Mustafa Kemal’in askeri olmak, O’nun ölümsüzlüğünün kanıtıdır. Çünkü Mustafa Kemal de böyle olmasını istiyordu. Fiziki varlığının bir noktadan sonra önemsizliğine ama fikri varlığının Türk milleti için ebedi olması gerektiğine vurgu yapıyordu. Çağın ilerisini hayal edip, günün ve geleceğin gereksinimlerini bu stratejiye göre dizayn eden bir dâhiden bahsediyorum. Ki bu devrimlerin mutlak surette askerleri olacaktı, oldu ve sonsuza kadar da var olacaktır.
Neden Mustafa Kemal’in askeri olmak gerekir?
Yüreğinde ve kişiliğinde bir tutam vatan sevgisi olan her birey, Mustafa Kemal’in askeri olmak zorundadır. Bu istinasız bir evredir. Bizler laik, demokratik ve çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti ideasını Kemalizm’de birleştiren vatansever Türkler olarak bu zorlu yolda O’nun askeri olmaktan gurur ve onur duyuyoruz. Mustafa Kemal’in askeri olmak siyaset üstü bir kavramdır. Bu kavramın sağ ya da sol ya da etnik fraksiyonu olmaz. Bu toprakların en büyük ortak değeridir Mustafa Kemal! Asker kavramı ise alışılagelmişin dışında; Onunla ayrı bir anlam kazanmaktadır. Kararlı, cesur bir komutan; güçlü ve zeki devlet adamı; geometriden dil gelişimine; tarih araştırmalarından evrensel kültür-sanat alanına kadar uzanan entelektüel bir önderin ancak askeri olunur! Bu topraklarda ayağınızı attığınız her adımda O’nun eserine denk gelirsiniz. Toros dağlarının eteklerindeki yörük çadırlarında bile O’nun fotoğraflarına rastlarsınız. Çünkü bu ülkenin kimyası Mustafa Kemal Atatürk’tür… Bu kimyayı bozarsınız toplum zehirlenir; geleceği vahim karanlık bir faşizme esir olur.
Günümüzde tarikatların, cemaatlerin, gerici ve şeriat yanlılarının, bölücülerin, siyasal İslamcıların, mandacıların ortak hedefi Mustafa Kemal’dir. Kurtuluş savaşında İskilipli kim ise; Şeyh Said kim ise; Seyit Rıza kim ise bugünün vatan hainleri de onların izinden gidenlerdir. Lakin yüz yıldır yenemedikleri o güç, işte Mustafa Kemal’in ölümsüzlüğüdür! Mustafa Kemal, O’nun askeri olan, O’nun yolunda olan her vücutta, her yürekte yeniden doğmaktadır. Bu bitmez ve bitirilemez bir varoluştur. Şu unutulmamalıdır ki; bu vatan 1919’dan itibaren ne zaman çıkmaz bir yola girse; Atatürk’e sarılır, çünkü O’nun askeri olmayanlar dahi herkes bilir ki; kurtuluşa giden tek yol Mustafa Kemal’den geçer!
İktidar, ana muhalefet ve diğer partiler kısacası yönetime etki eden bütün dinamikler; eğer vatanseverseniz, eğer bu milleti bu vatanı ve bölünmez bütünlüğü önemsiyorsanız, Mustafa Kemal’e sarılmak; O’nun askeri olmaktan başka ihtimaliniz yoktur. Ve şuna herkes yürekten inanmalıdır ki; bizler her zaman onlardan daha fazlaydık, daha fazlayız ve daha fazla olacağız! Yeter ki; bu ölümsüzlük çatısı altında birleşmeyi başarabilelim.
Tüm bu bağlamda; son günlerde yaşanan yeni mezun teğmenlerimiz üzerinden yaratılan bu kaotik ve anlamsız ambargo, beyhude bir polemikten öte değildir. Teğmenlerimizin kılıcından rahatsız olanlar, Onların Mustafa Kemal’in askeri olmasından rahatsız olanlar zamanında manda ve himayeyi kabul etmek için İngilizlerin, Fransızların, Yunanların eteklerini öpenlerdir. “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenlerin çocuklarıdır! İşgalden beslenenlerin, Mustafa Kemal’in katlini vacip görenlerin, İngiliz uçaklarıyla Anadolu’ya milli mücadele karşıtı fetvaları attıranların çocuklarıdır! Genç teğmenimiz Kubilay’ı katledenlerin çocuklarıdır! Ama herkes şunu iyi bilmelidir ki; bu Cumhuriyet’in, bu milletin gerici yobazlara, vatan hainlerine bir teğmenimizi değil feda etmek, saçlarının teline zarar gelmesine göz yumacak sabrı ve ihtimali yoktur! Mustafa Kemal’in askerleri kurtuluşun ve kuruluşun daimi kılıcıdır!