Gerçek tektir. Ama tek boyutlu değildir. İlk Türk astronot Albay Alper Gezeravcı, TSİ 00.49 itibarıyla yerden yükselmeye başlarken onun hissettiği belki sadece 4-4,5 g’lik ivmeydi. Adeta bir boyutlararası savaştan geçen ülkesi Türkiye ise bu güzel ânı kafası karışmış vaziyette yaşadı.
Halk TV’nin tuzlukla yetiştiği, Tele 1’in gününden dâhil olduğu, PKK güdümündeki sosyalist(!)lerin başarıyla yaydığı şöyle bir propaganda dayatılıyor bize:
Aslında Gezeravcı, astronot bile değilmiş. Kendimiz eğitip fırlatmadığımız için Elon Musk’un roketiyle gönderdiğimiz bir uzay yolcusuymuş. 56 milyon dolar para verip uzaya turist yollamışız.
Uzaya bir Türk astronot gönderilirken AKP’nin derdi propaganda mı? Herhalde propaganda. Ama bu, gerçeğin bir boyutu. Peki, konu bundan ibaret mi?
Türk kamuoyunda sesi çok çıkan AKP medyası da Halk TV düzeyindeki dandik muhalefet bibloları da ters köşe olmuş halde. Mersin Yörüğü Gezeravcı, yörüngeye oturur oturmaz dünyaya verdiği ilk mesajında uzaya Atatürk’ün mührünü bastı:
“Türkiye’nin insanlı ilk uzay misyonu için ilk Türk’ün uzaya adım attığı şu anda Yüce Ata’mızın sözüyle bu anı başlatmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dâhiyane sözü; İstikbal göklerdedir.”
Hesapta Türkiye artık Tayyip Erdoğan’ın ülkesiydi. Gönderdikleri adam, Mustafa Kemal’in askeri çıkmasın mı? Meğer uzay bile Atatürk’ünmüş.
Anlamıyor musunuz?
20 yıllık AKP iktidarı, uzaya gönderecek bir tane cumhuriyet düşmanı, bir tane Kürt-İslamcı, bir tane kindar Türk düşmanı, uzaydan Cumhuriyet’e meydan okuyacak bir tane AK Gençlik bulamıyor! NASA’nın, SpaceX’in, Axiom’un imtihanlarından kim geçecek? Pudra şekerciler mi? Pedofil tarikatçılar mı? Badem bıyıklı müteahhitler mi? Şeriatçı Şam şeytanları mı? Düz dünyacı aşı karşıtları mı?
Bilimi mürşit edinmiş bir Atatürkçü subaydan başka da kim böyle bir “ilk” pâyesine lâyık olabilirdi?
Ha, konu AKP’nin döneminde gitmiş olması mı? Ne yapalım kardeşim? AKP var diye ülkemizi mi terk edelim?
Peki, 56 milyon dolara ne olacak? Az para mı? Elbette değil. Doğru, bizim vergilerimizle gidiyor. Doğru, vergi namustur. Daha maliyetsiz bir çözüm vardıysa o da ortaya çıkarılsın. Hesabı da iktidardan sorulsun. Fakat bu dandik muhalefetin böyle bir derdi de yok.
Kaldı ki bilim zaten ucuz bir şey değil. Aynı ücreti, Gezeravcı’nın mürettebatındaki diğer astronotlar için İtalya, İspanya ve İsveç de ödedi. Aptal mı bu ülkeler?
Tabi bu maliyetle ilgili –yine dandik Kürtçü sosyalistlerin– öne sürdüğü yoksulluk, zart zurt var… Bilerek “yoksulluk zart zurt” diyorum, çünkü uzaya ilk defa çıkıldığında da yoksulluk vardı. Trafikte yolunuzu bulduğunuz GPS, Glonass uyduları gönderilirken de yoksulluk vardı, sizin bu yazıyı okuduğunuz cihaza önayak olan teknolojiler yukarıda test edilirken yine yoksulluk vardı.
Bir Türk, ilk defa uzaya çıkıp Uluslararası Uzay İstasyonu’nda iki hafta çalışacak, Türk üniversitelerinden 13 deney setini çalıştıracak, edindiği eşsiz deneyimi Türk bilim dünyasıyla, Türk gençleriyle, geleceğin Türk astronotlarıyla paylaşarak önemli bir yolu açmış olacak…
Ama bizim buna vereceğimiz yanıt, 70’lerdeki Amerikan zenci protestosunun dandik bir tekrarı mı olacak? Gil Scott-Heron’un “Whitey on the Moon” (Beyazcık Ay’da) şarkısındaki gibi biz de Gezeravcı’ya “Millet aç” mı diyeceğiz? Ee kardeşim, müzik de yapmasaydın o zaman, o parayla yoksulları doyursaydın! Bu gerici mantığın varacağı bir yer var mı?
Bir Türk subayının uzaya çıkmasını hazmedemeyen PKK’lı Merdan, dün ağzından köpükler saça saça Sovyet uzay teknolojisini anlatıp Yuri Gagarin’nin zaferini propaganda ediyordu ama bir yandan Gezeravcı’nın yolculuğuna “propaganda” diye burun kıvıyordu! Söylesene Merdan, Gagarin uzaya çıkıncaya kadar kaç Sovyet vatandaşı açlıkla katledildi, günde kaç Sovyet işçisi fabrikalarda iş cinayetine kurban gidiyordu? Moskova’nın propaganda hırsına kurban edilen Komarov’un hesabı kimden soruldu? Komarov’dan başka ismi saklanan, duyurulmayanlar kimler? Bu sorular dile getirilebilir miydi? Baksanıza, Merdan şimdi bile soramıyor!
Anlayacağınız üzere vatandaşa ezik muhalefet dayatan kafanın asıl derdi, Alper Gezeravcı’nın Atatürkçü bir Türk subayı olması.
Uzaya çıkan ilk Türk, bunu Atatürk’ün dehasına borçlu olduğunu beyan ediyor. Ya ne yapacaktı? Siyasal İslamcı karanlığa mı teşekkür edecekti? Stalin’e mi? Mao’ya mı?
Bakın ilk Türk astronot, hasta Osmanlı’nın bile tımarhaneye attığı bir meczubun fiziksel kavramlara dair zırvalarını da sıralamıyor ama değil mi? Ortaya çıktı ki Gezeravcı, o delinin takipçileri tarafından 2012’de askeri casusluk kumpasına dâhil edilmiş, sırf dosyada adı geçtiği için ordudan ihraç edilmiş. Ama ordusuna da milletine de küsmeyip mahkeme yoluyla geri dönmüş.
AKP’liler, Fetullahçılar, PKK’lılar dururken ben niye gocunayım kardeşim?
Buradan AKP’ye bir gol daha atılır. Her ulus gibi Türk ulusunun da uzay keşfine öncülük eden, bir subay oldu. Sivil mivil, bir şeyler zırvalıyordunuz… Ne oldu?
Demek ki neymiş? Subay, gerçekten de ulusun gözbebeğiymiş ve ulusun umudunu ona emanet edermişsiniz. Asker düşmanlığına cevaben, askerler uzaydan mı geliyor diye sorardık… İronik olacak ama evet. Bakın işte, uzay da askere emanet! Mustafa Kemal’in askerine!