Ulusalcı olduğunu söyleyenler Türk ulusalcılığından çok Rus ulusalcılığına yakın oldukları için Putin’i devirme riski taşıyan Wagner güçlerinin Amerikancı güçler olduğunu söylemektedirler. Diğer yandan, bu bölgeye müdahalesi söz konusu olan Türkiye’yi de NATO güçleri arasında görüp “NATO müdahalesi” olarak değerlendirmekte ve karşı çıkmaktadırlar. Benzer şekilde Rusya Türk uçağını düşürdüğünde “Rusya NATO’yu test etti” demişlerdi.
Aydınlıkçılar, Wagner’i ABD gücü olarak görüyor. Halbuki Prigorjin, Putin rejiminin en büyük destekçisiydi. Ve şimdi Wagner operasyonlarına Beyaz Rusya’yı üs alarak devam edecektir.
Wagner dediğimiz kesim aslında Kırım’ın işgalinde ve Ukrayna’nın güneyinde Azak Yalısı dediğimiz bölgede egemen olmasında etkin olmuştur. Bu isyanın en önemli göstergesi ise Rus Ordusu’nun Ukrayna işgalini devam ettirecek gücünün kalmadığını göstermektedir. Bu anlamda Rusya ayakları cüce bir deve dönüşmüştür. Örneğin, Rostov halkı bütünüyle Wagner grubunu desteklemişti. Bunun ise etnik bir temeli bulunmaktadır. Bu bölge halkı eski Koçakların, önceki yazımızda bahsettiğimiz Ortodokslaşmış Nogayların torunlarıdır ve etnik olarak Rus ya da Ukraynalı değildir. Bu bağlamda, “Ukrayna’daki Rus azınlıklar” olarak gösterilen halklar da aslında Kozaklardır, Rusça konuşmaktadırlar ancak Rus değildirler. Rostov, Maritopol ve Herson bölgesi tarihsel ve etnik olarak Rus ya da Ukraynalı değildir.
Türkiye’nin stratejik olarak Kırım’a bakması gerekmektedir. Bu bölge aynı zamanda Avrasya’nın ekonomik kilididir. Tarihsel olarak ise Kırım Hanlığı’ndan beri ne Rus ne de Ukraynalıdır. Aslında Tuna’dan Volga Nehri’ne kadar uzanan bu geniş bölge, tarihte Deşt-i Kıpçak olarak bilinir, Nogay Çölü de denir. Yedisan Nogayları denilen, batıda Akkirman Nogayları, doğuda ise en uçta Ural, Nogayları denilen Arın, Barın, Şırın, Argun, Kıpçak, Mangıt gibi Nogay kabilelerinin yer aldığı tarihsel bir bölgedir. Hıristiyanlaşan Nogaylara Müslüman Kırım Tatarları “kafir”ler ya da “Koçaklar” denilmiştir. Keza, Osmanlı döneminde Kırım ile ilgili yapılan bütün antlaşmalarda, Müslüman olsun Ortodoks olsun, bu bölgenin bütün halkı “Nogay” olarak geçmektedir. Aynı kültürdür.
Bu anlamda, Prigojin bu bölgeden ayrılıp Beyaz Rusya’ya geçse bile Wagner’in dayandığı bu Kozak etnisi yerinde durmaktadır.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve ardından Ukrayna’nın kahramanca direnişi, savaşın bütün cephesini işte bu eski Nogay Çölü’ne kilitlemiştir. Wagner isyanı bu şekilde değerlendirilmelidir.
Bir Tuva Türkü olan Şoygu, Putin ile birlikte, Rus Ordusu’nu tüm etnik yapılardan oluşan bir orduya dönüştürmek istemiştir. Ancak Ukrayna işgalinde bu yapılanma başarısız olmuştur. Bunun ardından Wagner devreye sokulmuştur. Aynen eskiden Kozakların “Çar Ordusu” olarak kullanılması gibi…
Wagner’in Beyaz Rusya’ya yerleştirilmesi yeni bir pozisyon oluşturmuştur. Savaşın sıcak cephesi güneydeki Nogay Çölü’nden kuzeyde Beyaz Rusya sınırına, taze Wagner güçlerinin bulunduğu bölgeye kayacaktır. Bu aynı zamanda, Beyaz Rusya’nın NATO ya da AB güdümüne girmesinin de engellenmesi girişimidir.
Kırım meselesine dönersek, tarihsel ve etnik olarak Kırım’ı Rusya’nın ya da Ukrayna’nın bir parçası olarak görmek yanlıştır. Kırımlılar Kırım’ın Ukrayna’ya geri verilmesini değil, özerkliğini savunmalıdır. Rusya Ukrayna işgalinde yenilip de Kırım dâhil bölgeyi boşalttığında Kırım, Ukrayna Ordusu’na teslim edilmemeli, Kırımlıların kalmalıdır. Kırımlılar Ukrayna vatandaşlığını değil tarihsel ve etnik kimliklerini benimseyerek özerkliği hedeflemelidir. Türkiye de bu anlamda Kırım meselesinde Libya ya da Suriye’de olduğu gibi müdahil olmalıdır.
Geçmişte, kimsenin aklında yokken, “Türkiye Suriye’ye müdahale etmelidir” dediğimde çok tepki almıştım. Ancak dediklerim son 10-15 yılda yaşananlarla kanıtlandı. Çünkü Türkiye girmezse Suriye’nin kuzeyinin ya PKK ya da İran-Esad işbirliğinde Şii Hilali’nin kontrolüne geçeceğini söylemiştim.
Benzer durum Kırım’da da söz konusudur. Bölgede Rusya, Ukrayna ve Wagner’in güç mücadelesi yaşanırken Türkiye bir dördüncü güç olarak müdahil olabilir.
Türkiye Kırım ve çevresine “Wagner’den koruma” programının yanı sıra Ukrayna’nın müdahalesini de engelleyecek biçimde müdahale etmelidir. Rusya ile Ukrayna ya da Rusya ile NATO ya da Batı ile Doğu çarpışırken bize düşen yeni ama tarihsel bir güç olarak ara güç haline gelmektir. Libya ve Suriye’de yapılan müdahalelerin bir benzeri yapılmalıdır.