CHP’nin Maltepe’deki “Milletin Sesi” mitingi bilindiği gibi aslında İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nun kesinleşen cezası üzerine, plan dışına çıkılarak organize edildi.
Bu miting için haftalar öncesinden hazırlık yapılan yer Bursa’ydı. Verilen ani kararı ve kısa hazırlık süresini göz önüne aldığımız zaman, mitinge katılımın oldukça güçlü olduğunu teslim etmeliyiz.
Neredeyse nefes alırken bile cebinizden para çıktığını hissettiğiniz İstanbul gibi bir kentin her yerinden Maltepe’ye gitmek artık lüks. Böyle bir kalabalığın bu fedakârlığı göstermesi önemli.
Bir de ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Türkiye’deki Amerikan vatandaşlarına miting gününe dair yapılan güvenlik uyarısı vardı. Bu, iktidar cenahında absürt bir büyüklük kompleksini harekete geçirdi. Hatta Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı da ABD’deki Türk vatandaşlarına yönelik benzer bir uyarı yayınlayarak kendince misilleme yapmaya kalktı. Büyükelçi Jeff Flake Dışişleri’ne çağırıldı, rahatsızlık bildirildi.
ABD’nin bu uyarısı CHP mitingine katılımı –bunun oranını kestirmek zor olsa da– olumsuz etkilemiştir. ABD uyarısının içeriğinde bir istihbarat bilgisi, bir terör örgütü uyarısı yok. Sadece Türk polisinin toplumsal olaylardaki sicili hatırlatılmış.
Aslında söz konusu Maltepe’de yapılan büyük bir CHP mitingi olduğunda AKP’nin böyle bir şeye cesaret etmesi zor. Ama işte, haberin başlığı “ABD Dışişleri Bakanlığı uyardı” olunca tedirgin etmeye yetiyor…
Doğrusu, AKP’nin Amerika Birleşik Devletleri’ne teşekkür etmesi yerinde olurdu. Ulaşımı felç ederek muhalif kitlelerin mitinge ulaşımını zorlaştıran AKP, ABD’nin bu kıyağını unutmasın.
Sözcü ise, bugünkü manşetinde mitingi arka plana itip “Amerika’nın karıştırma hevesi kursağında kaldı” gibi bir başlıkla Saray basınından farksız tavır sergilemiş. Yani tıpkı Saray basını gibi Sözcü de CHP mitingine bir anlamda sansür uygulamayı tercih etmiş.
Mitinge tam sayfa yer veren tek gazete Aydınlık. Onun da mitingi karalamaktan başka amacı yok.
İçeriğe değinecek olursak…
Bu, “Milletin Sesi” mitinglerinin ikincisiydi. İlki neredeyse 6 ay önce, ta Aralık ayında, Mersin’de gerçekleşmişti. Aranın neden bu kadar açıldığı ayrı mesele.
Fakat bu miting serisi daha başlamadan, Kılıçdaroğlu’nun muhtemel Cumhurbaşkanı adayı olarak kendisini ön plana çıkardığı belliydi. Bunu o zaman yazmıştık. Hatırlanacak olursa Kemal Kılıçdaroğlu “mutfak videosu” çekmeye ve bazı net işaretler vermeye hemen Mersin mitingi öncesinde başlamıştı.
Konuşma öncesi halkı selamlamak için sahneye çıkan Mansur Yavaş’a, Ekrem İmamoğlu’na ve Canan Kaftancıoğlu’na yapılan yoğun tezahüratlar ayrı bir anlam ifade ediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu dosdoğru adaylığını ortaya koymak yerine bunu PR tekniği (slogan, dekor…) ile şimdilik ima ediyor. Ama Yavaş ve İmamoğlu gibi iki farklı beklentiyi de öldürmeyip sahneye çıkarmasını, alkışlatmasını biliyor. Bu iyiye işaret.
Bu arada Canan Kaftancıoğlu’nun sadece sahneye selamlama için çıkıp birkaç saniye sonra inmesi Maltepe’deki mitinginin –hadi ayıbı demeyelim– önemli bir eksiği olarak kaldı. Kaftancıoğlu’na kısa bir konuşmayla da olsa halka hitap etme şansı verilmeliydi.
Miting Kaftancıoğlu vesilesiyle Bursa’dan İstanbul’a alınmadı mı? Bu miting özelinde “Canan yüreklidir, Canan cesurdur, Canan bizimdir!” mesajının bir kez daha vurgulanması gerekmiyor muydu?
Kılıçdaroğlu’nun konuşması ise Cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkmak isteyen bir lidere göre dağınıktı, zayıftı ve heyecan vermekten uzaktı. Değinmedik konu bırakmamacasına hazırlanan bir konuşma metniyle aslında hiçbir şeye değinememiş oluyorsunuz.
Ama hepsinin içinde halen anlam vermekte güçlük çektiğim bir “neoliberalizm” vurgusu var. Birileri Kılıçdaroğlu’na ve bu konudaki muhtemel suflörü Selin Sayek Böke’ye Türkiye’de neoliberalizmin de, neoliberalizm diye bir gündemin olmadığını da anlatmalı. Türkiye’de AKP tipi kabile kapitalizmi var.
Neoliberalizm karşıtlığı uzunca bir süredir AKP’nin siyaset dili. AKP, Batı ve neoliberalizm öcüsünü muhalefeti, hak ve özgürlük taleplerini bastırmak için kullanıyor. Erdoğan’ın uydurduğu “yerli ve milli” kavramı bu değil mi işte? Bütün vurgunlar, hortumlamalar, yolsuzluklar hatta 5’li çeteler bile bu “yerli ve milli” söylemiyle meşrulaştırılmıyor mu? Kemal Kılıçdaroğlu “neoliberalizm karşıtlığı” yapayım derken MÜSİAD’çılara kol kanat gerdiğinin ne kadar farkında acaba?
Tüm bunların dışında, bu mitingler Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığı için tuttuğu yoklamalara ve kendi adaylığına kamuoyunu hazırlama turlarına dönüşecek gibi.
İstanbul Maltepe’deki mitingin formatı, tıpkı Mersin’de olduğu gibiydi. Öncesinde halktan sıradan insanlar söz alıyor ama sonra Kılıçdaroğlu bizzat “Milletin Sesi” olarak takdim ediliyor. Kılıçdaroğlu elbette halktan teveccüh buluyor, sevgi ve saygı görüyor.
Fakat Kılıçdaroğlu’nun henüz kitlelerden “Aday ol” işareti alamadığı bir gerçek. Sadece selamlamak için sahneye çıkan iki ismin daha büyük heyecan yarattığı da ortada.