüyor. Hal böyle olunca, üstüne bir de CHP’nin helalleşme çağrısı, 28 Şubat’la helalleşme konusunda da muhalif partiler arasında bir mutabakat olduğunu gösteriyor.
Peki, bu muhalefet partileri iktidara geldiklerinde 28 Şubat’la nasıl helalleşecekler? Muhalefet partileri içinde en çok oy oranına ve en geniş tabana sahip CHP’ye sormak lazım,28 Şubat’la helalleşeceğim diyorsun ama tabanına sordun mu? Belki tabanın 28 Şubat’ın helalleşilecek bir şey olduğunu düşünmüyor?
CHP yönetimi ya da helalleşmeciler, AKP’liler gibi, 28 Şubat’ın darbe olduğunu, hesaplaşılması ve helalleşilmesi gerektiğini düşünüyor olabilirler, ama bunu yaparken laik Türkiye Cumhuriyetini koruma refleksini gözden kaçırmasınlar. Yoksa bu kez de parti tabanıyla karşı karşıya gelebilirler. 28 Şubat davasından cezalandırılan komutanların ailelerinin CHP’ye tepkileri biliniyor. Bu tepkiler daha da yaygınlaşabilir.
CHP’nin helalleşme çağrısı daha çok su kaldıracağa benziyor. Kılıçdaroğlu’nun çağrısının nerelere varacağını ve muhalif tabanın bu çağrıya tepkisini ise zaman içinde göreceğiz.