CHP içerisindeki değişim tartışmaları hararetlenerek devam ederken, değişim taraftarı en güçlü aday olarak kabul edilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun değişim çağrısı nihayet açıklandı.
Türkiye günlerdir İmamoğlu’nun değişim çağrısını bekliyordu. İmamoğlu, yeni açılan bir internet sitesi üzerinden değişim çağrısı yaptı. İnternet sitesinde ayrıca değişim manifestosu olarak okunabilecek bir metin de yer alıyor (Gerçi sitede başka bir şey de yok).
Hani İmamoğlu siteyi sahiplenmese, siteyi ve manifestoyu İmamoğlu ile ilişkilendirmek mümkün değil. Zira sitede İmamoğlu’nun ne ismi ne de cismi var.
Siteye girdiğinizde karşınıza çıkan manzara şu: Geniş bir çayırlık, uzak planda ağaçlar ve gündoğumu manzarası ile birlikte “İktidar için değişim” sloganı.
Bu görsel bana Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasında kullanılan dallı budaklı görselleri ve “Sana söz baharlar gelecek” sloganını hatırlattı. Aynı içi boş, kimseye bir şey ifade etmeyen, somut, net bir mesaj vermeyen bir içerikle İmamoğlu’nun değişim çağrısını okumaya başlıyorsunuz.
“Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılına girerken” diye başlıyor manifesto. İmamoğlu’nun da tıpkı Kılıçdaroğlu gibi “ikinci yüzyıl” söylemine sarıldığını görüyoruz. Bu söylem AKP’nin Türkiye Yüzyılı programına karşı geliştirilen bir söylem. Ancak AKP programına ne derece karşılık verebildiği seçim sonuçlarında görüldü.
Manifestonun ilk iki kelimesi Türkiye Cumhuriyeti. Ondan sonra bir iki yerde daha “cumhuriyet” kelimesi geçiyor ama sadece o kadar. Sanki bilinmeyen bir ülkedeki değişimi gerçekleştirmek için harekete geçilmiş gibi. Manifestoda Cumhuriyet’ten eser yok!
Başka neler yok diye bakacak olursak, en başta olması gereken Atatürk yok! Hâlbuki AKP’nin uyduruk Türkiye Yüzyılı programına verilecek en iyi karşılık Atatürk Yüzyılı idi. Ama İmamoğlu’nun değişim manifestosunda Atatürk yok.
AKP’nin ve Erdoğan’ın bile seçimi kazanmak için Atatürk’e sarıldığı bir dönemde seçim sürecinde de seçim kaybedildikten sonra da CHP içerisinde gerek Kılıçdaroğlu taraftarları olsun gerekse değişim taraftarları olsun hiç kimse ağzına Atatürk kelimesini almıyor. CHP’de kimse Atatürkçülüğe dönüşü konuşmuyor.
Atatürk, bu ülkenin en birleştirici ismidir. Atatürk’ün adını ağzına almadan bir lider, bir parti nasıl herkesi birleştirmekten bahsedebilir ki? Ama işte bunların danışmanları, reklamcıları bunları yıllardır Atatürk’ün kitleleri partiden uzaklaştırdığına inandırmış. Öyle ki, Erdoğan’ın gördüğü gerçeği bile göremiyorlar.
Türk milleti bunca yıldır AKP zulmüne Atatürk’e tutunarak dayanıyor. Bu gerçeği görmekten aciz muhalefet kaybetmeye mahkûmdur.
Atatürk ve Cumhuriyet yok dedik. Başka ne yok?
Örneğin Türklük yok, milliyetçilik yok. Çünkü hem CHP’nin mevcut yönetim içinde hem de değişim taraftarları arasında milliyetçilik karşıtları ve Türk düşmanları hâkim. Bundan mütevellit, her iki kesimde de ulus devleti savunan bir Allah’ın kulunu bulamazsınız.
Başka ne yok diye sorarsanız, laiklik yok derim. Evet değişim manifestosunda laiklik yok. Türkiye Cumhuriyeti belki de tarihinin en anti laik dönemini yaşıyor. Tarikatların toplumun her alanında hâkim olduğu, kadınların sahiplendirilmeye çalışıldığı, kadın ve erkeklerin düğünlerde yan yana gelmelerinin yasaklandığı bir devirde, en güçlü muhalefet partisindeki değişim yanlılarının yayımladığı manifestoda laikliğin esamisi okunmuyor.
Peki, bütün bunlar yokken ne var? Cumhuriyet yerine demokrasi vurgusu var. Demokrasi olmasın mı? Elbet olsun. Ancak Cumhuriyet olmadan demokrasinin olmayacağını bilelim. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma saçmalığının vardığı yeri hepimiz gördük. Aynı yolla farklı bir menzile varılamaz.
Toplumun farklı kesimlerine açılma ve her siyasi kökenden yurttaşa ulaşma hedefi var mesela. Bu takıntı nereden çıktı anlamak mümkün değil. Her siyasi kökenden yurttaşı birleştirmek? Her siyasi kökenden yurttaş bir çatı altında toplanacaksa, diğer siyasi partilere ne gerek var? Demokrasi dediğiniz şey tüm eğilimlerin bir partide toplanması değil ki. Her siyasetin kendini ifade edebilmesi değil mi demokrasi?
Siyasi parti dediğiniz şey Mevlana tekkesi değil ki “Ne olursan ol gel” diyesin. Sen kendi fikrindekileri birleştireceksin, başkası başka fikirdekileri birleştirecek ve bütün bu siyasi eğilimler birbirlerinden bağımsız olarak iktidar için yarışacaklar.
Tüm siyasi kökenden gelenleri birleştirmek, aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun da izlediği ittifak politikasının birebir aynısı. Yani İmamoğlu da Kılıçdaroğlu gibi kaybeden bir ittifak politikasını sürdürmekte kararlı.
Sözün özü, İmamoğlu’nun değişim çağrısını özetleyecek olursak dağ fare bile doğurmadı.
Atatürk yok!
Cumhuriyet yok!
Laiklik yok!
Türklük, milliyetçilik yok!
Kim değiştirecek, yok!
Nasıl değiştirecek, yok!
E bunlar zaten Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinde de yoktu. CHP tabanı bu nedenle değişim istiyor. İmamoğlu da tutup Kılıçdaroğlu programının kötü bir kopyasını değişim manifestosu olarak koyuyor. Hiç zahmet etmeseydiniz!
CHP’de değişim adına ortaya çıkanların da mevcut yönetimden bir farkları yok. Hal böyle iken CHP’de gerçek anlamda bir değişimden söz edilemez.