Mersin’in Gülnar ilçesi sınırları dâhilinde deniz kıyısındaki devasa arazide devam eden Akkuyu Nükleer Santrali projesi hakkında 29 Temmuz’da basına yansıyan iki gelişme oldu.
Birincisi, projedeki inşaat yüklenicisi İC İÇTAŞ’ın çalışanları şantiye alanına giremiyordu. Yüzde 75 hissesi Rosatom (Rusatom), yüzde 22 hissesi Rosenergoatom ve kalanı da yine bunlar gibi Rus devlet şirketlerine paylaştırılmış olan Akkuyu Nükleer AŞ’nin, Türk inşaat firmasıyla imzalanmış sözleşmeyi tek taraflı feshettiği ortaya çıkmıştı. Böylece AKP medyasının “biz yapıyoruz” iddiasının tek dayanağı olan inşaat firması da devreden çıkmış oluyordu.
Şu anda limanıyla ve kaba inşaat işleri ile önemli oranda tamamlanmış olan şantiye alanında Türk yok. İçeride ne olup bittiği belli değil. Fakat Rosatom kontrolündeki Akkuyu’nun, inşaatın tamamlanması için adı Türk, kendi Rus bir inşaat şirketiyle anlaştığı haberlere yansıdı.
Daha önce adı sanı duyulmamış olan “TSM Enerji İnşaat Sanayi Ltd. Şti.”nin de aslında Rus devletine ait olduğu kısa sürede ortaya çıktı.
Akkuyu’da bu gariplikler yaşanırken aynı gün bir başka haberde Rus devletinin, projenin tamamlanması için gereken 20 milyar doların 5 milyar dolarını Akkuyu Nükleer AŞ’ye gönderdiğini, kalan 15 milyar dolar için de onay sürecinin tamamlandığını öğrendik.
5 milyar doların öngörülen zamandan önce Akkuyu’ya gönderilmesi, haberlerde Rusya’nın iyi niyet gösterisi olarak vurgulanıyordu. Oysa anlaşılıyor ki Putin, Erdoğan’ın yakını İbrahim Çeçen’e ait İC İÇTAŞ’ın çıkarılıp yerine kendi kontrolündeki inşaat şirketinin gelmesini beklemiş.
Peki, Ruslar zaten kendilerine ait olan bu projede, bu hamleyi neden yaptı? Hem İC İÇTAŞ, işin kaba inşaatında. Hiçbir masada olmadığımız gibi reaktör çekirdeğinde de yokuz. Tıpkı S-400’lerde olduğu gibi Akkuyu’da da teknoloji aktarımı (know-how) yok. Üstelik para Putin’in Moskova’daki cebinden çıkıp Akkuyu’daki cebine giriyor.
Türk topraklarında, Türk işçilerin gözü önünde süratle meydana gelen bu oldubitti, Erdoğan’ın yarınki Soçi ziyaretinin hemen öncesinde, Tahran’daki Astana üçlü toplantısının hemen ardından gerçekleşti.
Rosatom’un piyasaya yaptığı yasal bildirime göre, şirket aynı zamanda 6,1 milyar dolarlık kredi aramaktaymış. Ama bunun da bir kısmıyla Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nden ABD doları devlet tahvili alınması şirketin gündeminde olacakmış.
Havucu görünüz mü, havucu? Tahvil, 250 yıldır devletleri ayakta tutan enstrüman. Devlete tahvil de, başka bir şey deme. Benzin gibi dolar yakan, iki zamanlı nebâti motora dönmüş Türkiye’de 6 milyar dolar az para mı? Necmettin Batırel gibi “şakkadanak” olmasa da kokar mokar tok tutar yani…
Gerisi Soçi’de netleşecek artık. Putin’in, Tahran’daki 50 saniyenin intikamını alacağını düşünenler aşırı iyimser. Soçi ziyaretinin –en azından Saray tarafından– Suriye’ye operasyon ve Tahıl koridoru gündemiyle gerçekleşeceğini söyleyenlere de bakmayın siz.
500 yıllık kolonyal sömürücü geleneği en ilkel haliyle Akkuyu’da uygulamaya sokan Çar Putin, çokuluslu* yarı-sömürge Türkiye’nin denge müptelâsı III. Abdülhamit’ine işte böyle farklı bir opsiyon sunmaya hazırlanıyor.
Belki kapsamı çok dar bir Suriye operasyonu da pakete dâhil edilebilir. Ama gözleri asıl ışıldatcak olan, AKP’nin günü kurtaracağı bu birkaç milyar dolarlık tahvil alımı teklifi. İşin daha acı tarafı, Rosatom tahvil alımı için Türk bankalarından da kredi alabilir. (Türk Telekom’u hatırladınız mı?)
Karşılığında Putin’in ne isteyeceğini tahmin etmek isterseniz haritaya bakın. Akkuyu, Rusların Suriye’deki Tartus Limanı ile birlikte Kıbrıs’ı Karpaz’dan kıskaca alacak bir noktada. Eh, nükleer enerji bu, boru değil. Rusya’nın ilk defa kendi toprakları dışında kurduğu bir nükleer enerji santralini korumak için belki de deniz üssü talebi olur.
6 milyar dolar için “dünya lideri”, ülkenin Doğu Akdeniz’deki güvenliğini satar mı? Ucunda bir seçim daha kazanmak varsa neden olmasın? Ama belki bu kadar ucuza da gitmez. Sonuçta Erdoğan, yaptırım manyağı olmuş Putin için bir pencere. Erdoğan gitse yerine daha iyisini mi bulacak? İster misiniz Putin, Türkiye’de AKP lehine bir seçim manipülasyonunu devreye soksun? Yapmadığı şey mi? 2016’da ABD’de Başkanlık seçimlerinde ve İngiltere’de Brexit Referandum’undaki sicil ortada. Bu ihtimal konuşulmuyor değil.
AvRusyacı “Mavi Vatan” korosunun bu konuda sessizliği işte böylece anlam kazanıyor. Kemankeş paşalar, liboş eskisi Rus muhipleri, sözüm ona güvenlik uzmanları, sulusalcı zevzekler ve Aydınlık tarikatının gıkı çıkmıyor. “Mavi Vatan”ın bağrına saplanan Rus hançeri olunca makbul!
* Çokuluslu derken, unutmadan belirtelim. Akkuyu Nükleer’e %100 Rus derken haksızlık yapıyoruz. Firmanın yegâne Türk yönetim kurulu üyesi –en son bir değişiklik olmadıysa– Cüneyt Zapsu. “Tarihte tuvalet pompasının rolü” üzerine yazılacak tüm tezlerin örnek kahramanı. Zapsu, yıllar önce ABD tarafında ifâ ettiği role, şimdi de Rusya cephesinde soyunmuş olmalı.