Yeni açılım süreci başladığından beri son derece ilginç günler yaşıyoruz. Deyim yerindeyse ak koyun kara koyun belli oluyor.
Kim gerçekten “muhalif”miş, kim muhalefetin arasında gizlenmiş Kürtçüymüş hepsi tek tek ortaya çıkıyor.
Bilindiği gibi, Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı yıllardır süren bir operasyonumuz var: Pençe-Kilit Harekâtı. Operasyon bölgesinde 12 şehit verdiğimiz haberi tüm Türkiye’yi yasa boğdu.
Şehitlerimizin mekânı cennettir, Allah rahmet eylesin.
Ancak Türk milletinin genlerinde “şehitlere üzülmek” yoktur. Şehit anaları, babaları cenazelerde “vatan sağ olsun” der. Türk milleti şehidine üzülmez, şehidinin hesabını sorar, “kanını yerde koymaz”…
Ancak son yaşananlarda milletimizin bu karakterinin tamamen dışına çıkıldığını görüyoruz. Zaten insanları asıl üzen de bu.
Öncelikle, 12 şehit veriyoruz. PKK’nın terk ettiği bir mağarada yapılan bir arama sırasında metan gazından zehirlendikleri açıklanıyor.
İşte tam burada “muhalif görünümlü” Kürtçüler devreye giriyor. Muhalif ekranlarda bir anda “Neden önlem alınmadı? Gaz dedektörü nasıl olmaz?” gibi yorumlar yapılmaya başlandı. Nasreddin Hoca’nın dediği gibi “hırsızın hiç mi suçu yok!”
Aslında yapılmak istenen, başlamış yeni Kürt açılımının sekteye uğramasını engellemek. 12 şehidimiz bir ihmal sonucu mu hayatını yitirdi, yoksa PKK oraya tuzak mı kurmuştu? Bu tartışılmadı bile. Suç operasyonu düzenleyenlere atıldı. Böylece sanki AKP eleştiriliyormuş, muhalefet yürütülüyormuş gibi yapılarak aslında PKK’nın sorumluluğu gizlenmiş oldu.
Mağaranın eskiden PKK tarafından bir hastane olarak kullanıldığını biliyoruz. Türk Ordusunun operasyon düzenlendiği bölgeden kaçan PKK’lıların bu hastane/mağarayı tuzaklamadan terk etmesi çok mümkün değil. Birkaç namuslu dürüst insanın çıkardığı çatlak sesler dışında bu ihtimali dile getiren olmadı maalesef.
Askeriniz tuzağa düşüp şehit oluyorsa, suçlu tuzağa düşenler değil tuzağı kuranlardır. Yani normali böyledir. Ama malum, “Yeni Açılım Türkiyesi”nde PKK’yı eleştirmek yasak!
PKK tarafının tepkilerine baktığınızda “olağan şüpheli”nin kim olduğu da ortaya çıkıyor. DEM Parti yaptığı açıklamada “açılım süreci nihayete erdirilmezse bu tür ölümler devam edecektir” diyerek resmen Türk devletini tehdit etti. Amedspor şehit haberi medyaya düştüğünde “Bizim keyfimiz yerinde” notuyla futbolcularının neşe içinde gülerek antrenman yaptığı bir video paylaştı!
Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. 12 şehidimizin basit bir ihmal sonucu mu yoksa PKK’nın planlı bir saldırısı sonucu mu hayatını yitirdiği elbet bir gün ortaya çıkacak. Bu konunun “açılım uğruna” bugün üstü kapatılmak istense de Türk milleti unutmayacak…
Ancak kendini “muhalif” olarak tanımlayan samimi, dürüst bir vatanseverseniz, AKP-DEM ile kol kola açılım süreci yürütürken PKK’ya toz kondurmayanları, sorumluluğu PKK’ya değil şehitlerimize yükleyenleri bir kenara not edin. Onlar, gerçek muhalifler değil, AKP-DEM ittifakının muhalefet içindeki ajanlarıdır…
Atatürk’ün partisi CHP’nin bugünkü genel başkanının da 12 askerimizin şehit düşmesinin sorumluluğunu “maske taktırmayan yetkililer” olarak açıklaması ise tam bir fecaat. Acaba Özgür Özel Manisalı olduğu için mi bu olayı Soma maden kazasına benzetiyor bilemiyorum. Ama yeterli önlem alınmamış bir madende yaşanan kaza başkadır, bir terör örgütünün terk ettiği mağarada yaşanan zehirlenme başkadır… Tabii PKK’yı hâlâ bir terör örgütü olarak görüyorsanız…

