Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla 49 gündür tutuklu bulunan gazeteci Sedef Kabaş, dün görülen ilk duruşmada 2 yıl 4 ay hapis cezası aldı. Hükmün açıklanması geri bırakılarak tahliye edildi. Böylece Sedef Hanım özgürlüğüne kavuşmuş oldu.
Süreci kısaca özetlemek gerekirse;
Sedef Kabaş katıldığı canlı yayında konuşurken bir Çerkez atasözü kullandı. Bunun üzerine aradan bir hafta geçtikten sonra sosyal medya ve yandaş basında linç kampanyası başlatıldı.
Neymiş efendim; “Cumhurbaşkanımıza hakaret ediyor”, “bu kadın nasıl böyle konuşabiliyor” gibi sözlerle saldırdılar. Ardından polis, bir gece yarısı Sedef Hanım’ın evine baskın düzenledi ve gözaltına aldı.
(Bu esnada da o zamanki Adalet Bakanı Abdülhamit Gül; “Bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler, hak ettiği karşılığı bulacaktır” diyerek Sedef Kabaş’ı suçlu ilan etti.)
Daha sonra, kaçma ve delil karartma şüphesiyle tutuklu yargılanmaya başlandı.
Aslında Kabaş’ın tutuklu yargılanmasını gerektirecek bir durum yoktu.
Amaç; toplum üzerinde baskı oluşturmaktı. Sedef Hanım gibi sesini çıkarabilecek insanlara gözdağı vermekti.
Ancak burada başarılı olamadılar. Sedef Kabaş gibi sert bir kayaya çarptılar.
Sedef Hanım’ı hapse atarak korkutabileceklerini, susturabileceklerini sandılar ama yanıldılar. Hapisteyken de susmadı. Gördüğü yanlışları bir şekilde kamuoyuyla paylaştı. Onurlu ve dik duruşunu içeride de devam ettirdi.
Sedef Kabaş mahkemede verdiği savunmanın bir kısmında şunları söyledi;
“… Tekrar ediyorum. Hakaret suçtur. Bir koruma kalkanı olsa da olmasa da ben Erdoğan’a hakaret etmedim, etmem de. Ülkeyi en ağır şartlara mahkum etmiş iktidarı ve onun çevresindekileri en ağır şekilde eleştiririm. Bu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak görevimdir. Siyasette tartışmalar olabilir. Gerektiği zaman ironi yapılabilir, atasözlerinden yararlanılabilir.
Çağırsalardı giderdim. Hakkımda sayısız kez binlerce suç duyurusu yapıldı. Hepsine gittim. Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nda, “artık gece yarısı insanlar evlerinden alınmayacak” dedi. Bırakın AİHM’i ya da Anayasa’yı, kendi koydukları yasaya dahi uymuyorlardı. Ertesi gün daha polis tarafından alınan ifadem dahi tamamlanmamıştı. O dönem Adalet Bakanı olan Abdülhamit Gül, “bu hadsiz beyanlar karşısında yargı gerekeni yapacaktır” dedi. Aynı bakan “yargı bağımsızdır” şeklinde açıklamalar yapmıştı. Koro halinde beni suçlu ilan ettiler. Masumiyet Karinesi’ne saygı duymaya gerek yoktu. Hüküm çoktan kurulmuştu.”
Hâkimin tahliye kararından sonra serbest bırakılan Sedef Kabaş, cezaevi önünde yaptığı açıklamada; “Bu süreçte beni yalnız bırakmayan; amasız, fakatsız destek olan, arkamda duran, bana sahip çıkan ve onca baskıya, sindirmeye rağmen müthiş bir dayanışma sergileyen ve ‘Biz buradayız.’ diyen herkese hem şahsım hem ülkem adına çok teşekkür ediyorum.” dedi.
Sedef Kabaş cezaevi önünden “Haklıysanız korkmayacaksınız, haksızlık varsa da susmayacaksınız” mesajı verdi.
Ben de buradan Sedef Kabaş’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.