Birleşmiş Milletler’in Hollanda Lahey’deki en üst düzey yargı organı Uluslararası Adalet Divanı (UAD), bugün İsrail’e yönelik soykırım suçlamalarını görüşmek için ilk defa toplanıyor.
Mahkemenin gerçek bir zorunlu yargı yetkisi yok. Yani çıkarttığı kararların daha çok danışma değeri var. Fakat yargılamada İsrail’in de taraf olduğu Uluslararası Soykırım Sözleşmesi esas alınacak.
Mahkeme heyeti, üye devletlerin temsilcilerinden oluşuyor ve taraflar da devletler olmak zorunda. Yani devlet olarak tanınmayan Filistin’in mahkemeye başvurma hakkı yok.
Peki, Filistin adına İsrail’i soykırımla suçlayan, UAD’da dava eden kim dersiniz?
Türkiye değil. Suudi Arabistan, İran, Mısır, Ürdün, Irak… Hiçbiri değil.
Uluslararası Adalet Divanı’na 84 sayfalık kapsamlı bir şikayet dilekçesi vererek İsrail’i durdurmak için hamle yapan devlet, Güney Afrika Cumhuriyeti. Güney Afrika’da yüzde 2’nin altındaki Müslüman nüfusu oluşturanlar da zaten yerlisi değil dışarıdan gelen Asyalı ve Hint Müslümanlar.
Yüzde 80’i Hıristiyan olan Güney Afrika’yı Uluslararası Adalet Divanı’nda tebrik eden, destekliyoruz diyen, alkışlayanlar arasında bile Müslüman ülkelerin pek azı mevcut. Türkiye, Bangladeş, Malezya, Ürdün, Pakistan ve Maldivler… Arap Birliği ve İslam İşbirliği Örgütü’nden de cılız birer destek açıklaması var.
Bu bile siyasal İslam’ın İslam dünyasının içini nasıl kemirip bitirdiğinin açık bir göstergesi.
Evet, Güney Afrika bir BRICS ülkesi ve kuşkusuz attığı bu adımın dünya siyasetindeki tavrıyla çok ilgisi var. İsterseniz Güney Afrika’nın İsrail’i UAD’da sıkıştırmasını Rusya’nın ve Çin’in ABD’ye karşı bir hamlesi olarak da okuyabilirsiniz.
Ama İslamcıların dünya siyasetinde ve özellikle Filistin konusunda ne tasarrufu vardır diye sorunca koskoca bir gürültünün ardında koskoca bir hiçle karşılaşıyorsunuz.
Bakıyorsunuz, geçen 3 ay boyunca AKP’nin de İsrail’e bağırıp içeriyi konsolide etmekten başka hiçbir icraatı olmamış. Daha en başından itibaren yaptığımız tespit halen geçerli. Filistin nutukları da Filistin yürüyüşleri de Filistin haberleri de Filistin’den başka her şeyle ilgili. En çok da Atatürk’e ve Cumhuriyet rejimine karşı hilafeti ve şeriatı öne çıkarmakla ilgili…
Filistin, benzer şekilde zor günler geçiren İran’daki mollarlara da can simidi gibi yetişti.
Filistin meselesi, başta Hamas olmak üzere İslamcılar için kendi iktidarına meşruiyet kazandırma fırsatından başka pek bir anlam taşımıyor.
Bu yüzden UAD’da İsrail’i soykırımla yargılayan, bir Hıristiyan ülke ve bu yüzden TBMM Adalet Komisyonu, AKP’li Cüneyt Yüksel başkanlığında Lahey’e iki günlük ziyaret düzenledi. Mahkemenin takipçisi olacaklarmış. Yani diplomatlara ve gazetecilere düşen göreve talip olup bunun da etinden sütünden faydalanacaklar. O kadar.