Geçtiğimiz hafta özellikle sosyal medyada Karabük Üniversitesi tartışması vardı.
İddia edildiğine göre, Karabük’te cinsel yolla bulaşan hastalıklarda artış olmuştu, bunun sebebi ise üniversitede yoğun olarak bulunan Afrika kökenli zenci öğrencilerdi.
Sağlık Bakanlığı, kentte böyle bir hastalık artışı olmadığını açıklasa da biz kovid salgını döneminden biliyoruz ki bakanlığın verilerine güvenemeyiz. Üniversite yetkililerinin açıklaması ise üniversitede 12 bin Afrika kökenli öğrenci olduğu yönünde ki, sadece bu rakam bile insanı kaygılandırmak için yeterli.
…
Fakat beni asıl korkutan farklı bir salgın…
Sosyal medyada yayılan, kendisini kimi zaman milliyetçi ve Türkçü, kimi zamansa laik olarak tanımlayan, özünde lümpenlik ve ilkellik olan bir hastalık…
Evet, sizin de ekranınıza düşen, sosyal medyayı saran cinsel içerikli paylaşımlardan söz ediyorum.
Kafaları zenci erkek cinsel organı merkezli çalışan bir güruh tüm kente, tüm üniversiteye, tüm üniversitelilere adeta savaş açmıştı. Zenci erkekler ve Türk kızları üzerinden dönen iğrenç bir sosyal medya tecavüzü vakasıydı bu.
Kimileri için fırsat bu fırsattı, zenci karşıtlığı üzerinden toplumun göçmen karşıtı duyguları harekete geçirilebilirdi.
Kimileri için AKP’ye ve onun eğitim sistemine vurmak için bulunmaz fırsattı.
Ama bundan çok daha fazlası vardı. Böylesi önemli bir toplumsal meselenin hassaslığı hiç umurlarında olmayan, geyik yapmak için, eğlenmek için bu olayı istismar eden bir kitle vardı.
Karabük’te okuyan onca Türk kızı vardı ve bu güruhun umurunda değildi bunların kadınlıkları, aileleri, namusları, gelecekleri…
Üstelik sadece Karabük değildi ki mesele, ülkemizin hemen hemen her şehrinde bir üniversite var ve bu üniversitelere kendi şehrini bırakıp okumaya gelen genç kızlarımız var. Bu kızlarımızın tek derdi okumak, bir meslek sahibi olmak.
Ama bu sosyal medya güruhuna göre üniversiteler eğitim yuvaları değil, adeta fuhuş yuvasıdır; şehir dışında okuyan kızlarınsa tek derdi yatacak erkek bulmaktır.
…
Bu dediklerim size tanıdık gelmedi mi: Şeriatçıların yıllardır temel tezi de bu değil mi?
Kız çocukları okumasın!
Okuyacaklarsa bile erkeklerle birlikte okumasın!
Çünkü okullar fuhuş yuvasıdır!
Muhtemelen hepsi laik, kimi zaman eğitimli, belki kendisinin de kız arkadaşı bir üniversitede okuyan geniş bir kitle, sadece geyik yapmak için, eğlenmek için sosyal medyada paylaşım yaparken demek ki sonuçta ne olmuş:
Şeriatçıların, kız çocukları okumasın diyen gericilerin tezlerine destek olmuşlar!
Hatta bir adım ileri gitmişler, kadınla erkek yan yana gelmesin gericiliğine zenci ile beyaz da yan yana gelmesin ilkelliğini eklemişler.
…
Peki ya Türk milliyetçiliği adına bu topa girenlere ne demeli?
Türk kızını, Türk kadınını kendi iğrenç geyiklerine meze edenler ile Türkçülük adına aynısını yapanlar arasında ne fark var?
İki grubun da zihninin altında aynı bakış açısı var: Kadın düşmanlığı.
Düşmanlık değilse bile kadınları yok sayma.
Ama en temelde kadını mal olarak görme.
Kendi erkek dünyalarında zencilerle rekabet eden, kadını buna meze eden homo pornograficus.
İlkel insan.
Bir farkla; tarihsel olarak ilkel insan, çağının ürünüydü, şimdiki ise çağdışı iğrenç bir ucube.
…
Tabi bu ilkelliğin erkek-dişi algılamasına benzer bir de ırk algısı var.
Kafası çalışmayan ama kasları güçlü olan zenciler ile fiziken zayıf ama üstün beyaz erkek. Türklüğe, Türk milliyetçiliğine, Türkçülüğe tamamen uzak bir bakış açısı, Hitler’in ve tüm beyaz ırkçılarının bakış açısı.
Bizim ülkemizde ise Kunta Kinte’den bu yana Zenci, olumlu bir figürdür, öyle ki zenci demek normal siyahi demekse daha ayıptır.
Zenci, kimi zaman sevimli, kimi zaman şefkatli, kimi zaman mazlum, kimi zaman direnişçi olmuştur Türk’ün gözünde ama ilk defa Zencilerden maymunlar diye bahseden bir kesimin türediğini gördük.
Maymun aslında kritik tanımlamaydı çünkü bu sosyal medya familyası için insanlar yoktu, maymunlar dünyasında yaşıyorlardı ve kendilerini zenci maymunlarla kıyaslayan, dişi maymun üzerinde rekabet eden bir ilkel yaratıktı bunlar.
Maymunun ufku ise iştahı kadardı.
…
Sosyal medya kimi zaman gerçekten de maymunlar cehennemine dönebiliyor.
Bir beğeni fazla almak, öne çıkmak, görünür olmak için bu insan denilenlerin yapmayacağı maymunluk yok.
Benim de rahatsız olduğum göçmen istilasının da, Türk eğitim sisteminin düzeyinin düşmesinin de, eğitimin böyle ticarileştirilmesinin de sorun olduğunu görmüyor değilim.
Ama tüm sorunlarımızı çözmemiz için gecikmiş bir evrimi geçirmemiz; maymunluktan çıkmamız, insan olmamız gerek.
Maymunlar cehennemine dönen güzel ülkemizin de, Türk kadının da asıl düşmanı bu maymunluktur!