No Result
View All Result

Mustafa Kemal: Cumhuriyet’in temeli Dumlupınar’da atıldı

Bu yazı, Mustafa Kemal Atatürk’ün 30 Ağustos 1924 tarihinde Dumlupınar’da yaptığı konuşmanın kısaltılmış halidir.

TÜRKSOLU by TÜRKSOLU
30 Ağustos 2025
in GÜNLÜK
0
Mustafa Kemal: Cumhuriyet’in temeli Dumlupınar’da atıldı

Efendiler, Afyonkarahisar Dumlupınar Meydan Muharebesi ve onun son safhası olan bu 30 Ağustos Muharebesi Türk tarihinin en mühim bir dönüm noktasını teşkil eder. Tarihi millimiz çok büyük ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat Türk milletinin burada elde ettiği zafer kadar neticei katiyeli ve bütün tarihe, yalnız bizim tarihimize değil, cihan tarihine yeni cereyan vermekte kati tesirli bir meydan muharebesi hatırlamıyorum.

Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada atıldı. Hayatı ebediyesi burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada pervaz eden şehit ruhları devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Burada esasını vazettiğimiz “Şehit Asker” abidesi işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakaâr ve kahraman Türk milletini temsil edecektir. Bu abide Türk vatanına göz dikeceklere Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, saldırısını, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.
Efendiler, bu muazzam zaferin muhtelif amilleri fevkinde en mühimi ve âlisi Türk milletinin kayıtsız şartsız hakimiyetini eline almış olmasıdır. Bu hadisenin tarihimizde ve bütün cihanda ne büyük, ne feyizli bir inkılâp olduğunu izaha lüzum görmem. Milletimizin uzun asırlardan beri hanlar, hakanlar, sultanlar, halifeler elinde, onların tahakküm ve istibdadı altında ne kadar ezildiğini, onların hırslarını temin yolunda ne kadar büyük felaketlere ve zararlara uğradığını düşünürsek, milletimizin hakimiyetini eline almış olması hadisesinin bütün azamet ve ehemmiyeti nazarlarımızda tecelli eder. Gerçi büyük zaferin ferdasına kadar İstanbul’da halife ve sultan namı altında bir şahıs ve onun işgal ettiği hilafet ve saltanat unvanile bir makam vardı. Fakat bu zaferden sonra millet o makamları ve o makam sahiplerini layık olduğu akıbete isal etti.

Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler yıkılacaktır

Efendiler, hakimiyeti milliye öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar. Avrupa’nın ortasından ta doğunun öbür ucundaki binlerce senelik memleketlere bakacak olursak, Osmanlı İmparatorluğu’nun istihkak ettiği talihi daha güzel anlayabiliriz.
Arkadaşlar, saraylarının içinde Türk’ten gayrı unsurlara güvenerek, düşmanlarla ittifak ederek Anadolu’nun, Türklüğün aleyhine yürüyen çürümüş gölge adamlarının Türk vatanından kovulması, düşmanların denize dökülmesinden daha kurtarıcı bir harekettir. Türk milletinin mübarek ata yadigârı olan bu topraklarda tam manasiyle efendi olarak yaşaması ancak o gereksiz ve manasız olduktan başka, mevcudiyetleri mahzı zarar ve felaket olan makamların bertaraf edilmesiyle mümkün olabilirdi.
Efendiler, onlar yüzünden Türk vatanının ve Türk milletinin geçirdiği kederleri, elemleri hissetmemiş bir ferdimiz yoktur. Bu kadar matemler ve felaketler geçirdikten sonra elbette Türk öğrenmiştir ki, vatanı yeniden yapmak ve orada mesut ve hür yaşayabilmek için mutlaka hakimiyetine sahip kalmak ve Cumhuriyet bayrağı altında bütün evlatlarını toplu ve dikkatli bulundurmak lazımdır. Efendiler, asırlardan beri inleyerek feryad eden, fakat müstebitlerin, aldatıcıların, cahillerin vücuda getirdikleri manialarla canhıraş sedasını milletin kulağına söyleyemeyen zavallı vatan, bugün diyor ki can kulağımızı harap olmuş, sinesinde en derin ıstıraplar duymuş valdenizin samimi hitabına daima açık bulundurunuz. Efendiler, Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da hükümran olmak kudret ve kabiliyetini göstermiş olan ecdadımız vaktinde bu sedayı işitmekten men edilmemiş olsalardı, Türk camiasının, Türk kültürünün, Türk çıkarlarının mahfuz ve feyizdar olacağı ana vatana bugünkü şekli harabisinde mi miras alırdık? Efendiler, artık vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor. İlim ve marifet, yüksek medeniyet, hür fikir ve hür zihniyet istiyor. Şeref, namus, istiklal, hakiki varlık, vatanın bu taleplerini tamamen ve serian yerine getirmek için esaslı ve ciddi bir surette çalışmayı emreder.
Asırlardan beri Türkiye’yi idare edenler
Efendiler, asırlardan beri Türkiye’yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin duçar olduğu zararları ancak bir tarzda telafi edebiliriz: O da artık Türkiye’de Türkiye’den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu zihniyetle hareket ederek her türlü selamet ve saadet hedeflerine vasıl olabiliriz.
Efendiler, bizim milletimiz vatan için, hürriyeti ve hakimiyeti için fedakar bir halktır; bunu ispat etti. Milletimiz yaptığı inkilâbatın kıskanç müdafiidir de. Benliğinde bu faziletler yerleşmiş bir milleti yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz.
Efendiler, milletimiz hakimiyetini eline aldığı gün, bilmeyen kalmamıştır, en karanlık felaketlerin, en derin uçurumu kenarında bulunuyordu. Kuvvei maddiyesi yıprattırılmış, vesaiti müdafaası gasbolunmuş, maneviyatı, mukaddesatı duçarı tecavüz olmuş elim bir vaziyette bulunuyordu. Bütün bunlara rağmen mevcudiyetini ve istiklâlini kurtarmağa karar verdi. Bu kararında muvaffak olabilmek için bütün milletin kendine bir hedef ve hareket tesbit etmesi lazım geliyordu. Bütün milletin, o hedef üzerinde behemehal muvaffak olmayı gayei emel telakki etmesi icabediyordu. Millet bütün mevcudiyetile, bütün fedakarlığı ile bütün imanile o hedefe beraber yürüsün ve behemehal muvaffak olsun lazımdı. Efendiler, o hedef burası idi. Gayei emel olan muvaffakiyet burada elde edilen zafer idi.
Efendiler, milletimiz bundan sonraki mesaisinde de muvaffak olabilmek için, milli hedefini bütün vuzuh ve katiyetle, tekmil vatandaşların nazarında ve vicdanında bütün parlaklığı ile tesbit etmiş bulunuyor.
Efendiler, milletimizin hedefi, milletimizin mefkuresi bütün cihanda tam manasile medeni bir toplum olmaktır. Bilirsiniz ki, dünyada her kavmin mevcudiyeti, kıymeti, hakkı hürriyet ve istiklâli, sahip olduğu ve yapacağı medeni eserlerle orantılıdır. Medeni eser vücude getirmek kabiliyetinden mahrum olan kavimler, hürriyet ve istiklâllerinden tecrit olunmaya mahkumdurlar. İnsanlık tarihi baştan başa bu dediğimi teyit etmektedir.
Efendiler, medeniyet yolunda başarı yenilenmeye bağlıdır. Toplumsal hayatta, iktisadi hayatta ilim ve fen sahasında başarılı olmak için yegane gelişme ve ilerleme yolu budur. Hayat ve maişete hakim olan ahkamın, zaman ile değişmesi, evrimleşmesi ve yenilenmesi zaruridir. Medeniyetin ihtiraları, fennin harikaları, cihanı değişimden değişime duçar ettiği bir devirde, asırlık köhne zihniyetlerle, maziperestlikle muhafazai mevcudiyet mümkün değildir. Medeniyetten bahsederken şunu da katiyetle beyan etmeliyim ki, medeniyetin esası, ilerleme ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayatta fenalık, muhakkak toplumsal, iktisadi, siyasi aczi mucip olur. Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile vazifelerini idareye muktedir bulunmaları gerekir.
Şehit askeri selamlayalım
Efendiler, milletimiz burada tesbit ettiğimiz büyük zaferden daha mühim bir vazife peşindedir. O zaferin idraki milletimizin iktisat sahasındaki başarılarıyla mümkün olacaktır. Bilirsiniz ki, iktisaden zayıf bir bünye fakrü sefaletten kurtulamaz; kuvvetli bir medeniyete, refah ve saadete kavuşamaz; toplumsal ve siyasi felaketlerden yakasını kurtaramaz. Memleketin idaresindeki başarı da iktisadiyatındaki müktesebat derecesile orantılı olur. Hiçbir medeni devlet yoktur ki, ordu ve donanmasından evvel iktisadını düşünmüş olmasın.
Milletimizin sahip olduğu kuvvetli seciye, sarsılmaz irade, ateşin milliyetperverlik iktisadi başarıdan beslenecek feyizlerle de layık olduğu derecede takviye olunmak zaruridir. Asır savaşımında milletimizi muvaffak edecek bir iktisadi hayat teminini istihdaf eden umumi maarif ve terbiye sistemlerimiz, her gün daha çok esaslaşacak ve elbette başarılı olacaktır.
Efendiler, artık bugün hayat ve insaniyet icapları bütün hakikatiyle tecelli etmiştir. Bunlara karşıt olan rivayetler ahlak ve imana esas olmaz. Hakikat tecelli edince yalan ortadan kalkar. Safsatalar, hurafeler kafalardan çıkmalıdır. Her türlü yücelme ve olgunlaşmaya müsteit olan milletimizin toplumsal ve fikri inkılâp adımlarını kısaltmak isteyen maniler mutlaka bertaraf edilmelidir.
Efendiler, son sözlerimi yalnızca memleketimizin gençliğine yöneltmek istiyorum.
Gençler! Cesaretimizi takviye ve idame eden sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan muhabbetinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz tesis ettik; onu yüceltecek ve devam ettirecek sizsiniz.

Arkadaşlar, bu gaza ve şahadet diyarını terk ederken “Şehit Asker”i hep beraber hürmet ve saygıyla selamlayalım

Previous Post

30 Ağustos: Zaferin hatırlattığı gerçek

Next Post

İmsana giden yollar

Next Post
İmsana giden yollar

İmsana giden yollar

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.