Kürtçü haber sitesi Gazete Duvar, Kürtçülüğün önde gelen isimlerinden Leyla Zana’yı yaşadığı köyde bularak güncel gelişmeler üzerine bir röportaj yapmış.
Meğer Zana 1 Kasım 2015 seçimlerinin ardından Meclis kürsüsünde yaptığı yemin konuşması kabul edilmeyince küsmüş; ceketini almış ve köyüne dönmüş. Ankara’ya bir daha dönmeyi de düşünmüyormuş.
Buram buram terör propagandası kokan röportaj klasik Kürtçü ajitasyonla başlıyor.
“Kürtler yüzyılı aşkın bir süre inkâra tabi tutuluyormuş, adları bile yokmuş, bütün bunların kaynağında bir inkâr süreci varmış, sistem Kürtleri reddetmiş, Cumhuriyet Kürdün inkârı üzerine kurulmuş, devlet Kürtlere kumpas kurarak çatışmanın içine çekmiş”…
Artık duymaya alıştığımız bu safsatalar, röportaj ilerledikçe Abdullah Öcalan propagandasına dönüşüyor.
Apo bir görüşmelerinde “Ben devrim yapamadım.” diyerek hayıflanmış, Zana da “Hayır, başarılısınız, siz zihinsel devrimi yaptınız. Bunun en somut ve çarpıcı örneği de Kürt kadınıdır.” diyerek onu teselli etmiş. Apo gülümsemiş ve “Öyle mi düşünüyorsun?” diye sormuş, “Evet, öyle düşünüyorum” diyerek cevap vermiş Leyla Zana da.
On binlerce vatandaşın katili olan terör örgütü liderin için yapılan güzellemeyi aktarmak çirkin bir şey olsa bile yapılan röportajın amacını anlamak açısından önemli.
Tüm bu iğrenç propagandanın ardından Zana birden ağzındaki baklayı çıkarıyor ve Hendek dönemi sonrasında hem Öcalan’a hem de Erdoğan’a yönelik bir kumpas kurulduğunu, Erdoğan’ın süreci ilerletme konusunda samimi olduğunu ancak bir şekilde süreç dışında bırakıldığını söylüyor.
Zana’nın “Çözüm sürecini buzdolabına koyan Erdoğan’ın artık bunu buzdolabından çıkarması gerektiğini” söylemesi, Kürt siyaseti ve AKP arasında bir düşmanlık değil, bir “anlaşmazlık” olduğunu göstermesi açısından önemli.
Leyla Zana, 2012’de Erdoğan’la baş başa yaptıkları bir görüşmeyi de buna kanıt olarak aktarıyor. Uzun bir görüşme gerçekleşmiş, Zana Öcalan’ın tek muhatap olduğunu anlatmış… Röportajı yapan şahıs “Erdoğan ne dedi?” diye soruyor ancak Zana “bende kalsın” diyerek Erdoğan’ı sıkıntılı bir durumdan korumaya çalışıyor.
Şahsın “Leyla Hanım yeni bir süreç ihtimali var, siz de bize katılır mısınız” gibi bir teklif geldi mi size?” sorusuna yanıt olarak Zana yine cevap vermeyeceğini söylüyor.
Tüm bu “gizemli” yanıtların arkasında Öcalan’a ne kadar yakın olduğunu ispatlamaya çalışan Kürtçü bir siyasi figürün, yoldaşlarına ve AKP’li muhataplarına verdiği bir mesaj yatıyor.
Çok uzun zamandır unutulan bir terör sevicinin, 8 yıldır yaşadığı köyde bulunup “görüşlerinden istifade edilmesi” elbette bir tesadüf değil.
Artık TRT’ye çıkabilecek bir Osman Öcalan da yok. AKP iktidarının yeni kuryelere ihtiyacı var.
Diğer taraftan Türk siyasetinin işleyişini yeniden hatırlatalım. Bu röportajı veren Leyla Zana, tıpkı bugünün CHP’sinin açmaya çalıştığı yola benzer biçimde SHP’den Meclis’e milletvekili olarak sokulmuş, bu sürecin sonucunda da SHP tarih olmuştu.
Tarih olmak istemeyenler bu süreci iyi okumalı…