No Result
View All Result

Demokratik tragedya

Metehan PARS by Metehan PARS
10 Mayıs 2025
in GÜNLÜK
0
Demokratik tragedya

İfade özgürlüğü, demokratik toplumların en temel yapı taşlarından biri olarak kabul edilir. Ancak tarihsel süreç incelendiğinde, birçok toplumda bu temel hak, farklı rejimler ve hükümetler tarafından sistematik bir şekilde kısıtlanmıştır. Baskıcı rejimler, çoğunlukla halkın düşünce özgürlüğünü, ifade biçimlerini ve medya araçlarını kontrol ederek toplumların entelektüel ve kültürel gelişimini engellemeyi amaçlamıştır. Bu baskıların en yaygın araçlarından biri ise sansürdür. Sansür, bir hükümetin, kurumun ya da otoritenin, belirli bilgilerin veya ifadelerin yayılmasını engellemesi olarak tanımlanabilir fakat bu yazıda, dünyadaki çeşitli baskıcı rejimlerin sansür politikaları ile günümüz Türkiye’sindeki sansür uygulamaları karşılaştırılacak, aralarındaki benzerlikler ve farklılıklar ele alınacaktır. Bu karşılaştırma, yalnızca tarihsel bir analiz yapmakla kalmayıp, aynı zamanda günümüz Türkiye’sindeki basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve hatta “sosyal medya” özgürlüğü konusundaki durumun daha derinlemesine bir değerlendirilmesine de olanak sağlayacaktır.

Tarihte, birçok ülke çeşitli dönemlerde mutlakiyetçi veya totaliter yönetimlerle yönetilmiş ve bu yönetimlerin temel amaçlarından biri, halkın düşünce özgürlüğünü sınırlamak olmuştur. İfade özgürlüğünün sınırlanması, genellikle devlete karşı muhalefetin yok edilmesi, iktidarın eleştirilemez hale getirilmesi ve tek tip bir düşünce yapısının halk arasında egemen kılınması amacı taşımaktadır.

Sovyetler Birliği, 20. yüzyılın en uzun süreli totaliter rejimlerinden birini oluşturmuştur. Sovyetler Birliği’nde, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü yok denecek kadar sınırlıydı. Komünist Parti, medyayı sıkı bir şekilde denetleyerek yalnızca devletin ideolojisini yansıtan içeriklerin halka ulaşmasına olanak tanımıştır. Geriye kalan tüm muhalif düşünceler ise ya sansürlenmiş ya da suç olarak kabul edilmiştir. Sovyetler Birliği’nde, devlet karşıtı düşünceler ve eleştiriler, en sert cezaları gerektiren suçlar arasında sayılmıştır. Örneğin, dünyaca ünlü yazar Aleksandr Soljenitsin, Sovyetler Birliği’nin gulag (zorunlu çalıştırma kampları) sistemini eleştiren “Gulag Takımadaları” adlı eserini yazdığı için hapse atılmış ve eserinin yayılması engellenmiştir. Bunun yanı sıra, her türlü sanat eserinin ve edebi çalışmanın devletin ideolojisini yansıtması zorunluydu; bu da yaratıcı düşüncenin ve sanatın devletin tekdüze düşünce yapısına hapsedilmesine neden olmuştur.

Hemen hemen herkesin az ya da çok aşina olduğu Hitler’in liderliğindeki Nazi Almanya’sı, sansürün en sert şekilde uygulandığı dönemlerden birini oluşturmuştur. Nazi rejimi, sadece fiziksel baskılarla değil, aynı zamanda ideolojik kontrol ile de halkın düşüncelerini şekillendirmeye çalışmıştır. Nazi Propaganda Bakanlığı, medyanın, sinemanın, edebiyatın ve hatta sanatın tüm alanlarını kontrol altına almış, sadece Nazi Partisi’nin ideolojisini benimseyen eserlerin halka ulaşmasına izin vermiştir. Bununla birlikte, Nazi rejimi muhalif yazarları ve sanatçıları hedef almış, eserlerini yasaklamış, kitapları yakmış ve halkın bu tür içeriklere erişimini engellemiştir. Nazi rejiminin sansür uygulamaları, sadece yazılı medya ile sınırlı kalmayıp, tiyatro, sinema, müzik ve diğer sanat dallarında da benzer baskılar uygulanmıştır. Bu süreçte, halkın düşünsel özgürlüğü tamamen yok sayılmış ve devletin ideolojik hegemonyasına boyun eğmek zorunda bırakılmıştır.

Birçok kişi için günümüzde hala merak konusu olan ve rejimin uyguladığı sert politikalar ile zamanın neresinde olduklarını kendilerinin bile sağlıklı bir şekilde kavrayamadığı ülke; Kuzey Kore! Kuzey Kore, modern dünyanın en baskıcı rejimlerinden birine sahip olma özelliği taşımaktadır. Kim Jong-un’un liderliğindeki Kuzey Kore’de, ifade özgürlüğü tamamen devletin kontrolüne girmiştir. Ülkede medya, internet ve diğer iletişim araçları sıkı bir şekilde denetlenmektedir. Kuzey Kore vatandaşları, sadece devletin kontrolündeki medya kanallarına erişebilmektedir ve dünya genelindeki bilgi kaynaklarına ulaşmaları neredeyse imkansızdır. İnternetin erişimi, devletin belirlediği sınırlar içinde sıkı şekilde denetlenirken, dünya genelinde Kuzey Kore ile ilgili bilgi edinmek dahi büyük bir tehlike arz etmektedir. Hükümet, yabancı filmlerin ve müziklerin ülkeye girmesini yasaklamış, dünya dışındaki kültür ve düşünce akımlarının Kuzey Kore halkı üzerinde etkili olmasını engellemeye çalışmaktadır. Bu rejim, sadece medya ve kültür ürünlerini denetlemekle kalmaz, aynı zamanda vatandaşların dış dünyayla olan tüm bağlantılarını da kısıtlayarak, halkı tam anlamıyla izole etmektedir.

Türkiye se ise son yıllarda ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konularında ciddi ve endişe verici gelişmeler yaşanmaktadır. Özellikle 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından, hükümetin baskı ve sansür politikaları giderek artmış, bu durumun hem medyada hem de dijital platformlarda geniş bir etkisi olmuştur. Türkiye’nin basın özgürlüğü endeksi, dünya çapında sürekli olarak gerileyen bir seyir izlemekte ve ülke, pek çok uluslararası raporda sansür ve baskılar nedeniyle alt sıralarda yer almaktadır. Günümüz Türkiye’sindeki sansür uygulamaları, yalnızca geleneksel medya ile sınırlı kalmamakta, dijital alanlarda da ciddi sansür politikaları ve denetimler uygulanmaktadır.Sosyal medya, günümüzde insanların düşüncelerini ifade edebildikleri, toplumsal olaylara dair görüşlerini paylaşabildikleri önemli bir platform. Ancak Türkiye’de hükümet sosyal medyayı ciddi şekilde denetlemeye başlamıştır. 2020 yılında çıkarılan ve sosyal medya platformlarını daha fazla denetim altına almayı amaçlayan yasal düzenlemeler, devletin dijital alan üzerindeki kontrolünü pekiştirmiştir. Bu yasalar, sosyal medya şirketlerinin Türkiye’deki kullanıcıların verilerini saklamasını ve devletle paylaşmasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, sosyal medya üzerinden yapılan eleştiriler ve hükümet karşıtı paylaşımlar, sıklıkla hedef alınmakta, kullanıcılar hakkında soruşturmalar başlatılmaktadır. Bu durum, bireylerin ifade özgürlüğünü tehdit etmektedir ve halkın özgürce düşüncelerini paylaşma hakkını kısıtlamaktadır. Gündemin en sıcak ve önemli konusu olan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve birçok muhalif isme uygulanan sosyal medya platformlarına erişim yasağı geleceğin Türkiye’si için önemli ve endişe verici soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.  Bu karar, hükümetin dijital alandaki denetimini arttırma ve muhalif görüşleri engellemeye yönelik daha da sertleşen bir adım olarak açıkça görülmekte. Sosyal medya, bireylerin düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir alan olarak kalmaya devam ederken, bu tür sansür uygulamaları, ifade özgürlüğüne ve demokratik katılım hakkına da ciddi bir tehdit oluşturuyor. Hükümetin bu tür müdahaleleri, yalnızca muhalif seslerin susturulmasına yönelik değil, aynı zamanda toplumsal bilincin ve eleştirel düşüncenin engellenmesine yönelik bir strateji olarak karşımıza çıkıyor.

Tarihsel olarak, Sovyetler Birliği, Nazi Almanya’sı ve Kuzey Kore gibi rejimler, sansürü devletin ideolojik kontrolünü pekiştiren bir araç olarak kullanmışlardır. Bu rejimler, halkın düşünsel özgürlüğünü kısıtlayarak, toplumları tek tip bir düşünce yapısına zorlamışlardır. Günümüz Türkiye’sinde ise sansür, daha sofistike bir biçimde ve dijital platformlar aracılığıyla yapılmaktadır. Bu süreç, sadece geleneksel medya organlarını değil, dijital ortamda yapılan paylaşımları da hedef alır hale gelmiş, ifade ve düşünce özgürlüğünü kafes içine almıştır.

Baskıcı rejimler, tarih boyunca toplumları düşünsel özgürlükten mahrum bırakmak için sansür ve baskıyı bir araç olarak kullanmışlardır. Günümüz Türkiye’sindeki sansür uygulamaları ise, geçmişteki totaliter rejimlerden farklı olarak dijital ortamda hızla yayılabilen ve daha geniş kitlelere ulaşabilen bir hal almıştır. Bu durum, ifade özgürlüğünün korunmasının ve sansürün engellenmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kamuoyuna önünde ortaya koymaktadır.

Previous Post

Türkiye’de neden terör var ve nasıl çözülür?

Next Post

Lozan

Next Post
Lozan

Lozan

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.