Kazakistan ayaklanmasının hedefindeki iki emperyalist güç: ABD ve Çin
Kazakistan’daki olayların hedefi iki emperyalist güçtür: ABD/İngiliz emperyalizmiyle Çin emperyalizmine karşı halkın tepkisi olarak görebiliriz. Nazarbayev iktidarının ikili bir karakteri bulunmaktadır. Birincisi, Çin’in Kuşak-Yol Projesi için verdiği stratejik hedef. İkincisi, Kazakistan’daki petrol ve doğal gaz yataklarının işletme hakkını ABD ve İngiliz şirketlerine vermiş olması. Halkın Nazarbayev heykellerine saldırmasının nedeni budur. Peki, hedefi ne olabilir? Kazakistan’daki devlet yapısı, Doğu Kazakistan’daki “büyük cüz”ün kontrolü altındadır. Petrol ve doğal gaz kaynakları ise Batı Kazakistan’daki “küçük cüz”ün elindedir. Hedef, bu devlet yapısının bölünmesi ve Batı Kazakistan’daki “küçük cüz”ün Noğay Hanlığı’nın bir devamı olarak bağımsız olması ya da en azından federatif bir devlet olarak petrol ve doğal gaz gelirlerine hakim olmasıdır. Böylece, Nazarbayev’in ABD ve İngilizlerle antlaşmaları reddedilecektir.
Kazakistan’daki petrol sahaları
Kazakistan’da yegane büyük petrol bölgesi Hazar Denizi’nin hemen doğu kenarıdır. Burası esas olarak, Altın Ordu’nun Ak Orda kesimidir. Nogay Ordası veya “Küçük Cüz” olarak da adlandırılır. Zeki Velidi Togan, Baskurdistan’ı Tataristan’dan ayırırken Kazakistan’ın bu bölgesiyle birleştirme mantığı gütmüştür. Resim 1’de görüldüğü gibi, bu petrol bölgelerinde imtiyaz hakkı Nazarbayev iktidarıyla Amerikan ve İngiliz şirketlerine tanınmıştır.
Resim 2’de Kazakistan’daki etnik yapıyı görüyoruz. Kazakistan’ı yöneten sınıf Çin sınırındaki “Büyük Cüz”dedir. Ancak, asıl maden ve petrol yatakları “Küçük Cüz”dedir ve bu bölge ülkenin en yoksul kesimini oluşturur.
Çin’in Kazakistan’daki hedefi ise Doğu Türkistan’daki Kazakların Çin’den ayrılarak Kazakistan’a yerleştirilmesidir. Çünkü, Doğu Türkistan’dan çıkan Kuşak-Yol Projesi’nin ana yolu Doğu Türkistan’dan Kazakistan’a giren bu bölgededir. (Resim 3) Doğu Türkistan’daki Çin yönetimindeki Büyük Cüz Kazaklarının Çin’in Nazarbayev ile anlaşarak Kazakistan’a yerleşmesi, Çin’in bu bölgeyi üstü kapalı istilasının işareti olarak karşımıza çıkmaktadır. Nazarbayev bu anlamda, Çin ve Amerikan emperyalizminin temsilcisi olmuştur. Ayaklanmada tepki gösteren, Batı Kazakistan’daki “Küçük Cüz”ün kendi federatif yapısı içerisinde petrol ve enerji kaynaklarına sahip olmak isteyen buranın emekçi halkı, proleterleridir.
Petrol laneti
Petrol laneti açısından olaya baktığımız zaman, Amerikan şirketlerinin İngilizlerle beraber Kazakistan’daki petrol sahalarını işletmesi ve onların üzerinde imtiyaz sağlaması Nazarbayev’in inisiyatifiyle gelişmiştir. Bu bölge Küçük Cüz, Batı Kazakistan yani Altın Ordu’nun Ak Orda kesimindedir. Kazakistan’daki petrol ve gaz yatakları Resim 4’te görülmektedir. Yeşil boru hatları petrol, kırmızı boru hatları ise gazdır. Bir kısmı ağırlıklı olarak Çin’e doğru yönelmiştir. Kuzeyden de Karadeniz’e doğru uzanan hatları vardır. Bir yandan da Türkmenistan’dan Çin’e uzanan boru hattıyla İran’dan Çin’e uzanan boru hattı da Kazakistan’dan geçmektedir. Bu durumda, Kazakistan, Türkmenistan ve İran’dan Çin’e uzanan boru hatları da aslında Sibirya’dan Çin’e uzanan Rus boru hatlarının en büyük rakibidir. Bu anlamda Amerikan şirketleri tarafından yönetilen Kazakistan’daki gaz ve petrol yataklarının Çin’e ulaşması ile Rusya’nın Sibirya’daki petrol ve gaz yataklarının Çin’e ulaşması arasında bir çelişki vardır.
Kazakistan’daki ayaklanmaya bu perspektifte bakınca potansiyel olarak Türkmenistan ve İran’da da destabilizasyon (dengenin bozulması) yaşanacağını görmemek mümkün değildir.
Avrasyacı dogmatik bakışına göre, Rusya ve Çin arasında bir uyum vardır, gerçekte ise Rusya ile Çin arasında çelişki bulunmaktadır. Amerikan şirketlerinin Kazakistan’da egemenleşmesi ve bu şirketlerin Nazarbayev aracılığıyla Çin’le de olan ilişkilerini göz önüne aldığımız zaman, Çin/ABD’nin Kazakistan’daki egemenliği ortaya çıkmaktadır.
Asıl petrol yatakları üzerinde yaşayan “Küçük Cüz”, bu yataklar üzerinde egemenlik hakkı ve kendi kaderini tayin hakkı gibi bir hakla ayaklanmaktadır. Bu noktada da bunun en büyük destekçisinin de Rusya olması gerekmektedir. Çünkü Batı Kazakistan dediğimiz “Küçük Cüz” arazisi petrolün bulunduğu arazidir ve bu arazi Doğu Kazakistan’da Çin hududundaki “Büyük Cüz”le zayıf bir ilişki içindedir. Bu anlamda, ayaklanma “Küçük Cüz”ün “Büyük Cüz”e başkaldırısı olarak da okunabilir. Coğrafyanın bize verdiği bakış bunu getirmektedir.
Kazakistan’daki ayaklanmanın gerçeğini anlamak için biraz tarihsel sürece bakmak gerekiyor. Hazar Denizi’nin hemen doğusundaki yer alan “Küçük Cüz”, Yedi Urug, Bayoğlu ve Alimoğlu gibi üç Kıpçak Nogay kabilesidir. “Büyük Cüz” ise Çağatay Hanlığı’ndan kalan Dulat, Uysun, Celayir gibi Doğu Tatar ve Moğol kabilelerinden oluşan topluluklardır. Kuzeydeki “Orta Cüz” ise ikisi arasındaki Sibirya Tatarlarına denk düşen Şeybani uluslar olup Nayman, Kerey, Argun gibi uyruklardır. Tarihsel olarak farklı olan bu uyruklar Stalin’in ulus yaratma projesinde bir araya getirilmiştir. Cüzler arasındaki bu kabile farklılığı arada çatışma yarattığı gibi “Küçük Cüz”ün maden-petrol yatakları açısından en zengin bölge olmasına rağmen en yoksul bölge olması ve yönetim dışında kalması da bir çelişki yaratmaktadır.
Kazakistan’daki Nazarbayev’in egemenliği Cengiz Han döneminden kalan bir iktidar gücüdür.
İsyancılar ile merkezin konsensüsü söz konusudur. Bu anlamda, Amerikancı ve Çinci Nazarbayev’in fiili olarak Kazakistan’ı terk etmesi isyanın uzlaşmayla sonlanmasına sebep olmuştur.
Rus komandolarının Kazakistan’da merkezi devlet birimlerinin güvenliğini kontrol alma söylemi aslında Amerikancı olan Kazakistan’daki devlet yapısı ve iktidarın ele geçirilmesine en büyük işarettir. Rusya’nın Kazakistan’daki devlet yapısının ve yönetimi üzerinde egemenleşmesinin ortaya konulmasıdır.
Ayaklanan Batı Kazakistan’a (“Küçük Cüz”e) verilen en büyük taviz başkentin tekrardan Astana’ya dönmesi ve Nursultan şehir isminin değiştirilmesidir.
Orta Asya’daki üç ucu keskin kılıç: Çin-Rusya-ABD
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası ülkelerindeki Rus Genel Sekretere karşı direnen Kazak halkı, Nazarbayev’i Kazakistan’ın Genel Sekreteri seçmişti. Bu boyutuyla Nazarbayev Rusya’ya karşı bağımsızlığı temsil ediyordu. Ama zaman içinde petrol yataklarını Amerikan şirketlerine bütünüyle vermesi Nazarbayev’in kendi topraklarını yabancılaştırmasına sebep oldu.
Nazarbayev’in bu ikili karakteri yani Rusya’dan bağımsızlığı sağlayan lider olma ama diğer taraftan ise maddi imkanları ile Kazakistan’ın yer altı kaynaklarının Batı’ya peşkeş çekilmesine yol açması, başlangıçta Amerika ile işbirliği yaparak Rusya’ya karşı bağımsızlığı pekiştirme çizgisinden giderek Amerika’nın çizgisine dönmesi, Rusya’nın tekrardan Kazakistan’a egemen olmasına yol açmıştır. Burada, Orta Asya Türk devletlerinin iki ucu keskin bir kılıç üzerindeki politikası söz konusudur. Rusya’dan kopayım derken Amerika’ya dayanmak, Amerika’ya dayandığı zaman da halkı tarafından devrilerek Rusya’nın yönetimine girmek…
Üçüncü denklemde de aynı Amerikan rolünü daha sinsi olarak Çin paylaşmaktadır. Bu boyutuyla da Orta Asya Türk liderleri üçlü denklem içerisinde Çin-Amerika-Rusya arasında üç ucu keskin bir kılıcın karşısında politika yapmak durumundadır.
Sorosçu bir ayaklanma mı?
Genel söylem Kazakistan’da Sorosçu dışarıdan bir ayaklanma yapıldığıdır. Belki Sorosçular gerçekten de olabilir, ancak ABD’nin buradaki statüyü değiştirmek istemesi akılcı değildir. Çünkü bütün petrol yatakları üzerinde Amerikan şirketlerinin zaten mutlak egemenliği bulunmaktadır. Bu durumda ABD’nin kendi iktidarına karşı darbe yapması mümkün değildir. Bu, Katar ya da BAE’de darbe yapmak istemelerine benzer. Oysa Kazakistan’daki bütün petrol şirketleri ABD ve İngiliz şirketlerinin elindedir.
Halkın ayaklanmasının yarattığı durum, Ruslar açısından ABD ve Çin’e karşı bir pozisyon alma durumuna dönüşmüştür. Böylece kaybetmiş olduğu eski pozisyonu yeniden alması söz konusudur. Burada da müttefik olarak Batı Kazakistan’daki halkın çıkarlarını savunma söz konusu olabilir.