No Result
View All Result

Devleti mi koruyorsunuz, saltanatınızı mı?

Metehan PARS by Metehan PARS
30 Nisan 2025
in GÜNLÜK
0
Devleti mi koruyorsunuz, saltanatınızı mı?

“Eğer millet bir gün benim sözlerimle bilimsel gerçekler arasında bir çatışma görürse, bilimi seçsin.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk

2025 Türkiye’sinde bir gazetecinin haberi nedeniyle gözaltına alınması, bir yurttaşın sosyal medya paylaşımı nedeniyle 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanması, üniversitelerin konuşma etkinliklerinin keyfi iptali, her gün olağan hale geldi. Düşünce değil, suç; haber değil, tehdit olarak görülüyor. Devlet, düşünceyi susturmak için pozisyon almış durumda. Fakat asıl soru şudur: Bu devlet refleksi mi, yoksa çöken bir iktidarın refleksi mi?

Bu sorunun cevabını aramak için tarihe, özellikle de sık sık hedefe konan İstiklal Mahkemeleri’ne dönmemiz gerekir. Fakat bu kez sadece içeride değil, dünyada başka hangi ülkeler “devleti koruma” bahanesiyle düşünce özgürlüğünü sınırladı, ona da bakmamız gerekiyor. Çünkü tarih tekerrür etmez, ama bazı zihinler hep aynı yerde kalır.

İstiklal Mahkemeleri’nin kuruluş amacı, bir ideolojiyi değil bir devletin kendisini korumaktı. 1920’lerin Anadolu’su yalnızca savaş yorgunu değildi; aynı zamanda içeriden parçalanmakta olan, isyanlarla sarsılan, hilafetçiler tarafından sabote edilen bir coğrafyaydı.

  • Şeyh Said İsyanı (1925) yalnızca bir Kürt kalkışması değil, aynı zamanda laik cumhuriyetin temelini dinamitleme girişimiydi.
  • Aynı yıl çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu, sokaklardaki isyanları bastırmakla kalmadı, devrimin düşmanlarına karşı sert bir mesaj oldu.

Bu ortamda kurulan İstiklal Mahkemeleri, adeta bir “devrim savcılığı” gibi çalıştı. Bugün liberal çevrelerin “hukuk dışı” ilan ettiği bu mahkemeler, aslında daha hukuk bile tam inşa edilmeden, rejimi korumak için savaş alanında kurulan yargı çadırlarıydı.

Peki bu kötü müydü? Hayır. Çünkü hedef birey değil, sistem karşıtı tehditti. Mahkemeler inkılap düşmanlarını cezalandırırken, basın üzerinde tam bir infaz rejimi uygulamadı. Dönemin gazetelerinde rejimi eleştiren yazılar da çıktı, ama hiçbiri “vatan hainliği” bahanesiyle yargılanmadı.

2022’de çıkan “Dezenformasyonla Mücadele Yasası”, içerik olarak o kadar belirsiz ve esnek ki, iktidarın istemediği her bilgiye “yalan” denilebilecek bir hukuki zemini doğurdu. Bu yasa ile artık bir vatandaşın tweeti bile cezalandırılabilir hâle geldi.

Peki bu yasa kimin işine yarıyor?

  • Gerçek haber yayınlayan bağımsız medyanın değil.
  • Gazetecilik yapan üniversiteli gençlerin değil.
  • Sansürsüz bilgiye ihtiyaç duyan halkın değil.

Bu yasa, iktidarın hatalarını gizlemek ve muhalefeti kriminalize etmek için var. En son 6 Şubat 2023 depremi sonrası Hatay’dan yayın yapan gazetecilere uygulanan baskılar, devletin değil, bir rejimin sansür refleksidir.

Lakin İstiklal Mahkemeleri ile bugünkü “yargı sopası” arasında temel bir fark vardır:

  • Orada yargı devleti koruyordu.
  • Burada yargı, hükümeti koruyor.

Soğuk Savaş döneminde ABD’de “komünist avı” adı altında binlerce insan fişlendi. Sanatçılar kara listeye alındı. Aralarında Charlie Chaplin gibi dünya sanatına yön vermiş insanlar da vardı. “Ulusal güvenlik” adı altında ifade özgürlüğü ezildi. Ama bu uygulamalar, sonunda ABD demokrasisinin yüz karası olarak tarihe geçti.

Hitler’in yükselişiyle birlikte “basın düşmanı” söylemi kurumsallaştı. Yalnızca Yahudi gazeteciler değil, sistem eleştirisi yapan herkes susturuldu. Goebbels’in Propaganda Bakanlığı, bugünkü birçok iktidara ilham kaynağı olmuş gibidir. Sıkça başvurulan yöntem şuydu: Önce halkı korkut, sonra halkı kandır.

Bugün Çin’de sosyal medyada hükümet aleyhinde paylaşım yapan bir vatandaş saniyeler içinde algılanıyor. Öyle ki, “Tiananmen” kelimesi bile internet aramalarından sansürlenmiş durumda. Türkiye, özellikle 2020 sonrası dijital sansür konusunda Çin modeline tehlikeli biçimde yaklaşmaktadır.

Sansür mutlak anlamda kötü müdür? Hayır. Devrim süreçlerinde, düşman tarafından manipüle edilen haber akışını kısıtlamak hayati olabilir. Ama sansür ancak aşağıdaki koşullarda meşrudur:

  1. Bir ülkenin doğrudan varlığı tehdit altındaysa
  2. Halkın fiziksel güvenliği hedef alınıyorsa
  3. Geçici ve hesap verilebilir bir düzenleme söz konusuysa

Bu koşullar, İstiklal Mahkemeleri döneminde büyük ölçüde sağlanmıştı. Ancak bugünün Türkiye’sinde:

  • Herhangi bir dış istila ya da iç savaş yok.
  • İktidar karşıtlığı, devlet karşıtlığı ile karıştırılıyor.
  • Sansür, süreli değil kurumsallaşmış durumda.

Bugün uygulanan sansür, devrimci değil, despotiktir.

İktidarın bugün yaptığı şey, 1925’teki sert uygulamaları model almak değil; onları yanlış anlamak ve keyfiyetle yeniden uygulamak. Çünkü İstiklal Mahkemeleri bir amaca bağlıydı: Cumhuriyetin yaşaması. Bugünkü sansürler ise tek bir amaca bağlı: Rejimin sürmesi.

İstiklal Mahkemeleri, asla “kişisel iktidar” için değil, “kamusal düzen” için karar aldı. Oysa bugün yürürlükte olan yasalar, kişisel iktidarın kamu düzeninin önüne geçtiği bir düzende uygulanıyor.

Atatürk’ün dediği gibi: “Basın hürriyetinin sınırı, milletin menfaatidir.”

Bugün ise bu sınır, bir partinin çıkarı hâline getirildi.

İster 1925 olsun, ister 2025…

Toplumlar baskıya bir süre dayanır. Ancak gerçekler bastırıldıkça, patlama daha sert olur. Tarih, bunu binlerce kez gösterdi. Sansür kalıcı değildir; ama hatırlanır.
Ve en çok da şunu hatırlatır:
Gerçeği susturamazsınız, sadece geciktirirsiniz!

Kaynakça:

  • İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD), Türkiye 2023 Dijital Sansür Raporu
  • Zafer Toprak, Devrim ve Rejim
  • Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu
  • Freedom House, 2024 Türkiye Raporu
  • Reporters Without Borders (RSF), Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi (2023)
  • U.S. Senate, McCarthy Investigations Report (1954)
Previous Post

MHP’nin ideolojik iflası ve beyhude çırpınışlar

Next Post

AKP’nin cami iftirası attığı gün gerçekten yanan cami: Molla Çelebi Camii

Next Post
AKP’nin cami iftirası attığı gün gerçekten yanan cami: Molla Çelebi Camii

AKP’nin cami iftirası attığı gün gerçekten yanan cami: Molla Çelebi Camii

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.