AKP’nin en son PKK Açılımı 2015’te bitmişti. Bu sene yeniden başladı. Tayyip’in rejimi sıkıştıkça PKK açılımları devreye giriyor. Tabii ABD emperyalizminin “hadi bir daha dene” işaretini ve dayatmasını da unutmayalım.
2025’te İkinci İhanet Açılımı sürecini yaşıyoruz. Ancak görüyoruz ki; yalanlar ve propagandalarda hiçbir değişiklik yok. Bir de tabii mide bulandıran klişe cümleler… Aynı!
Hiç değiştirmeden yutturmaya çalışıyorlar. Bu yüzden 10 yıl sonra karşımıza yeniden çıkan “açılım klişelerini” not etmek istedim. Şimdilik tespit edebildiklerimiz:
Egelileri gevşek gevşek konuşan, gayriciddi insanlar olarak gösteren komedi dizileri.
Doğuluları erkeklik, onur ve şeref timsalleri olarak gösteren mafyatik aşiret dizileri.
“Türklüğümden utanıyorum” diyen ama Türk de olmayan yarı ünlüler.
Yine biz Türkler adına özür dileyen bir takım “Türkiyeli”ler.
Nagehan. Magehan. ROK. MOK. Sevan. Mevan.
Orman yakan PKK’lılar, otel diken AKP’liler.
Garip törenler (!) ile canlı yayında güya silah bırakan teröristler.
Bunları alkışlayanlar. Hatta neredeyse “milli bayram” ilan eden AKP’li “devlet büyükleri.”
“Analarla” başlayan “analarla” biten cümleler.
İhanete tepki gösteren şehit yakınlarına “hain”, “provokatör” veya “terörist” diye saldıran “devlet büyükleri.”
“Aslında Türkçe yok. Türk de yok. Malazgirt de yok Çanakkale de yok. Hiçbir şey yok.” diyen tipler.
“Yok” dedikleri Malazgirt, Çanakkale, İstiklâl Savaşı için aynı zamanda “aslında Kürtlerin zaferi” diyen tipler.
“Kürtler 5000 yıldır Malazgirt’te bekliyordu zaten, içeri girmediler ama Türkler gelince kapıyı açıverdiler” diyen Anadolu’yu gece kulübü Kürtleri kapı değnekçisi sanan muazzam “tarihçiler”!
Sevinçten dört köşe olup coşan, trilyonuncu kez Kemalizm ile hesaplaşma ayinleri düzenleyen “yetmez ama evet”çi liboşlar.
Sokaklarda iktidar eliyle kışkırtılan Kürt mafyası terörü. Barzolar, tas kafalılar, vitaminsiz sokak katilleri.
“Ben Kürdüm ama sen Türk değil Türkiyelisin”ciler.
“Kürdistan bizim, Anadolu hepimizin”ciler.
“Türkler aslında devşirme” diyen İslamcılar.
Atatürk’e hakaret edip, halkı kışkırtan kanı bozuklar.
Cırtlak sesiyle bağırıp çağıran, “sayın Apo çıkmazsa çok kötü şeyler olur” diye etrafa tehditler saçan, halkı kışkırtan (HDP) DEM’liler.
“Hadi şehit yakınları ve gazileri de dinleyelim, sonra aynen devam ederiz”ciler.
“Ben şehit akrabasıyım ama Tayyip ile Apo’ya çok duacıyım” minvalinde mektuplar yazan tipler.
Tayyip’i demokrasi kahramanı ilan eden Ahmet Şık gibi tipler.
10 yıl önce “Gezi’de darbe’yi gören”, şimdi ise Tayyip’in sağlığı için dualar okuyan Selo gibi tipler.
“Süreci sabote etmek isteyenler var” diyen muhbirler.
Türk Bayrağı, Atatürk resmi taşıyan gençlere saldıran polisler.
Önüne geleni tutuklayan savcılar.
Stadyumlarda atılan terör karşıtı sloganları sansür eden yayıncılar.
Bebek katili Apo’yu “değerli” bulanlar.
Terörist başının “mektubunu değerli” bulanlar.
Sırrı gibi, Ruşen gibi MİT elemanları, MİT kuryeleri…
Bekaa Vadisi güllüsü Doğu.
Bir günde Tayyipçi olan “sosyalist”ler.
Başı ayağı ayrı oynayan CHP’liler.
PKK’dan daha çok Kürt şovenizmi yapan ülkücüler. (Evet ilk açılımda da vardılar.)
Buyruklar yağdıran, kendince Türkiye’ye şekil veren, Sevr sevdalısı, sömürge valisi bir ABD Büyükelçisi.
Sert bakışlı Hakan Fidan.
Ve tabii ki üçü: Tayyip, Apo, Bahçeli.
Aklıma ilk gelenler. İlk açılımda vardı. Hiç sekmedi. Aynen şimdi de var.
Ölen, kokuşan saray rejimi son ihanetine yeni bir makyaj bile süremiyor. Yeni hiçbir şey yok. Belki Çobani sayılabilir. Artık yoğurdumuz da “açılımcı”. Türklükten arındırıldı. Yunan-Kürt yoğurdu!
Kaçırdıklarım olabilir. Katkılarınızı bekliyorum.

