Rusya işgalinin 4. Günündeyiz. Ukrayna’dan haber almak, gerçekleri öğrenmek gittikçe güçleşiyor. İşgal ortamında gazetecilik yapmak, savaş muhabirliği gazeteciliğin en zor kısmı olsa gerek.
Gülsüm Khalilova, Ukrayna’nın başkenti Kiev’den, Türkçe olarak, twitter hesabından yaptığı yayınlarla son durumu sıcağı sıcağına aktarıyor. Korkmadan saldırı yapılan yerlere gidiyor. Sığınaklarda Ukraynalıların neler yaşadığını anlatıyor. Ukrayna Sağlık ve Savunma Bakanlığı’nın, Zelensky’nin açıklamalarını anında Türkçe’ye çevirerek aktarıyor.
Kırım Türkü olan Gülsüm Khalilova, Rus işgalinin simge isimlerinden birisi haline geldi. Türkiye’den geniş bir kesim tarafından takip edilen, takdir edilen bu gazeteci, haber aktarmanın ötesinde Ukrayna’nın yardım çığlığını duyurmaya çalışıyor.
İşgalin ilk günü yaptığı yayınla, derdinin ne olduğunu şu cümlelerle anlattı: “ Savaşın içinde, ölümün gölgesinde herkese merhabalar. Belki bu sizinle son yayınımız olur; çünkü başkent sürekli vuruluyor. Hükümet yetkilileri, insanlara sığınaklara gitmeleri için çağrılar yapıyor. 1941-1945 Varşova gibi olmuş buralar… 21. asırda 1941 karanlığını yaşıyoruz; ama biz buradayız ve çalışmaya devam ediyoruz. Bizim kanal, Rusya tarafından bilinen bir kanal ve ilk hedefleri arasında; ama olsun korkarak yaşamaktansa şereflice ölmek daha güzel… 21. asırda Avrupa’nın göbeğinde bir ülke resmen işgal ediliyor. Kafasını kuma gömmüş dünyaysa sadece kınamakla meşgul. Hatta kınamaktan korkanlar var; ama bir gün gelecek onların başkenti de işgal edilecek, anlayacaklar ama geç olacak…”
Gülsüm Khalilova, içimizdeki Putincikler tarafından hedefe konuldu.Sosyal medyada hedef gösteren kesimleri tek tek incelersek neden hedefte olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor. Aydınlık gazetesi “Rusya aleyhine algı yaratmakla” suçladı. Banu Avar, Aydınlık’la aynı çizgide birleşti.
Sosyalist kesimden saldıranlar, Khalilova’nın “Lenin’in torunları işgal ediyor” sözüne takılmışlar. Lenin’e en büyük haksızlığı, bir hafta önce Putin yaptı, ama o zaman sosyalistlerin bu duyarlılığını göremedik. Ruslar da kendilerini bu şekilde tanımlarken, Gülsüm başka ne diyecekti? Rusya istediği propagandayı kendi yayınlarıyla yaparken, farklı ses çıkaran isimler anında ajan ilan ediliyor.
Neden olayları dramatize ediyor diyenler, Gülsüm’ün savaşı anlattığını unutuyorlar sanırım. Savaş başlı başına bir dram. Orada yaşayan birisinin ne şekilde anlatmasını bekliyorsunuz? Tepesine bomba yağan bir gazeteci, durumu net bir şekilde anlatırken, ona duygu sömürüsü yapıyorsun demek insafsızlık oluyor.
Aktroller de hemen devreye girerek, Gülsüm’ü FETÖcü ilan ettiler. Birkaç FETÖ taraftarı RT yaptığı için bu suçlamayı yapıyorlar. Beşyüzbin kişinin takip ettiği bir hesabı herkes RTleyebilir. Bunu kanıt diye sunmak, Aktrollere yakışır.
Paylaşımlarını Türkçe yapması da tartışma yarattı. Kendisi Kırım Türkü olduğu için Türkleri ilgilendiren haberlere de yer veriyor. Doğu Türkistan konusunda da duyarlılığını biliyoruz. Türk’ün sesini duyurmak için Türkçe yayın yapıyor.
Basın özgürlüğünden bahsedenler, bir gazeteci hedefe konulduğunda sessiz kalıyorlar. Çünkü istedikleri kulvarda yayın yapmıyor. Herkes Rusya’yı ve Putin’i savunmak zorunda değil.
Kelle koltukta bağımsız yayın yapan Gülsüm Khalilova’nın yanındayız.