ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın, geçtiğimiz hafta Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşma günlerdir tartışılıyor.
Kissinger, geçtiğimiz hafta Davos’taki Dünya Ekonomik Forumuna bir video gönderdi. Videoda Kissinger, “Ukrayna’nın Rusya ile barış anlaşmasına varmak için topraklarının bir kısmından vazgeçmeyi kabul etmesi gerektiğini” söyledi.
Kissinger’ın önerisi, başta Zelenskiy olmak üzere, Ukraynalı yetkililer tarafından tepkiyle karşılandı. Zelenskiy, Kissinger’ın takviminin 1938’de kaldığını söyledi ki, bu çok önemli bir tespitti. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bazı politikacılar, Çekoslovakya’nın bir kısmının Almanya’ya bırakılmasının Hitler’i yatıştıracağını düşünüyorlardı. Ama bu hareket canavarı yatıştırmaktan çok daha da azdırmıştı.
Kissinger, Ukrayna’nın Rusya’ya toprak verip barış yapması gerektiğini söyledi ya, bizim Avrasyacıların birdenbire Kissigercı oldular. Bunlarınki nasıl bir kafa anlamak mümkün değil. Hangisine sonsanız, Kissinger Amerikan emperyalizminin simgesidir. Emperyalist dünya nizamının, Soğuk Savaş’ın baş aktörlerinden biridir. Ama adam “Ukrayna, Rusya’ya toprak versin, barış sağlansın” dedi diye bir anda hepsi Kissigercı oldu.
Örneğin Rusçuluğun Türkiye’deki bayrak tutanlarından BirGün yazarı Ceyda Karan, bugünkü yazısında Kissinger’ın Batı’nın hayallerini nasıl “yıktığını” anlatmış. Hem de ne anlatma! Kissinger’ın ne “akil adam”lığı kalmış ne “rasyonelliği”.
Ceyda Karan ve şürekasına sorsanız, katıksız antiemperyalisttirler. Ama Rusçuluk kanlarına o kadar işlemiştir ki, Amerikan emperyalizminin mimarlarından Kissinger’ı bile “akil adam” ilan ederler. Hem de bu adamın ne olduğunu bile bile.
“ABD’nin Vietnam, Laos ve Kamboçya faciaları ve savaş suçlarının önde gelen sorumlularından birisi olan Kissinger’in ‘akil adam’ olarak görülebileceği günlerden geçmekteyiz.”
Yukarıdaki satırlar, Ceyda Karan’ın bugünkü yazısından. Ben solcuyum, antiemperyalistim diyen bir insanın yazmaktan utanacağı cümleleri yazmak Rusçular açısından çok da sıkıntı olmuyor. Artık Rusya’yla “duygusal” bağları ne kadar güçlüyse, Kissinger gibi biriyle bile yan yana gelmekten gocunmuyorlar.
Ama işte Rusçuların en önemli karakteristik özelliği de zaten bu değil mi; karaktersiz olmaları.
Henry Kissinger, sadece Ceyda Karan’ın da belirttiği gibi ABD’nin Vietnam, Laos ve Kamboçya’daki yüzbinlerce insanın katledilmesiyle değil, 1973’teki Şili darbesinden Endonezya’daki soykırıma kadar adı birçok kanlı katliamla anılmış bir isimdir.
Hem bir taraftan Şili’deki darbenin yıldönümünde darbeyi lanetleyeceksin, darbede öldürülen Şili’nin devlet Başkanı Salvador Allende’yi anacaksın, hem de darbenin arkasındaki Kissinger’a “akil adam” diyeceksin. İşte bahsettiğim karaktersizlik tam da bu.
Avrasyacıların işi de zor tabi. Her geçen gün daha ne kadar düşebilirler diye merak ediyorum ama her gün beni şaşırtmaya devam ediyorlar. Kissinger’dan sonra nereye düşecekler, şimdi onu merak ediyorum.