YSK Başkanı Ahmet Yener, dün seçmen sayısı ve seçim için basılan pusula sayısının neden seçmen sayısından çok fazla olduğuna dair açıklama yaptı. Seçmen sayısındaki artışın nüfus artış hızını bariz şekilde aşmasıyla ilgili elbette bir yorumda bulunmadı. Topu MERNİS’e attı.
Seçime gidiyoruz ve muhalefet “seçim güvenliği için çok sıkı çalışıyoruz, bize güvenin” diyor. Seçmenlerin umutsuzluğa kapılmaması ve katılımın düşük olmaması gerektiğini vurguluyorlar.
Oysa muhalefetin “güvenliği” sağlamak için “güvenmeleri” gereken veriler, pusulalar ve mühürler Süleyman Soylu, TÜİK ve YSK’nın avucunun içinde. Hiç “güven” verici değil!
Yine de YSK Başkanı Ahmet Yener’den öğrendiğimiz önemli bir sayı var. Deprem bölgesinden göç eden milyonlarca seçmenden Yener’in ifadesiyle sadece “133 bin civarında” kişi kütüğünü yeni bölgesine aldırmış. 15 milyona yakın bir nüfus etkilendi depremden.
Yani YSK’ye göre bölgede kullanılacak oy sayısı neredeyse aynı kalacak. Mümkün mü bu? AKP Türkiye’sinde her şey mümkün. Özellikle seçmen sayısından kat kat fazla oy pusulası basılırsa.
YSK Başkanı Ahmet Yener bu konuya da girdi. Aynen aktarıyorum:
“Oy pusulalarına ilişkin bir takım yorumlar yapılmaktadır. Bileşik oy pusulaları 390-410 ve 720’lik paketler halinde gönderilmektedir. Bileşik oy pusulalarının zarar görmesine binaen yurtiçine 5 paket, yurtdışına bir paket gönderilmekte olup, oy pusulalarının kullanılıp kullanılmadığı tutanaklarla YSK’ya gönderilmektedir. Yasa uyarınca sandıkta temsilcisi bulunan siyasi partilerin temsilcileri bulunmakta. Onların da imzasıyla YSK’ya gönderilmektedir. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması nedeniyle Devlet Malzeme Ofisi’yle yapılan anlaşma gereği basılan pusulaların abartma olmadığı, kanun çerçevesinde olduğu görülecektir.”
Uzun lafın kısası, YSK Başkanına göre, seçmen sayısından gani gani fazla oy pusulası göndermeleri teknik bir zorunlulukmuş! Bahane bu.
16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu gecesini hatırlıyoruz. Anadolu Ajansı tarafından ilk açıklanan veriler her seçim gecesinde olduğu gibi AKP lehineydi. “Evet” önde çıkıyordu. Ancak iki saat için hayır oylarının çok hızlı yükseldiği görüldü. Çok açık ortadaydı ki sandıklar açıldıkça “Hayır” bariz bir zafer kazanacaktı. Ne olduysa saat 21 gibi oldu. Birden bire “yeni açılan” sandıklarda evet ve hayır oranı “dengelenmişti.” “Evet”teki düşüş bir şekilde durdurulmuştu.
İstatistikten ve seçim matematiğinden anlayan herkes bir sorun olduğunun farkındaydı. Ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan çok tarihi bir açıklama yaptı. Açıkça seçim kanuna aykırı olarak “mühürsüz oylar” sayılıyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde devreye sokulan milyonlarca mühürsüz seçim pusulaları sayesinde AKP referandumu kıl payı kazandı. Bunca müdahaleye rağmen “Evet” için sadece %51,41 oranında oy çıkmıştı.
Tayyip ise tarihi bir sözle yaşanan rezaleti özetlemişti: “Atı alan Üsküdar’ı geçti!”
Resmi sonuçlara göre “Evet ile “Hayır” arasındaki fark sadece 1.378.322’di. CHP’nin yaptığı tespitlere göre ise devreye sokulan mühürsüz oy sayısı en az 2,5 milyondu. Ayrıca mühürsüz oy skandalı büyüdükçe, AKP’li sandık görevlilerinin kendilerine verilen YSK mühürleri ile mühürsüz pusulaları yasadışı bir şekilde damgaladıkları da ortaya çıktı. Yani sadece mühürsüz oylar değil mühürler de elden ele dolaşıyordu.
2017’de mühürsüz oy sayısının seçmen sayısının yaklaşık %5’ine tekabül ettiği tahmin ediliyor. Dolayısıyla önümüzdeki seçimde kaç adet oy pusulası basıldığı ciddi bir şekilde tartışılıyor.
Gazeteci Murat Ağırel’in YSK’nın 249.679.310 pusula basımı için Devlet Malzeme Ofisi’ne ihale verdiğini haberleştirmesi üzerine tartışma yeniden alevlendi. Bu astronomik bir sayıydı.
Daha sonra Murat Ağırel, YSK yetkililerinin kendisine verdiği bilgiyi paylaştı. Seçmen başına 3 pusula için ihale verilmişti. TBMM vekilliği için bir pusula, 1. Tur Cumhurbaşkanlığı seçimi bir pusula ve 2. Tur Cumhurbaşkanlığı seçimi için bir pusula.
Murat Ağırel, seçmen sayısı ile üçü çarpınca 230.683.200 sayısını buluyor. Yani 19 milyon fazla pusula var. Üçe bölünce de seçmen sayısından 6,5 milyon fazla seçmen varmış gibi pusula basılıyor.
Tabii bu hesapta 2. Tur olacağı varsayılıyor. İhale nasılsa yapılmış. Fazla pusulaların bir turda eritilmeyeceğini kim garanti edebilir?
6,5 milyon seçmen, yani seçmen sayısının %10’undan fazla!!!
YSK Başkanının bu fazlalık için tek açıklaması pusuluların zarar görmemeleri için “390-410 ve 720’lik” paketler halinde gönderilmesinin zorunda olmasıymış. Fazlalık bundanmış.
Bir de önemli not düşelim. Yurtdışına sadece 720’lik paketler gönderilecek.
Mühürsüz oyları yine sayacaklarını zaten belirttiler. 2017’de yapılan Anayasa Referandumu değil, resmen Anayasa Darbesiydi. Çünkü Seçim Kanunu açıkça çiğnendi. Bunu AKP ve MHP de çok iyi biliyor çünkü daha sonra mühürsüz oylarla ilgili maddeyi Seçim Kanunu’ndan çıkardılar.
Kısacası AKP ikinci bir “Mühürsüz Oy Darbesi”ne hazırlanıyor. Bu seçimi ancak böyle kazanabileceklerini biliyorlar. YSK Başkanı ise söyledikleri ve söylemedikleriyle bunu onayladı.
AKP seçim hilesi yapacak mı? Şüphe etmeye gerek var mı? Elbette de ki yok. Her şeyin hırsızlığını yapan en önemli konuda, hem de tüm imkânlar elindeyken neden hırsızlık yapmasın?
Asıl sormamız gereken muhalefet ne yapacak? 2017’de yaptıkları gibi bir tespit yapıp, “sonuçları tanımıyoruz” deyip, sonra da yine de tanıyacaklar mı?
Kılıçdaroğlu için böyle bir kaçamak yol da mümkün değil. Artık görev savamaz çünkü kendi de “YSK’ya başvursak ne olacak ki” dedi.
Demek ki sivil direniş örgütlemekten kimse yan çizemez artık. Yan çizen de, ister milyon tane suç duyurusu yapsın, ister AYM’ye gitsin, ister AİHM’e gitsin, halkın ve tarihin nezdinde tiyatro sergilemiş olmaktan öteye geçemez.