Birkaç gündür kamuoyunun gündeminde olan Jön Türk ibaresi, tarihimizin önemli noktalarından birisidir. Kurtuluş’un, Aydınlanma’nın ve Cumhuriyet’in temelinde büyük bir role sahip olan Jön Türkler, aynı zamanda bağımsızlığın da bayraktarlarıdır. II. Abdülhamit iktidarına muhalif genç, eğitimli aydınlık kesimin bir araya gelmesiyle oluşan ve Kanun-i Esasi’nin yürürlüğe konmasını sağlayan ulusalcı bir akımdır. Türk Siyasal tarihinde ise İttihat ve Terakki Cemiyeti adıyla varlığını sürdüren bu oluşum; Osmanlı’da Türk isminin neredeyse tedirginlikle dile getirildiği dönemde, ulus-devlet bilincini bağımsızlık ve aydınlanma ile taçlandırarak modern Türk Devlet’inin kurulmasına ışık tutmuştur.
Zamanla bünyesinde iki bine yakın üye barındıran Jön Türk’ler; aralarında sanatçıdan yazara, düşünürden bilim insanına kadar ortak hayali uygar medeniyetler seviyesindeki modern Türk Devletini kurmayı amaçlayan “vatansever” bir cephe haline dönüşmüştür.
Böyle bir oluşumu bir arada tutan en güçlü etken ise “milli birlik” gayesinden başka bir şey değildir. Bu güç; dönemin şartları ne denli ağır olursa olsun, hiçbir hesap yapmadan, taktiksel işbirlikler, uzlaşılar, ittifaklar içinde bulunmadan tek bir merkezin etrafında toplanabilmenin karakteristik gücünden başka bir şey olamaz!
Jön Türk hareketinin amacı -adından da anlaşılacağa üzere- aydınlanma ve bağımsızlık öncelikle Türk toplumu ve tebaası içindir. Yüz yıllarca yerli ve yabancı emperyalistler tarafından baskılanan Türk toplumunun hürriyeti artık kaçınılmaz bir noktadır. Dünyanın ve medeniyetin gelişiminden yoksun bırakılan Türk toplumu için yakılan küçük bir kıvılcım, Jön Türkler ile büyük bir ateş yumağına dönmüştür.
Velhasıl günümüzde kendisini Jön Türk olarak ilan edenlerin öncelikle içinde bulunduğu projeyi, kurguyu kavraması ve anlamlandırması gerekmektedir. Ya Jön Türkler gibi ulusalcı bir merkezin etrafında Türk toplumunun aydınlanması ve bağımsızlığı için mücadele vereceksin ya da hapishanelerdeki bölücü zihniyete selam gönderip, seçim uzlaşıları içinde olacaksın. Bir Namık Kemal’in, Yusuf Akçura’nın ya da Hilmi Tunalı’nın böyle bir tutum içinde olabileceğini hayal edebiliyor musunuz!? Siyasi strateji neyi gerektiriyorsa gerektirsin; böyle bir hamleyi aydınlanma ve bağımsızlık yoluna baş koymuş gerçek Türk aydınlarının kabul edebileceğini düşünebiliyor musunuz?
Bir Jön Türk’ün; şu aşağıdaki sözleri söyleyen ve Türk milletini işgalci olarak tasvir eden Kürt kökenli bir opera sanatçısının sahneye çıkıp önünde eğilerek elini öpebileceğini düşünebiliyor musunuz? “Kürtler sadece bölünmekle kalmadılar, topraklarını işgal edenler her fırsatta bu bölgeleri savaş alanlarına çevirdiler, ekonomilerini zarara uğrattılar, tarlalarını tahrip ettiler, hayvanlarını öldürdüler ve dillerini yok ettiler.”
Bir Jön Türk’ün; Atatürk’ün kurmuş olduğu partinin kongresinde Genel Başkan Adayı sıfatı ile Türk Ulusu’nun bölünmesini amaçlayan güruhun içinde bulunmuş ve terör örgütü liderinin aleni sempatizanlığını yapan bir şahsa “selam” gönderebileceğini düşünebiliyor musunuz?
Bir Jön Türk’ün hak, hukuk, adalet ve aydınlanmayı şiar edinmiş bir partinin seçim stratejisi olarak; tüm aday ve yönetim kadrolarını kendi ve lobisi çıkarları uğruna dizayn etmiş olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Bir Jön Türk’ün ; Şeyh Said gibi Cumhuriyet’e karşı ayaklanıp, Türk ulusunu bölme girişiminde bulunan bir hainin bugünkü sempatizanlarına şirin görünme gayesinde olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Bir Jön Türk’ün siyasi strateji ile (her ne nedenle olursa olsun) Türk toprakları altında sözde Kürdistan planı yapan ya da yapmış olan şahısları ülkenin kurucu partisi adı altında aday gösterebileceğini düşünebiliyor musunuz?
Sanırım liste bu şekilde biraz daha uzayıp gider. Lakin ben şahsım adına kendimi Türk ulusunun aydınlanmasına adamış bir fert olarak bunları düşünemiyorum. Kendime Jön Türk yakıştırması da yapamıyorum ki, bu sizin demenizle olacak bir şey değil, tutum, söylem ve icraatlarınız ile toplum tarafından uygun görülen bir mertebedir. Bu büyük bir sorumluluktur! Bu, Cumhuriyet’in teminatı olarak kabul edilen partinin baş köşesinde oturup sağa sola şirin görünüp, uzlaşı, ittifak, strateji adı altında partinin ve ülkenin kurucu değerlerine, programlarına ihanet etmekle ulaşılacak bir mertebe değildir!
Bu yüzden sen Jön Türk değil; olsan olsan; bu yozlaşmış siyaset sahnesinde ancak vasat bir Jön olursun!