Haziran ayında Arnavutköy Art Gallery’de sergilenen ve küratörlüğünü Prof. Dr. Kıymet Giray’ın yaptığı, genç sanatçılar Emre YÜKSEL ve Emine BOSTANCI’nın “Yapay mı? Zekâ mı?” resim sergisi sanat dünyasında beğeni topladı.
Geçmiş ile gelecek arasındaki döngüye vurgu yaparken, toplumda var olan gerçeklik algısını farklı bir bakış açısıyla yansıtan sanatçılar aynı zamanda sanatseverleri çalışmalarıyla farklı bir dünyanın içine sürüklediler.
Serginin küratörü Prof. Kıymet Giray; Yapay mı? Zeka mı? sloganını şu şekilde açıklamaktadır:
“Çağdaş sanatın güncel pratikleri arasında parlayan görsel kültür, görsel imajların yaygın olarak kullanıldığı bir kültürel ortamı ifade eden yüzyılımızın gerçekliği ve gerçek ötesi ikilemini belirleyen, post-truth gerçeği ve gerçekliğin simülasyonuna dikkat çekmektedir. Bir anlamda gerçek olanın ikincil planda kaldığı bir döneme işaret etmektedir. Bu, görsel kültür ve post-truth kavramı arasındaki ilişkiler ve etkileşimler anlamını tartışmaya açmaktadır. Yapay mı Zeka mı? Sorusu bu iki kavramın birbirini nasıl etkilediği derin olarak düşünmemizi erçekleştirmektedir. Bu bağlamda sanatın dikkat çekmek istediği “Post-truth” kavramsal olarak, duygusal etkilerin venicol inançların objektif gerçeklerin önüne geçtiği bir durumu tanımlamaktadır. Bu kavram, görsel kültürle yakından ilişki çünkü görsel imgeler, duygusal tepkileri tetikleyebilir ve gerçeklik algısını manipüle etmeye neden olabilmektedir. Görsel kültür, özellikle de sosyal ve güncel medyada yayılan görsel imgelerle post-truth kavramının tartışılmasına neden olmakta gerçek olmayan bilgilerin ve manipülatif görsellerin hızla yayılmasına ve toplumun gerçeklik algısını sarsmasına karşın sanat, 21.yüzyılın gerçekliğini irdeleyerek, dönemin felsefesine ve gelişimine Öncü bir yorum ve bakış getirmeyi hedeflemektedir.”
Ülkemizin Yetiştirdiği İki Genç Sanatçı
Emre YÜKSEL ve Emine BOSTANCI
“Ressam Emre YÜKSEL; genç sanatçı olarak 21. yüzyılın atılımı ve gerçekliği olarak tanımlanan transhuman ve posthuman kavramlarını incelemeye, araştırmaya yönelmektedir ve görsel hafızasında yarattığı post-true evreni tuvallerinde belirlediği yaşam alanlarında betimlemektedir.
Ressam Emine Bostancı’nın “Bir Oyunun İçindeyiz” konseptli resimleri, dünyanın çocuk oyunlarıyla hayata bakışını anlatmaktadır. Aslında bu resimler, dünyaya gelmek ile başlayan yaşam serüveninin zorlu aşamalarını çocukça bir duyarlıkla keşfetmek, ironi dolu simgelerle resimlemektir. Büyüme alanları, kapalı mekanların içinde, eski eşyaların arasında geçen kukla ve bebekler, zamanı ve bulundukları coğrafyayı dışlamış, kendi dünyalarının içinde gelebilecek sıkıntılarla baş etme ya da etmeye çalışma göstergeleridir.”
Prof. Dr. Kıymet Giray
Emre Yüksel: “Sanatımı toplumsal bir altyapıdan oluşturup “yapay” olanı kendi üslubum ile anlatmaya çalıştım
Emine Bostancı: “Yeni projeler elbette var hayata geçmesi noktasındaki süreç ise heyecan verici!”
Sergi toplum için nasıl bir mesaj içermekte?
Emre Y.- Sanat toplumu anlamak yolunda bir iletişim yöntemidir. Bu temelden bakıldığında yapay zekâ, kültürel bazı kodlar ve yaklaşım biçimleri sanatımızın bir parçası olmaktadır. İzleyiciyi “Yapay mı? Zeka mı?” sorusuyla düşündürmeye, felsefi temelleri çözümlemeye, günümüzü ve gelecek ile ilgili verileri işlemeye yönlendirmektedir hedefimiz. Serginin temellerini post-hümanizm bağlamında izleyiciye sunmaktayım. Projemizin Küratörlüğünü yapan sayın Kıymet Giray’ın sergi ile ilgili yazdığı metin bu konuda aydınlatıcı olacaktır.
Emine B.- Çağımız gereği güncel tartışma konularından olan “Yapay zekâ” teması baz alındığında iki farklı üslupta yapay ve zekâ olgusunun düşündürtülmesinin hedeflendiğinden söz etmek mümkün. Neticede bir sanat eseri toplumdan bağımsız düşünülemez; kültürel ögelere, zamana, toplumsal yapıya dair izler barındırmaktadır. Bu yönden düşünüldüğünde teknolojik gelişmelerin hayatımızdaki yerinin yaygınlaşması, gerçekliğin sorgulatılmasına zemin hazırlamaktadır. Sergideki işlerin de felsefi alt yapıları irdelendiğinde böyle bir konu kapsamında farklı bir bakış açısı sunulması yönüyle izleyicilerle buluşması sevindirici.
“Yapay mı? Zekâ mı?” hususunda sizi üretmeye yönelten en güçlü etken neydi?
Emre Y.- Sanatımı toplumsal bir altyapıdan oluşturup “yapay” olanı kendi üslubum ile anlatmaya çalıştım. İnsanlara yeni nesil bir yaklaşım ile farklı düşünmeye ve resimlerimde kullandığım emniyet şeritleri ile sınırları kendi belirleyecekleri bir toplumsal distopyaya teslim etmek istedim. Sanat bazen güzeli, çirkini, rahatsız etmeyi ve sınırlarını sizin belirleyeceğiniz bir düşlemi temel alabilmektedir. Benim sanatımda rahatsız ederken düşünmeye, düşünürken yeni alternatifler keşfetmeye yöneliktir.
Emine B.- Resimlerimde oyuncaklar üzerinden kullanmış olduğum oyunsu dil aracılığıyla yapaylığa vurgu yaparken, yine alegorik ögeler bağlamında ve ironi kapsamında ele alışın izleyicide sorgulatma (zekâ) evresini yaşattığı düşüncesindeyim. Yaşadığımız dünyanın bir oyun alanı ve biz insanların birer oyuncu (kuklalar, oyuncak bebekler) olduğu fikrini benimseyerek üretiyor olmak, farklı tiplemeleri ve karakterleri hatta çeşitli varoluş süreçlerini beraberinde getirmektedir. Üretimlerimde özellikle bu noktada “yapaylık ve zekâ” kesişiminin etkisinden söz etmek mümkün hale geliyor.
Geleceğe yönelik planlarınız nelerdir? Sizleri ilerleyen dönemde farklı projelerde görecek miyiz?
Emre Y.- Sanatı toplumsal bir iletişim aracı olarak düşünen bir sanatçıyım. Bu noktada toplumla iletişim halinde bir sanatçı olarak sanatın tarihinde kalıcı izler bırakmak hedeflerim arasındadır. Birçok ulusal ve uluslararası proje ile yepyeni heyecanlı bir süreç içerisindeyim. Üretimlerim ve farklı teknik, yöntemlerim ile birçok büyük projeyi süreç içerisinde sizlerle paylaşacağım…
Emine B.- Her genç sanatçı gibi benim de hedefim sanatın tarihinde kalıcı olacak eserler ortaya çıkartmak ve önemli koleksiyonlarda, müzelerde yer almak. Şu anki süreçle beraber belleğimde büyüttüğüm hedeflere ulaşmaya başlıyor olmak onore edici ve hem haz duyarak hem de azimle sürdürme konusunda perçinleyici oluyor. Yeni projeler elbette var hayata geçmesi noktasındaki süreç ise heyecan verici!