Dün terör örgütü PKK kendini feshettiğini açıkladı. AKP-MHP-DEM koalisyonu bunu bir bayram gibi duyurdu. AKP medyası sevinç naraları attı. Adeta İstanbul’un işgal edildiği gün Pera’yı Yunan, Fransız ve İngiliz bayrakları donatanlar gibi coşkuluydular. Bahçeli bizzat Apo’ya teşekkür etti. Aynen aktarıyorum:
“Terörsüz Türkiye hedefini bir devlet politikası haline getiren Cumhurbaşkanımıza, 27 Şubat çağrısıyla sorumluluk alan Abdullah Öcalan’a, İmralı-DEM Parti-Kandil arasında yürütülen temaslara ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teşekkür ediyorum.”
“Terörsüz Türkiye” kurulmuş oldu böylelikle. 1918’de Türkiye’yi işgal edenler Mondros Antlaşması’na dayanıyordu. Bu antlaşmanın başlığı “Ateşkes”ti. 1920’de Türk’ün idam fermanı olarak imzalanan ve İstiklâl Savaşımız ile çöpe atılan Sevr Antlaşması’nın başlığı ise “Barış”tı.
Mondros’un ateşkesi, Sevr’in barışı neyse AKP-MHP-DEM’in “terörsüzlüğü” odur. “Ateşkes”, “barış”, “analar” adı altında Türk soykırımına hazırlanıyorlar. Bunlar Hitler’in de kavramlarıydı. Aryan ırkçısı PKK ile Türk düşmanı AKP barış adı altında Türkiye’ye işgali ve esareti dayatıyor.
Herkes soruyor. AKP ile PKK arasındaki pazarlık nedir? PKK’ya ne vaat edildi. Buna AKP-MHP-DEM cenahından bir yanıt yok. Güya hiçbir alışveriş yok. PKK toplanmış, kararı alıvermiş. Ancak terör örgütünün açıklamasından neyin tartışıldığını ve teröristlere göre neyi başardıklarını öğrenebiliyoruz. Teröristlerin daha dürüst (!) olduğu bir süreç. Açık konuşmuşlar. PKK kuruluş amaçlarını saymış. Lozan ve Cumhuriyet’e düşmanlık:
“Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı.”
“Barış deklarasyonuna” bakın hele. Yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihini soykırımcılık ile suçluyorlar. Sonra da amaçlarına ulaştıklarını ilan ediyorlar:
“Önder Apo Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşmasının ve 1924 Anayasasının öncesini referans alarak, Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi.”
Yani AKP, PKK ve Apo’ya ne verdi sorusunun yanıtını, teröristlerin açıklamasında buluyoruz. Lozan’dan ve 1924 Anayasası’ndan geriye gidilecek. Ondan geride ne var?
Sevr var. İşgal var. Parçalanmış Türkiye var. Trakya, İyonya, Çerkesya, Frigya, Pontus, Kürdistan, Ermenistan gibi fantastik isimlere bölünmüş “Anadolu Coğrafyası” var.
PKK’lı teröristlerin arkasında kocaman bir poster. Bebek katili Apo. Ve kendilerinde önemli gördükleri diğer teröristler. Açıklama masasının üstünde MİT elemanı Sırrı’nın fotosu. Sırrı da zaten “barış şehidi” ilan ediliyor açıklamada. Bahçeli de açıklamasında önce Sırrı’ya rahmet sonra Apo’ya şükran bildirmişti. Referanslar da aynı olduğuna göre, PKK açıklamasını “yol kazası” veya “dil sürçmesi” olarak göremeyiz. Sonunda hakkımızdaki fermanı yine düşmandan öğrenmiş olduk. Ankara’daki siyaset bezirganlarından ve Saray’dan yine çıt yok.
AKP-MHP-DEM ortaklığının temelinde ne var? AKP, PKK’ya ne verdi? Sorunun birinci yanıtını verdik. “Geriye gidilecek” diyorlar. Lozan’dan geriye Sevr’e, Cumhuriyet’ten geriye sömürge uşağı İstanbul rejimine…
Peki, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti neden böyle bir şeyi kabul etsin ki, diye soranlar oluyor. Masada Türk milleti ve devleti yok ki. Sarayda oturan bir adam. Kendi ikbali ve istikbali için, ABD ve İsrail’in gösterdiği dar yola mecburen giriyor. Kendisine vaat edilen ise müebbet başkanlık.
Yani Tayyip’e müebbet başkanlık daha doğrusu emirlik verilecek. Karşılığında da Apo’ya Kürdistan derebeyliği. Yeni rejimin adı Anadolu Federe İslam Emirliği’dir.
Tabii bu İslam, Molla Said, Dürrizade İslamı’dır. Diyarbakır’da okulların duvarlarından Atatürk resmi, İstiklâl Marşı ve Türk Bayrağı indirilip, PKK paçavraları ve Apo resimleri asılacak. AKP’li vatan hainleri de “bakın ademi merkeziyetçilik sayesinde biz de Konya’da şeriat rejimine ve eğitimine geçebildik, kendi emirliğinin hukukunu tedrisatını herkes kendi belirliyor. Allah mübarek emirlerimiz Tayyip’ten ve Apo’dan razı olsun” diyecek. Yeni Sevr’e karşı çıkan Türkler ise tıpkı 1919’daki gibi din düşmanı ilan edilecek.
“Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet” denklemi değişmedi. 100 yıl önce neyse roller, söylemler aynı. Hıyaneti AKP üstlenmiş. Dalalet işi MHP’de. Gaflet rolü ise şimdilik CHP’ye düşüyor. Lozan deniyor, Cumhuriyet deniyor, Özgür Özel’den Ekrem İmamoğlu’ndan hâlâ itiraz yok. Barış aşağı, barış yukarı.
AKP iktidarı 2002’de kuruldu. BOP Eşbaşkanı ilan etmişlerdi kendilerini. Gerçekten de BOP’un en sadık savaşçısı AKP oldu. 23 yıl içinde bir “kukla Kürdistan” Irak’ta, diğeri Suriye’de kuruldu. Sıra nihayet geldi, esas amaçlarına. Türkiye’de de bir “Kürdistan” kurmaya.
Herkes diyor ki; “bu işin arkasında ABD ve İsrail var. İran’ı bölecekler bu yüzden AKP ve PKK’yı barıştırıyorlar.” Yahu sözde antiemperyalist muhalifimiz bile gaflet uykusunda. Ne İran’ı, işte Türkiye’yi bölüyorlar ya!
Adamlar Lozan’dan geriye Sevr’e geçiyoruz diyorlar. ABD, İsrail ya da herhangi bir dış düşman… Daha ne istesinler, daha ne tür bir “görünmez, bilinmez” planları olsun?!
AKP sadece Türkiye’nin değil tüm bu coğrafyanın başına gelmiş en büyük lanettir. ABD, İsrail, emperyalizm çeyrek yüzyıl öncesine göre çok daha güçlü. Vatan hainleri daha cüretkâr. Kuşatma daha da ağır. Sarayzadeler daha da fütursuz.
Ey Türk! Ahval ve şerait bu! Herkes konuştu. Hadi şimdi konuşma sırası sende. Artık susma. Hükmünü ver. Tarih tekerleği dönecek. Seni bekliyor.
