No Result
View All Result

En batıda parlayan kızıl bir yıldız

Mutlu YILMAZ by Mutlu YILMAZ
9 Kasım 2025
in GÜNLÜK
0
En batıda parlayan kızıl bir yıldız

Yine içerideki yoğun karmaşada kaybolduğumuz bu haftada tüm dünyada dikkatleri çeken çok sürpriz bir gelişme yaşandı.

Evet, Salı akşamından bu yana New York’taki belediye seçimlerinin galibi Zohran Mamdani konuşuluyor. Mamdani, sistemin ötekileştirip çevreye fırlattığı ne kadar değer varsa hepsini şahsında bütünleştirdi ve müesses nizamın tüm müdahalelerine rağmen aldığı muhteşem ötesi oy miktarıyla zafer sancağını merkeze dikti.

Trump, Mamdani’nin seçilmemesi için kendi partisinin adayından bile vazgeçti. “Topal ördek” göndermesi yaparak açık açık engel çıkaracağını söyledi. Bu pişkin ve aşağılık tavır bize bir yerlerden tanıdık geliyor. Fakat en iyimser yorumda bile akıntıya kürek çekmekten başka bir şey değildi bu.

Elon Musk ve benzerleri de üzerlerine çok vazifeymiş(!) gibi – ya da gerçekten bir vazife olduğu için – sosyal medya çukurlarında ters etkileşimler kasmak suretiyle aynı çirkefliğe çanak tuttular.

Bunlara rağmen Mamdani, üstelik kampanyanın başında %1’ler mertebesinde en diplerdeyken koptu geldi ve halkın durdurulamayan coşkun seliyle seçim akşamı ezdi geçti hepsini…

•••

Küresel kapitalizmin ve halihazırda en azılı emperyal hegemonyanın merkezini tam onikiden vuran bu halk eylemi, küreselci egemen zümreleri alarm durumuna geçirdiği kadar enternasyonal manada solu da zafer naraları arasında “acaba yine mi?” diye düşündüren yarı tedirgin bir ruh haline büründürdü.

“Acaba yine mi?” kuşkusu yersiz bir kuşku değil. Çünkü, sistemin tüm bileşenlerine açıktan ya da dolaylı karşı gelerek hatta son derece popülist söylemlerle gelip sistem içinde eriyenler oldu. Bunlar ezilen ya da en azından değişim yönünde beklentiler taşıyan halk yığınları adına çok büyük hayal kırıklıklarıydı.

Obama’nın ilk seçildiği yılı hatırlayın. Ne umuldu, neler bulundu…

Biraz daha geriye gidin ve Tony Blair‘in uzun yıllar süren Muhafazakâr Parti iktidarını devirdiği 1997’deki seçim zaferini hatırlayın. İngiliz İşçi Partisi’nin o zaferi yalnızca İngiltere’de değil, solun ayağa kalkmaya çalıştığı her memlekette büyük heyecan uyandırmıştı.

Şimdi nerede o günlerdeki heyecan, nerede bugünkü en aşağılık bir Gazze ateşkesinin rezil yüzü Tony Blair…!

Hatta İngiliz İşçi Partisi son zamanlarda daha kötü işler yapmaya başladı. Partide gerçek anlamda sol bir duruşu olanların önünü tıkamaya başladılar. Şimdiki başbakan bu tıkanmanın bir sonucudur ve böyle devam ederse ileride varacağı çukur Tony Blair’in çukurudur.

ABD’deki Demokrat Parti de buna yakın bir tıkanmışlıkta fakat Mamdani burada bir komplikasyon olarak zuhur etti ve adeta sistemin ayarlarını bozdu.

•••

Sol açısından endişe, Mamdani’nin sistemle mücadelede ne kadar kararlı durabileceği endişesidir. Halkın nazarında ise gösterge, verilen sözlerin ne kadarının yerine getirilip getirilemeyeceğidir.

Ücretsiz ulaşım, kreş yardımları, kira ücretlerine müdahale etmek vb. Bunların hepsi de -özellikle ABD gibi bir yerde- oldukça radikal ve birbirinden iddialı vaatlerdir. Ancak şurası çok açık ki, artık kapitalizmin çarkı paslandı ve kendi doğasından kaynaklanan periyodik krizlerin her dalgası toplumun sosyal-ekonomik yapısı üzerinde daha ciddi hasarlar bırakmaktadır. Aynı düzenle (aslında düzensizlikle) daha ne kadar devam edilebilir meçhul. Çünkü toplumun yapısı değişmiş ve yığınlar artık eski ezberleri dinlemek istemiyorlar, ciddi bir itiraz var. İşte buna bir el atılması gerekiyordu.

Çarşamba günkü yazıda, Çin’in birinci ABD’nin ise üçüncü sırada olacağını öngören Goldman Sachs’ın 2075 projeksiyonuna değinmiştim. Elbette ABD menşeli büyük markaların Çin’in bugün yakaladığı seviye ve ileride elde edecekleri liderlik üzerindeki etkisi yadsınamaz. Ancak yapılan projeksiyonlarda New York’taki gibi sürprizleri öngörebildiklerini ya da bu tip olası komplikasyonları hesaba kattıklarını hiç sanmıyorum. Genel kabul daha çok ekonomik ilişkilerin değişmeyeceği ve küresel ticaretin bu ivmeyle devam edeceği biçiminde. Böyle bir modelde ülkelerin nüfus artışlarıyla orantılı yükselişler/yer değiştirmeler ölçülebiliyor.

Fakat iki büyük ekonomide bugün itibarıyla mevcut profillerine pek de uymayan bir gidiş söz konusu. Çin, adı “komünist” olan tek partinin kapitalist uygulamaları neticesinde servet birikimi yapıyor ama genel görünümü daha çok “en doğuya varabilmek için sürekli batıya ilerleyen bir yolcu” ya benziyor. Kapitalizmi en zirvesine ulaştırıp tüm sınıfları bir anda kaldırabilecek iradeyi hayal edebilmek güç.

Öte yandan ABD’deki ve bazı başka ileri kapitalist toplumlardaki öfkeyi daha titizlikle değerlendirmek gerekiyor.

Jack London’un Demir Ökçe adlı distopik romanındaki baş karakter Ernest Everhard’ın değişiyle:

“Kötü yönettiniz üstâdlar, bencilce yönettiniz…”

Evet, Mamdani’nin zaferi bana daha çok böylesine yoğun bir öfke patlamasını çağrıştırıyor. Çünkü devamında haklarının barışçıl yollarla verilmemesi halinde ne olacağı da söyleniyordu.

Ve öyle görünüyor ki,

ABD’de sosyalizm ya da en azından Avrupa tipi sosyal devlet olgusu, Çin’in varmayı planladığı komünist topluma kıyasla daha mümkün.

Previous Post

Yeni jeopolitik denklem ve çözüm önerileri

Next Post

Bir saatlik molaya sığmayan vicdan

Next Post
Bir saatlik molaya sığmayan vicdan

Bir saatlik molaya sığmayan vicdan

Facebook Twitter Instagram

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.

No Result
View All Result
  • TÜRKSOLU
  • GÜNLÜK
  • HAFTALIK
  • ARŞİV
  • İLERİ YAYINLARI KİTAPLIĞI

TÜM HAKLARI SAKLIDIR © 2022 TÜRKSOLU, ATATÜRKÇÜ, MİLLİYETÇİ, SOLCU GAZETE.