24 Şubat’ın erken saatlerinde başlayan Rus ordusunun Ukrayna’yı işgal harekâtında sekizinci güne girildi. Rusya Savunma Bakanlığı, ısrarlı bir sessizliğinin ardından dün haftalık bir bilanço açıkladı ve 498 Rus askerinin hayatını kaybettiğini, 1597’sinin ise, yaralandığını açıkladı.
Resmi rakamlarla bile Rus ordusunun devasa bir kayıp verdiği ortada. 498 rakamı, ordunun toplayabildiği asker cenazelerini ifade ediyor. Ukrayna Savunma Bakanlığının yayınladığı verilere bakılırsa Rus ordusunun gerçek kaybı 10 bine yaklaşıyor. Bu, sınır hattında bekletilen 100 binlik ordunun %10’u demek! İmha edilen onlarca uçak, helikopter, yüzlerce zırhlı araçtan bahsetmiyorum bile.
Askerî analistler, harekâtı değerlendirirken şok içinde olduklarını belirtme ihtiyacı duyuyorlar. En kötü günde dünyanın en büyük ikinci silahlı gücü olarak gösterilen Rus ordusunun ilerleyişi şaşırtıcı biçimde yavaş. Bunun çeşitli sebepleri var. Fakat en büyük sebep, Rus ordusunun hedef değiştirmeye zorlanmış olması. Şimdiden ortaya çıkan gerçek ise, methiyeler düzülen Rus ordusunun dev bir kâğıttan bir kaplan olduğu.
Gerek Ukrayna ordusuna esir düşen Rus askerlerin ifadelerinden, gerek ele geçirilmiş teçhizatlardan anlaşılıyor ki, Rus askerine üç günlük tayın verilmiş. Nitekim işgal harekâtında üçüncü gün geride kalırken aç kalan Rus askerlerinin işgal hattındaki sivil yerleşimlerde yağma yaptığı görüldü.
Merkez komutanlık “yağma” eylemini özel bir yıldırma taktiği olarak planlamamışsa, ya harekât en fazla üç gün olarak planlandı ya da tedarik ve ikmalde sorun yaşanmayacağı var sayıldı. Her iki seçenekte de Rus ordusu lojistik yönden sınıfta kalmış durumda. Esir Rus askerleri de en az askerî analistler kadar şaşkın. Ukrayna ordusundan gelecek şiddetli direnişe dair hiçbir şekilde bilgilendirilmeden sahaya sürülmüşler.
Genel kanıya göre siyasi karar alıcının ilk işgal planı şok darbeleriyle Başkent Kiev ve sınırdaki ikinci büyük kent Harkiv başta olmak üzere en büyük kentleri zapt edip Ukrayna’da çok özet bir oldubitti sergilemekti. Zelenskiy devrilecek, Moskova talimatlı (belki Yanukoviç) bir yönetim başa gelecek, kilit noktalarda kalıcı Rus askeri üsleri tesis edilecekti. Batılı merkezler ortak bir tepkide mutabık kalma aşamasına gelmeden durum kontrol altına alınacaktı.
Kremlin’in 24 Şubat’a doğru siyâsî gelişmeleri hiç doğru okuyamadığı, Rus genelkurmayının ise askerî etüd ve hazırlık açısından tamamen yetersiz olduğu ortaya çıktı. İşgalin ilk saatlerinde yaşanan çatışmalar Rus ordusunun işinin hiç kolay olmadığını gösteriyordu fakat Kremlin İkinci Dünya Savaşı’daki Jukov gibi sahaya “yığın” sürmeye devam etti.
Kuzeyde Belarus, kuzeydoğu ve doğu sınırları ile güneyde Kırım’dan yapılan girişimler ilk plana, yani ana merkezleri çarçabuk ele geçirmeye odaklıydı. Özellikle Kiev’in dış mahallelerine ilk üç gün boyunca sızan sabotaj grupları bu ilk planın başat öznesiydi. Tümü Ukrayna ordusu tarafından imha edilmiştir.
Ukrayna ordusunun ilk saatlerden itibaren gösterdiği kesin savaşma iradesi uluslararası siyasette katalizör etkisi yaptı. Bu andan itibaren, işgal öncesi Batı’dan Ukrayna’ya verilen destek sözleri hızla yerine getirilmeye başlandı. Rusya’ya bildirilen kapsamlı yaptırım tehditleri de yine çarçabuk devreye sokuldu.
Yani Kremlin’in propaganda makinesi ve ona bağlı medya şebekesinin iddia ettiğinin aksine, Batılı ülkeler Ukrayna’yı öne sürüp yapayalnız bırakmış değil. Rusya ile herhangi bir askeri çatışmaya girmeme politikasının dirayetle uygulandığını da teslim etmek zorundayız.
Hem klasik, hem sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla Rusların çok sayıda tank, zırhlı muharebe aracı, kamyon gibi çeşitli teçhizatı yakıt eksikliğinden ötürü terk ettiği görülüyor. Yakıt tedarikindeki bu tıkanma, Rus genelkurmayının olası bir hedef değişikliğini öngörse bile aciz kaldığı anlamına geliyor.
Rus ordusunun azami üç günü kapsayan ilk hedef planında araziyi doldurmak yoktu. Dünyanın en verimli toprağı “çernozem”in (Чорнозем) bu mevsimde donukluğunu kaybedip çamurlaşarak paletli araçlara uygunluğunu yitirmesi bu yüzden önemsiz görülmüş olabilir. Fakat plan değişti ve Rus ordusunun arazi hâkimiyetini koruması, bunun için de zırhlı paletli birliklerin asfaltı terk etmesi lazım. Çıkamıyorlar. Her yer toprağa saplanmış tanklarla dolu. Yaz sıcağına kadar durum böyle. Kiev yolundaki zırhlı konvoyun 65 km uzamasının altında böyle mahçup edici bir mecburiyet var.
Rus ordusu başlangıçta sadece dehşet saçarak sindirme ve boyun eğdirme amacıyla yerleşim yerlerini bombalıyor, apartmanlara roket atıyordu. Fakat şimdi, 2016’da Halep’te uyguladıkları insanlık dışı stratejiye geçtiler. Sıkışıp kalan Rus ordusu, şehir savaşında avantaj elde etmek için sivilleri topluca katledip kaçırtarak şehirleri boşaltmaya çalışıyor. Ukrayna halkı bu şekilde şimdiye kadar 2000’den fazla kayıp verdi.
Rusya, ilk üç günde oldu bittiyle elde edemediklerini artık daha yoğun ve daha yıpratıcı savaşla elde etmeye çalışacak ama dezavantajları gittikçe artıyor. Sahadaki Rus askeri çok genç ve tecrübesiz. Üstelik ordu içinden çeşitli isyan ve bozgunculuk haberleri geliyor. İlerleyişteki ivme kaybında Rus askerindeki ayak direme psikolojisinin payı konuşuluyor. “Modern” Rus askerinin savaşma kabiliyetsizliği Grozni’den beri hiç değişmemiş. Rusların hava üstünlüğünü bile verimli kullanamadıkları ortada. Rus uçakları kolay av oluyor.
Savaşı incelemek, insani hassasiyet gözeterek askeri-siyasi analiz yazmak zor. Fakat Rus ordusunun önümüzdeki günlerdeki durumunu tahmin etmek açısından çağdaş döneme ait iki örneğe bakmak durumundayız.
Çeçenistan 25 yıl önce kolay lokmaydı diyebiliriz. Fakat bugün Rusların işgale yeltendiği Ukrayna, yüzölçümü ile Türkiye ölçeğinde, nüfusu 40 milyonu aşkın, ordusu savaşmaya istekli bir ülke. Dışarıdan talep ettiği siyasi, askeri, ekonomik dış desteği eksiksiz elde edebiliyor ve başarılı bir seferberlik sergiliyor.
Putin, korkulu rüyası Dudayev’i ekarte ettikten sonra Çeçen direnişi radikal Vahhabilerden destek almıştı. Çeçenler, radikal birkaç eylemin ardından dünya kamuoyundan gördüğü tüm desteği yitirmiş, Çeçenistan adeta boğulmuştu. Oysa Rus medyası Neo Nazi iddiaları gibi basit parazitler yaysa da AB ve NATO hedefini devlet programı haline getiren ve bunu kamuoyu desteği üzerine oturtan bir Ukrayna için radikallik yolu kapalı.
Her işgal hareketinde olduğu gibi öncelikle düşmanın yönetim merkezini, hedef ülkenin başkentini hedef alan bir operasyon için Irak’ın işgaline de bakalım. Irak’ta 2003’ten beri Amerikan ordusunun verdiği toplam kayıp 4431’dir. 20 Mart’ta başlayıp 1 Mayıs’ta nihayete eren işgal harekâtında ise, Amerikan kaybı 139, İngiliz kaybı 33’tür.
Rusya’nın şimdiye kadar verdiği maddî-manevi kayıplar, bu ölçekte bir aktör ve ordusu açısından katmerli bir hezimet. Rus ordusu darbe imkânlarını büyük oranda yitirdiği gibi, sahadaki ordu birlikleri de motivasyonunu büyük oranda kaybetmiş durumda. Rusların sık sık nükleer savaştan bahseder hale gelişi, Kremlin’i idare eden kafanın izânını yitirmesi kadar biraz da bu başarısızlığı hazmedememekten kaynaklanıyor.
Bundan sonraki aşamada Rusya ister cepheyi genişletsin, isterse Kherson’dan kuş uçuşu 400 kilometreden uzaktaki Kiev’e uzanmaya çalışsın, artık baskın avantajına sahip değil. Hedefin kalbini vursa da vuramasa da artık Rusya “tutunma savaşı” vermek zorunda. Tıpkı, Bağdat’ta ilk 6 günü 139 kayıpla atlattığını zanneden ABD gibi.