Türkiye İşçi Partisi ve Emek Partisi başta olmak üzere sosyalist örgütlerin Tunceli’de seçim işbirliği kararı alması ve sonrasında yaşanan gelişmeler, sosyalist kesimler ve Kürt siyasi hareketi arasındaki gerilimi anlamak açısından önemli.
Her ne kadar TİP, “DEM Parti’yi dışarıda bırakan bir ittifakın bileşeni olmamız söz konusu değildir” açıklaması yapsa da, DEM’ciler açısından durum pek de öyle görülmüyor.
Sırrı Sakık, seçim işbirliği yapan örgütleri devletle işbirliği yapmakla suçluyor.
Eski Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, “EMEP, DEM kazanmasın diye ittifaklara giriyor. Biz ise onlar milletvekili kazansın dedik. Türk solcularının sonu budur. Onlar da diyor ‘Devletimize hizmet edelim Kürt anasını görmesin.’” açıklamasında bulundu.
Demirbaş’ın açıklaması Kürtçülerin neden iflah olmayacağının çarpıcı bir göstergesi…
Kürtçüler sürekli “demokrasi” edebiyatı yapıyorlar ama istedikleri şey tüm sol örgütlerin kendilerine tabii olması.
Aslında Kürt siyasi hareketine hiçbir itirazı olmayan TİP ve EMEP gibi partilerin, kendilerinden habersiz bir araya gelerek, seçim ittifakı kararı almasını bile kabul etmiyorlar. İstedikleri tek bir şey var aslında: Tüm sol örgütlerin Kürt siyasi hareketine sınırsız biçimde biat etmesi.
Geçtiğimiz günlerde Kaya Ataberk, Fatih Maçoğlu’nun Kadıköy adaylığının aslında bir “sürgün” kararı olduğunu, sol örgütlerin son kalıntılarının da PKK tarafından Tunceli’den sürgün edilmesi amacını taşıdığını yazmıştı. (https://www.turksolu.com.tr/pkk-komunist-baskan-macoglunu-tunceliden-surdu/ )
Görülüyor ki “komünist başkan”larını feda edenler, teslimiyet bayrağını tam olarak çekmeden son bir hamle yaparak, DEM’cilerin olmadığı bir koalisyon kuruyor.
Kürt siyasi hareketin kuyrukçuluğunu yapmak bile Kürtçüler açısından yeterli değil.
PKK’nın büyüme sürecinde kendisi dışındaki tüm sosyalist hareketlerin militanlarını nasıl infaz ettiğini ve böylece bu sosyalist hareketleri kendisinin bir uzantısı haline getirdiğini biliyoruz.
Diyarbakır zindanlarındaki işkence edebiyatıyla büyüyen Kürt siyasi hareketi, çok daha fazlasını sosyalistlere uyguladı. Yüzlerce sosyalist “PKK’lı olmadığı için” öldürüldü.
Yanlış bir zeminde siyaset yaparak “DEM’in himayesiyle” kendisini var etmeye çalışan TİP’in seçimlere parti olarak katılması ve yüksek sayılabilecek bir oy alarak HDP’yi “bölmesi” sol hareket açısından önemlidir.
Kürt siyasi hareketinin doğal oyuna dönmesi, Kürtçülüğün kimilerinin iddia ettiği gibi siyasetin “belirleyici gücü” olmadığını da ortaya çıkaracaktır.
“Türkiye solu” artık nihai kararını vereceği bir döneme girmiştir. “Ulusalcılıkla suçlanmamak” tedirginliğiyle yapılan bir siyaset sonuçsuzdur.
PKK’yı hedef almayan utangaç bir siyasetin ise Kürt siyasi hareketinin marabası olmak dışında bir anlamı yoktur. Daha fazla marabalık ise daha fazla kölelik getirir.