İstanbul’daki yoğun kar yağışının ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik büyük bir saldırı başlamış durumda. AKP iktidarı her şeyi olduğu gibi afeti de bir “fırsat” olarak görüyor; geçen hafta ortaya atılan “İmamoğlu’nun görevden alınması” tartışmasını, belediye hizmetlerinin aksaması üzerinden gerekçelendirmeye çalışıyor.
Oysa Elazığ depreminin ardından “Deprem vergilerine ne oldu?” diye soran vatandaşlar “afetleri siyasi malzeme olarak kullanmakla” suçlanmış, Berna Laçin gibi bazı isimlere de soruşturma açılmıştı.
İktidar her şeyi olduğu gibi afetleri de ayırmış durumda. Afetin yol açtığı sıkıntılar üzerinden muhalefete vurma imkanı oluşursa; durumdan “faydalanmaya çalışan”, mantık ve vicdan sınırlarını yok sayan, bile isteye yalan söyleyen, yalanı mübah sayan bir anlayışla hemen muhalefete saldırılıyor.
Dün de Ekrem İmamoğlu’nun kar yağışından haberdar olmasına rağmen “lüks bir lokantaya giderek yemek yediği”, vatandaşın saatlerce yolda kalmasına rağmen İmamoğlu’nun keyfine baktığı yazıldı, çizildi.
Bakan, milletvekili “koca koca insanlar” kar yağışına İmamoğlu sebep olmuş gibi hedef gösterdiler.
Ulaştırma Bakanı ve İçişleri Bakanı “süpermen” edasında “gidişata el koymak” adına İstanbul’a gönderildi. Kendi açtıkları havalimanına bile inemediler, kapattıkları Atatürk Havalimanı’nı kullanmak zorunda kaldılar.
Öylesine saçma ve yalanlarla saldırıyorlar ki, insan kimsenin inanmayacağını düşünüp kendisini savunmuyor. Ancak sonuçta yalan bir kartopu gibi büyüyor ve çığa dönüşüyor. Böylesine bir ortamda geriye kalan ise insanın duyduğu büyük bir “yorgunluk” ve “üzüntü” hissi oluyor. AKP’nin kendi açısından en büyük başarısı, insanların bu mücadele etme isteğini “emmesi” ve “yok etmesi” olmalı!
Afet anında bile insanlar asıl işlerini bırakıp; yalanların peşine düşmek, yalanları “yalanlamak” için mesai harcamak zorunda kalabiliyor.
Vatandaşın bu “gereksiz mesai” üzerinden mağdur olmasının ise trollük yapanlar açısından hiçbir sakıncası yok! “Savaşta her şey mübahtır” kafasıyla organize edilen bir sabotaj kampanyası bu.