23 yaşındaki Queensland Üniversitesi öğrencisi Drew Pavlou, geçtiğimiz perşembe günü Londra’daki Çin Büyükelçiliği önünden yaka paça gözaltna alındı. Elleri ters kelepçelendi, telefonuna el konuldu, 20 saat bekletilip bitkin düştükten sonra avukatı olmadan ifade vermeye zorlandı. Drew Pavlou ile birlikte, gözaltına alınışını kameraya alan bir arkadaşı da gözaltına alındı.
Polis, Pavlou’nun terör eylemcisi olduğuna ve Çin Büyükelçiliği’ni bombalayacağına inanıyor. Kefaletle serbest bırakılan ve telefonu iade edilmeyen Pavlou, İngiltere’den çıkmaya çalışması halinde tutuklanacak. Drew Pavlou’nun bir terör şüphelisi olduğuna dair İngiliz polisinin elindeki tek kanıt ise, onun adına atılmış sahte bir e-mail: “Ben Drew Pavlou. Bugün elçiliği patlatacağım. Saygılar. Drew.”
Sahte mesajın Çinliler tarafından uydurulduğuna inanmak için güçlü bir sebep var. Bunun için 23 yaşındaki Pavlou’yu kısaca tanımak gerekiyor.
Drew Pavlou, iki yaşındayken Kıbrıs Rum Kesimi’nden göçüp ailesiyle Avustralya’ya yerleşmiş bir öğrenci lideri. Queensland Üniversitesi’nde yürüttüğü siyasi faaliyetlerle, 2019’da Senato seçimlerine girecek kadar adını duyurabildi.
Drew Pavlou, siyasi baskılar altında sanatını icra etmeye çalışan Çinli ressam Ai Weiwei hakkında bir televizyon belgeseli izlediği 15 yaşından beri ÇKP muhalifi. Zaten adını en çok da Tibet, Doğu Türkistan ve Hong Kong konusundaki eylemlerle duyurdu.
Pavlou bu süreçte yürüyüşler ve basın açıklamaları yaparken Çinli öğrenciler ve Çin diasporasından sürekli tehdit ve hakaret mesajları aldı. Çoğu eyleminde şımarık ırkçı Çinliler tarafından fiziksel saldırılara maruz kaldı. Çin devletinin yönlendirdiği görevli kimseler tarafından hem taciz ediliyor, hem de sürekli polise şikâyet edilerek baskı altında tutuluyordu.
Üstelik Pavlou’nun başı sadece polisle ve her eylemde onu tartaklayan Çinli saldırganlarla değil, okul yönetimiyle de derde girmişti. Queensland Üniversitesi, Pavlou’nun tehdit, hakaret veya şiddet çağrısı içermeyen faaliyetlerini durdurmanın çaresini 2020’de buldu. Pavlou, kampüsteki Konfüçyus Enstitüsü önünde biyokimyasal koruyucu elbise ile fotoğraf çekip Facebook’ta paylaşmıştı. Sonunda fırsat bulunmuştu. Üniversite Senatosu, Pavlou’ya ırkçılık başta olmak üzere çeşitli sebeplerden iki yıllığına uzaklaştırma cezası verdi.
Konfüçyus Enstitüsü’nün tüm masraflarının Çin devleti tarafından karşılandığını, neredeyse tüm kadrosunun Çinlilerden oluştuğunu belirtmek zorundayız. Fakat konu bu kadarla da değil.
Tıpkı Queensland Üniversitesi’nde olduğu gibi –Türkiye dâhil– dünyanın birçok ülkesinde 600’e yakın Konfüçyus Enstitüsü var. Ve her Konfüçyus Enstitüsü, bulunduğu ülkede bir üniversitenin bünyesinde ve kampüs alanında.
Laf arası, ayaküstü kültür emperyalizmiyle ağzımıza sakız ettiğimiz Goethe Enstitüsü, Cervantes Enstitüsü, British Council, Fransız Kültür ve benzerlerini biliyoruz ama bunların hepsi açıldıkları ülkelerde ya kendi misyon binalarına eklemleniyor ya da uygun bulunan, diplomatik temsilciliğe yakın bir binaya yerleşiyor.
Çin ise, her ülkede adeta gözünü kestirdiği üniversitenin içine eğitim ve kültür ataşesi sokuşturmuş. Aynısını British Council’in yaptığını, mesela İTÜ kampüsüne yerleştiğini düşünsenize… Yerleşsin demiyorum. Ama dürüst olalım. Kampüslerinde McDonald’s açılıyor diye kıyametler koparmış, boykotlar sergilemiş güzide memleketimizin ODTÜ, Boğaziçi, Yeditepe gibi üniversitelerinde bunlar var. Kadrosu, bütçesi, her bir şeyi Çin’den ama internet alan adına kadar her şeyiyle üniversitenin bünyesine dâhil edilmişler. Soran eden var mı?
İşte öğrenci lideri Drew Pavlou, Avustralya’da tam da bunu sorarak Çin’in uzattığı ahtapot kollarını tartışmaya açtı. Sırf eğitim alanında 200 binden fazla Çinli öğrenci ile neredeyse Çin’in arka bahçesi haline gelen Avustralya’da, Çin Komünist Partisi’nin bu cesur genci hedef tahtasına koymasına şaşırmamak lazım.
Öyle lafın gelişi hedef tahtasına koymaktan bahsetmiyorum. 2019’da, Çin’in Brisbane konsolosu Xu Jie, Brisbane’deki Hong-Kong protestolarında Çinli ırkçıların Drew’a saldırmasını, “kendiliğinden devreye girmiş yurtsever davranış” diye tanımlamıştı. Konsolos aynı zamanda Drew’un da okuduğu Queensland Üniversitesi’nde misafir öğretim görevlisiydi. Drew’un mahkemeye şikâyet başvurusu kabul edilmedi. Diplomatik zırhıyla 20 yaşındaki çocuğu ezmeye kalkan Xu Jie’ye de hiçbir şey olmadı.
Çin devletinin, Drew Pavlou’ya Avustralya’nın Brisbane kentinden İngiltere’nin başkenti Londra’ya gittiği her yerde hayatı zindan edebilmesi, buralarda bile asayiş ve adlî süreçleri manipüle edebiliyor olması düşündürücü.
Dolayısıyla, Doğu Türkistanlılar için dünyadaki en güvenli ve rahat ülke olması beklenen Türkiye’de durumun yıllardır tersi istikamette seyretmesi hiç tesadüf değil. Bu çerçeveden bakınca, geçtiğimiz Cuma günü Eyüpsultan Camii’nde 81 yaşındaki Uygur dedesi Mahmut Tohti Amin’e, polis tarafından parmağını kıracak kadar sert müdahale edilmesi şaşırtmıyor.