No Result
View All Result

Emek var, adalet yok

Metehan PARS by Metehan PARS
1 Mayıs 2025
in GÜNLÜK
0
Emek var, adalet yok

2025 Türkiye’sinde 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nı bir kez daha kutluyoruz. Ancak ne yazık ki bu tarih, yıllardır olduğu gibi bu yıl da yalnızca sembolik bir takvim günü olarak anılıyor. Oysa gerçek tablo, kutlamadan çok yüzleşmeyi, alkıştan çok çözüm üretmeyi gerektiriyor.

Bugün Türkiye’de resmi ama pek de inanılmayan verilere göre işsizlik oranı %8,7; genç işsizlik ise %18’in üzerinde. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre asgari ücret açlık sınırının yalnızca bir miktar üzerinde seyrediyor. Sendikalaşma oranı %14’lerde kalmış durumda. Enflasyon hâlâ çift hanede ve temel tüketim ürünlerindeki fiyat artışı, çalışan sınıfın yaşam kalitesini derinden sarsıyor.

Diğer yandan, sermaye çevrelerinin bazı temsilcileri 1 Mayıs’ta ‘emek vurgulu’ açıklamalar yaparken, perde arkasında düşük ücret politikalarını, güvencesiz istihdamı ve sendikasızlaşmayı sürdürüyor. Bu durum, işçi sınıfının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda ideolojik bir araç haline getirildiğini gözler önüne seriyor.

1 Mayıs’ın özüne dönmemiz gerekiyor. Bugün, yalnızca “çalışanların bayramı” değil; emeğin sömürüsüne karşı ortak bir duruşun tarihsel mirasıdır. İşçi sınıfı, tüm üretimin asli unsuru ve emeğin simgesidir. Ve evet, bugün bu sınıfın birleşmesi hâlâ ütopik gibi görünse de; hak mücadelesi, dayanışma ve örgütlülük olmadan sosyal refahın mümkün olamayacağı artık açık bir gerçektir.

Unutulmamalıdır ki, emeğe değer vermek sadece işçinin değil, işverenin de sorumluluğundadır. Fakat ne yazık ki; AVM’lerde satış kotası dayatılan, 10 saat ayakta kalmaya zorlanan, sosyal haklarından yoksun mağaza çalışanları; kuryeler; çağrı merkezi çalışanları ve daha niceleri hâlâ 19. yüzyılın çalışma koşullarını yaşıyor. Üstelik güvencesizlik yalnızca özel sektöre özgü değil; kamu ihaleleriyle yürütülen projelerde de taşeron düzeni hız kesmeden devam ediyor.

Kapitalizmin “yeni normalleri” adı altında emek daha fazla parçalanırken, çalışanların hakları göstermelik yönetmeliklerle törpüleniyor. İşçinin sırtından daha fazla kar elde etmenin yollarını arayanlar, küçük sembolik zamları “büyük jest” gibi sunuyor. Bu da sadece ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki bir meseledir.

Karl Marx‘ın dediği gibi:

“Daha iyi giysiler, daha iyi yiyecekler, daha iyi muamele görmek; kölenin sömürülmesini ne kadar ortadan kaldırıyorsa, ücretli işçinin sömürüsünü de o kadar ortadan kaldırır.”

İşte bu yüzden işçiye verilenin adı “iyilik” değil, “haktır.” Ve bu hak, pazarlık konusu edilemeyecek kadar yaşamsaldır. İçeriği boşaltılmış hakları sunmak, toplumun önünde bir tiyatro oynamaktan öteye geçmez. Hak, lütuf değil, kazanımdır. Ve bu kazanımı korumak hepimizin toplumsal sorumluluğudur.

1 Mayıs; sınıflar arası uçurumu görmezden gelmeyenlerin, emeğin değerini tüm çıplaklığıyla kabul edenlerin, adaletin yalnızca mahkeme salonlarında değil, fabrika zemininde de arandığı bir duruş günüdür.

Sanat, zanaat, üretim, hizmet, bilim, iletişim… Her şeyin temeli emektir. İşçinin teri, bir ülkenin en güvenilir yatırım aracıdır. O hâlde 1 Mayıs; yalnızca bir gün değil, emek bilinciyle yaşanacak bir ömürdür.

“Emeği sömüreni, işçiyi ezeni ve diktadan rant sağlayanları yazmazsak, bu zihniyetle mücadele etmezsek, izlediğimiz yolda ne kadar düzgün ve dik yürüyebiliriz önce bunu düşünmemiz lazım!?”

Son söz yine Marx’tan:

“Proletaryanın zincirlerinden başka kaybedecekleri hiçbir şeyleri yoktur. Kazanacakları bir dünya var! Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!”

Previous Post

AKP’nin cami iftirası attığı gün gerçekten yanan cami: Molla Çelebi Camii

Next Post

Risk doğuya kaymış görünüyor

Next Post
Risk doğuya kaymış görünüyor

Risk doğuya kaymış görünüyor

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.