CHP’den istifa eden Gürsel Tekin’i KRT’de izliyorum. CHP’de “imar, beton çetesi” olduğundan bahsediyor, bin türlü farklı klikten bahsediyor. Kendisinin SHP ile CHP’nin birleşmesine en çok direnen kişi olduğunu söylüyor.
Peki, KRT kimin? Onun da bir aralar CHP üyesi Tuncay Özkan’a yakın olduğu ve hatta gizli sahibinin Özkan olduğu söyleniyordu. Sonra yeniden el değiştirdi. Kime, hangi hizbe yakın? KRT’nin Youtube kanalına giriyorsunuz. CHP içi tartışmalar ön planda yine. Canan Kaftancıoğlu’na yönelik dolaylı yolsuzluk suçlaması var. Özkan’ın Kaftancıoğlu ile arasının kötü olduğu biliniyor.
Halk Tv’ye bakarsanız o da CHP’nin değil daha çok CHP içindeki bir hizbin sözcüsü gibi…
Tele 1’e bakalım. CHP’den Alevi ve Kürtlerin tasfiye edildiği tezini en çok işleyen bu kanal… Yine Kılıçdaroğlu yanlısı propagandayı bu ekranda duyuyoruz. Dün Özgür Özel burada çok büyük pot kırdı. Merdan Yanardağ’ın programında adeta hesap verircesine, asıl Alevilerin kendisini daha çok alkışladığını, Sünni seçim beldelerinde o kadar çok alkış almadığını ileri sürdü. Utanç verici, mezhepsel bir söylemdi bu. Hem CHP seçmenleri hem de Alevi Sünni fark etmeksizin Atatürkçülüğe ve laikliğe bağlı tüm yurttaşlar için. Kaldı ki yine CHP’yi boydan boya mezhepsel temelde bölen bir açıklama…
Diğer yandan Burcu Köksal – Özgür Özel arasındaki DEM tartışmasına, çok sert ve Özgür Özel’i de ezen bir şekilde giren İmamoğlu’na karşı sesler de yükseliyor. “CHP medyasının” bazı mensupları da İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu hizbine bağlı olduğu iddia edilen Burcu Köksal’a değil, daha çok Özgür Özel’e karşı bu çıkışı yaptığını iddia ediyor.
Bir de Tunç Soyer var. Kendisi tasfiye edildi ve yerine İzmir’de başka bir aday gösterildi. Bunu Soyer’in Kılıçdaroğlu taraftarı olmasına yoranlar vardı. Ancak Soyer İzmir’deki yeni adayın çalışmasını boykot etse de, İstanbul’a gidip İmamoğlu’na destek açıklaması yaptı. Bazı yorumcular buradan yola çıkarak Soyer’i İmamoğlu’nun değil, Özel’in tasfiye ettiği sonucunu çıkarıyor.
Tıpkı AKP ve DEM’dekilerin “1 Nisandan sonra asıl gündem başlayacak” demesi gibi, tüm CHP’li klikler “1 Nisan” söylemi geliştiriyor. Söylenti 1 Nisan’da CHP’nin bölüneceği yönünde. Kılıçdaroğlu taraftarları bekliyor. Tayyip Erdoğan’ın “var olan yasaya göre bu son seçimim” çıkışı, Bozdağ’ın “meclis erken seçim kararı alırsa son seçimi değil” yanıtı da; bazılarına göre CHP’nin parçalandığı koşullarda AKP’nin baskın seçim yapacağının işaretiydi.
Gerçekten de CHP şu anda fiilen parçalı bir yapı sergiliyor.
Bir tarafta Kılıçdaroğlu odağı var. Eski genel merkez. Diğer tarafta Özel odağı duruyor. Bazıları buraya “resmi genel merkez” diyor. Bir de adeta gayrı resmi ve asıl genel merkez olarak öne çıkan İmamoğlu ve İBB odağı duruyor.
Bunlardan ayrı olarak sayısız ayrı hizip, kulis ve ilkesiz birlik var. Özkan kliği var, Toprak kliği var, diğer klikler var.
Ve KRT, Halk Tv, Tele 1 dahil bütün CHP medyası ve CHP içindeki tüm odaklar, Meral Akşener’e ve İyi Parti’ye saldırıyor. Neden? Muhalefeti bölüyormuş! İyi de CHP paramparça. Kaldı ki Altılı Masa’daki tüm partiler de paramparça. Artık onlar da CHP’yi desteklemiyor.
Nasıl bu noktaya geldik?
“Herkes birleşmeli”, “herkesi birleştirelim”, “herkes ile helalleşelim”, “herkesi kapsayalım” diyen CHP, herkesi birbirine adeta düşman etti. Gezi Direnişi’nden itibaren kemikleşen ve cepheleşen muhalefeti adeta paramparça etti. Ve nihayet kendisi de ikiye değil neredeyse üçe dörde bölünme noktasına kadar geldi.
Sorun ne? Birleşme fikri mi sorunluydu?
Hayır, sorun birleşme fikri değildi. Çünkü çok iyi biliyoruz ki 2013’te Gezi’de başlayan birlik fikri AKP’yi iki kez seçimle yıkılma noktasına getirdi.
Birincisi 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri. Sonra 15 Temmuz’a ihtiyaç duydu AKP. Ardından referandum ve yerel seçimde AKP’nin sandıkta kaybedeceği süreç başladı yine.
Referandumu hile ile kazandılar. Yerel seçimde onu da yapamadılar. O zaman da “birlik” ve “birleşme” düşüncesi vardı. Ancak bu birliğin temelinde Atatürkçülük ve Kuvayı Milliye fikri vardı. Sol-sağ veya devrimci-milliyetçi birliği kurucu bir iradeyi yansıtıyordu. Kurtuluş Savaşı’nı veren ve Cumhuriyet’i kuran irade…
CHP ve İyi Parti sadece iki parti olarak ittifakken siyasi zafere yürüyordu. Millet İttifakı’na dört parti daha eklenince, bu birlikten yenilgi çıktı.
Demek ki “birlik” kurarken önemli olan, bileşen sayısı değil; birleşmenin ilkesidir. Kurucu irade yani Atatürkçülük temelinde bir birlik kurduğunuzda, hiçbir taviz vermeseniz bile bugün “DEM seçmeni” ya da “Kürt seçmeni” olarak adlandırılan milyonlar dahi size oy verebilmektedir. Çünkü kimse kimsenin tapulu malı değildir. “Kürt seçmen” denen kesim de DEM’in tapulu malı değildir. Zafer ve iktidar olanağını gördüğünde bal gibi İmamoğlu’na da oy verdiler, Yavaş’a da…
“Birlik olmak” düşüncesi bu açıdan doğrudur. Devrimci ve kurucu bir irade iseniz de birlik olmak isterseniz. Mustafa Kemal gibi… Herkes vardır Müdafaa-i Hukuk içinde. Nihayet o birlik Cumhuriyet’e döner.
Karşıdevrimci ve yıkıcı bir irade de birlik iddiasıyla yola çıkar. Örneğin Hilafet Ordusu da hem liberalleri hem şeriatçıları hem de Kürtçüleri İngiliz bayrağı altında topluyordu. ANAP da bütün eğilimleri kapsamak iddiasındaydı. AKP de siyaset hayatına birlik iddiasıyla çıktı.
Türkiye’de devrimci ve kurucu birlik pratiğinin adı Müdafaa-i Hukuk yani CHP’dir. Karşıdevrimci ve yıkıcı birlik için Şerif Mardin “çevrenin merkeze karşı sivil” bloğunu gösterebiliriz. O da DP, ANAP ve AKP’yi -olumlayarak- bu blok için örnek gösteriyordu.
İşte CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, aslında 2019’daki CHP-İyi Parti arasındaki ikili Millet İttifakı’yla simgelenen tipik Atatürkçü birlik anlayışını terk etti. Yerine “helalleşme” ve “tüm bileşenleri ikna etme” adı altında 2. Cumhuriyetçi, Şerif Mardinci ve Ahrarcı birlik kurmaya çalıştı.
2’li Masa ile 6’lı Masa arasındaki temel fark budur. İlk birlik anlayışı AKP’yi kuşatıp, tecrit ederken, ikinci birlik anlayışı 2023’ün AKP’sinin karşısına 2002 AKP’si ile çıkma anlayışıydı.
AKP kolaylıkla 6’lı Masayı paramparça etti. Çünkü 6’lı Masa’nın “helalleşme zemininde birliği” sahte ve AKP’nin kolaylıkla içten fethedebileceği bir birlikti.
6’lı Masa yıkılınca, CHP’ye oportünist “birlik” siyaseti adına geriye bir tek DEM kaldı. Belli ki o DEM uzlaşısı, artık CHP’yi dahi paramparça ediyor. Asit gibi partiyi birleştiren bağları eritiyor..
Kemalizm birleştirir ve kurar. Antikemalizm böler ve yıkar.
Bu yüzden 2019 sonrası CHP “herkesi birleştireceğim” derken hem muhalefeti parçaladı, hem de şimdi kendisi parçalanıyor.
Birlik istemek ilkesizlik demek değildir. Tam tersine ilken yoksa toplumu da birleştiremezsin. Bugünkü CHP ilkesiz olduğu için birlik kuramıyor. İlkeli olduğu için, yeteri kadar “özür dilemediği” için değil. CHP’lilerin ilkeli insanlara “siz birlik istemiyorsunuz” diye saldırması bu yüzden de yanlıştır.