Fransa’daki geçtiğimiz Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kaldı. İkinci tura kalmayı kıl payı kaçıran solun durumu yeni bir tartışma başlattı.
Fransa’da 10 Nisan Pazar günü yapılan seçimler sonucunda mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yüzde 27,6’lık, aşırı sağın lideri Marine Le Pen ise yüzde 23,4’lük oy oranlarıyla ikinci tura kaldı. Sol aday Jean-Luc Melenchon ise yüzde 22 oy alarak yüzde 1’lik bir farkla ikinci turu kaçırdı.
Solcu aday Melenchon, seçim sonuçları açıklanırken yaptığı çağrıda Le Pen’e hiçbir şekilde oy verilmemesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, direk öyle söylenmese de Macron’a destek çağrısıydı.
Fransa’da ortaya çıkan tablo ne Fransız solunu ne de bizim ülkemizdeki solcuları tatmin etmedi. Bizim sol basında üç gündür çıkan haber ve yorumlar “neoliberal Macron’u mu destekleyeceğiz” şeklinde özetlenebilir.
Elbette sol açısından Macron gibi birini desteklemek bir tercih olamaz. Ancak bunu olamaz değil de olmamalıydı olarak değerlendirmek yerinde olacaktır.
Fransa’da sol, seçimlere parçalı bir şekilde gitti. Bunun sonucunda da çok az bir farkla ikinci turu kaybetti. Melenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa hareketi ile Fransız Komünist Partisi adayı Fabien Roussel’in yüzde 2,3’ünü toplayınca Marine Le Pen’in önüne geçip, ittifak kurmaları halinde ikinci tura kalacakları bir tabloyla karşı karşıyayız ki, soldaki 6 aday birleşseydi bu oran yüzde 32’lere çıkıyordu. Anlayacağınız Fransız solu, Fransa seçimlerine de Fransız kaldı.
Bu oran Fransa cumhurbaşkanlığını almaya yetmezdi belki ama ikinci tura kalıp dengeleri değiştirebilirdi. Böylece en azından sol, Macron’u desteklemek zorunda kalmazdı, kendi adayını desteklerdi.
Şimdi ortaya çıkan tabloya göre, Le Pen’in rakibi Eric Zemmour, Le Pen’i destekleyeceğini duyurdu. Zemmour’un yüzde 7,1’lik oyu Le Pen’e eklenince yüzde 30’u geçiyor ve bu haliyle Macron’un karşısında Le Pen’e üstünlük sağlıyor.
Şimdi merak edilen, 24 Nisan’da solcuların ne yapacağı. Evlerinde oturup Le Pen’in seçilmesini mi izleyecekler yoksa Macron’a mı destek olacaklar?
Fransız solcuları o çok önemli ilkelerini bir tarafa bırakıp Fransa’nın geleceği için bir araya gelebilip bir seçenek oluşturabilselerdi, bugün sağcı Macron ile radikal sağcı Le Pen arasında sıkışmayacaklardı.
***
Benzer bir tartışma bir süredir bizde de sürüyor. Sol partiler üçüncü bir ittifak için bir araya gelip toplantılar yaptılar ama çıkan tek sonuç, solcularımızın ne kadar ilkeli olduğuydu. Kimse ilkelerinden taviz vermediği için de ortak bir zeminde bir araya gelinemiyor.
Hal böyle olunca da hem sol partiler hem de sol seçmen, Millet İttifakı’nın muhtemelen beğenmeyecekleri adayına mahkûm olacaklar.
Benzer bir deneyimi biz aslında Melih Gökçek’in ve Tayyip Erdoğan’ın Ankara ve İstanbul’u kazandıkları seçimlerden biliyoruz. O seçimlerde de sol birleşemediği için oy alamamış, dahası oyları bölerek CHP’nin adaylarının kaybetmesine yol açmıştı.
Şimdi önümüzde çok önemli bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Fransa seçimlerinden ders alarak birleşmek ve üçüncü bir alternatif çıkarmak solun elinde. Ancak ortaya çıkan tablo bunun pek mümkün olmayacağını gösteriyor. Birleşseler bile seçimlerde bir ağırlıkları olur mu? Ancak ağırlıkları olmasa bile birleşme iradesi göstermeleri Türkiye için kazanç sayılabilir.
Birleşme olmayacaksa da sol adına yapılacak en doğru şey, Millet İttifakı’nı desteklemek olacaktır. Bu iki seçenek dışında yapılacak her şey, AKP ve Tayyip Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürer.