Melih Gökçek’in bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük nedir desek her birimizin aklına sayısız olay gelir. Kimi Ankara’nın merkezine milyonlarca liramızı harcayarak yaptırdığı AnkaPark ucubesi der, kimi şehrin girişine diktirdiği ve hâlâ ne işe yaradığı bilinmeyen kapılar… Oysa Melih Gökçek’in bir icraatı var ki tüm yaptıklarını gölgede bırakır. Bir gecede bu ülkenin onyıllarına ipotek koydurmayı başardığı bir vukatı vardır: Kemal Kılıçdaroğlu ile katıldığı tartışma programı ve bu programda Kılıçdaroğlu’ndan bir kahraman yaratması…
Aradan 15 yıldan fazla zaman geçtiği için ufak bir hatırlatma yapmakta fayda var. Takvimler 17 Aralık 2008’i gösterdiği zaman Gökçek ile Kılıçdaroğlu, Star TV’de Uğur Dündar’ın konuğu olurlar. Bir tarafta Ankara’yı parsel parsel satan Melih Gökçek, diğer tarafta ise CHP’nin grup başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu vardır.
Kılıçdaroğlu eline nereden ve nasıl geçtiği bilinmeyen belgelerle kimsenin laf yetiştiremediği Gökçek’i köşeye sıkıştırır bu programda. Tartışma programından Kılıçdaroğlu zaferle ayrılır. Zaten siyasi hayatında kazandığı son zafer de bu olur.
İlk yenilgi: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Türkiye’de muhalefetin artık yeni bir kahramanı vardır. Kılıçdaroğlu artık ekranlarda sık görülen bir simadır. Tartışma programında birden eline belgelerin geçmesiyle başlayan yükselişi adım adım devam eder. 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde CHP’nin İstanbul Büyükşehir adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kendisi Tuncelilidir, tüm hayatı Ankara’da geçmiştir. İstanbul ile alakakası yoktur ama tüm bunların çok da önemi yoktur. Medya desteği arkasındadır ve önemli olan da budur. Birleri Kılıçdaroğlu’nu parlattıkça parlatır.
Seçim kampanyası boyunca bir adayın yapmaması gereken hemen herşeyi yapar Kılıçdaroğlu. İlçeleri karıştırır, proje sunamaz. Sonuç olarak oyların %37’sini alarak ilk yenilgisini alır. Bu seçimde Kılıçdaroğlu 2 milyon yediyüz bin oy alır. Son seçimde İmamoğlu’nun 4 milyon 400 binden fazla oy aldığını gözönünde bulundurursak aldığı yeniligiyi daha iyi anlayabiliriz.
Bu ilk seçim yenilgisi kamuoyuna büyük bir zafer gibi sunulur. Muhalefet artık aradığı lideri bulmuştur. Toplum yavaş yavaş “Halkın umudu Kılıçdaroğlu”laştırılır…
Kılıçdaroğlu, 2010 referandumunda oy kullanamıyor
Bir sonraki sene Kılıçdaroğlu için hareketli bir yıl olur. İlk önce patlayan kaset skandalı ile koltuktan hiç inmeyecek gibi görünen Baykal tasfiye edilir ve aldığı seçim yenilgisine rağmen Kılıçdaroğlu CHP’nin üzerine bir güneş gibi doğar. Genel başkan seçilen Kılıçdaroğlu’nun ilk icraatlarından biri, aynı yıl yapılan Anayasa değişikliği referandumunu kaybetmek olur. Bu kez oy kullanamayarak yenilmeyi başka bir boyuta taşır…
Genel başkanlığı boyunca yenilgiler almaya devam eder Kılıçdaroğlu. Hiçbir yenilgisinden sonra ne özleştiri verir ne de istifa etmeyi düşünür. Parti içerisinde kendisine karşı oluşacak muhalefeti de türlü ayakoyunları ile bertaraf eder.
2023 Seçimleri: “Benim kaybetmem yetmez tüm Türkiye kaybetmeli”
2023 yılına gelindiğinde Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık kariyerinde 2’si halk oylaması, 3’ü genel seçim, 2’si yerel seçim olmak üzere 9 seçim yenilgisi vardır. Ancak 2023, yaptıkları ile Kılıçadaroğlu’nun yenilgi tarihinde unutulmaz bir yıl olur.
O sene Türkiye belki de tarihinin en önemli seçimine girer. 2023 seçimlerini önemli yapan, AKP iktidarının kaybetmeye hiç olmadığı kadar yakın olmasıdır.
İktidar her anlamda köşeye sıkışmıştır. İstanbul ve Ankara’da AKP’yi sandıkta yenmiş, arkalarında halk desteği olan belediye başkanları vardır. Normal şartlarda Mansur Yavaş mı İmamoğlu mu aday olsun diye tartışalacak bir ortamda müzmin mağlup Kılıçdaroğlu kendini adaylık için dayatır.
Bu dayatmayı kendi başına da yapmaz. Seçim öncesinde ilk olarak, altı siyasi partinin katıldığı bir koalisyon kurulur. Koalisyonun adı “Altılı Masa”dır. Bu altı siyasi partinin ikisi, AKP eskisi olan Deva ve Gelecek’tir. Aslında AKP eskisi de değillerdir. Halen parti içinde yaptıklarını savunur, AKP’yi bozulmuş olmakla eleştirirler. Adları “parti”dir ama toplasanız birkaç yüz kişiyi bulmayan yapılardır. Bu altı siyasi partinin neye göre nasıl seçildiği bilinmez. Oy oranlarının ne olduğu belirsiz, AKP artığı siyasi partiler bu koalisyon içerisinde birer kurtarıcı olarak sunulur. Onlar da bu rollere inandırılar kendini.
Bu koalisyon Türkiye siyasi tarihinin en büyük dolandırcılık hikayesidir aslında. Kendi halalarını bile oy vermeye ikna edemeyenler, muhalefet üzerinde söz sahibidir. Hangi güçle ne için pazarlığa oturulduğu belli olmayan bu partilerin yöneticileri CHP listelerinden meclise girer, Kılıçdaroğlu’nun dahiyane manevrası ile mecliste grup kuracak güce erişir. Oysa toplam oyları on binde bir civarındadır. Ancak plan tutmuştur. Tabanı olamayan partilerle kurulan Altılı Masa, Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlemiştir. Bu particiklere verilen 39 milletvekili, bu uğurda millete ödetilen ufak bir bedeldir.
2024 seçimleri
Son derece travmatik geçen 2023 seçimlerinden 9 ay sonra bu kez yerel yönetimler için sandık kurulur. AKP iktidarı büyük bir zaferle bir önceki yerel seçimlerde kaybettikleri belediyeleri almayı planlar. Yalnız hesaplamadıkları bir şey vardır. Karşılarında artık Kılıçdaroğlu yoktur. Yeni CHP yönetiminin bu seçimde ne kadar iyi iş çıkardığı tartışılabilir ama Kılıçdaroğlu’nun olmayışı bile tabanda olumlu bir hava estirir.
Bu seçimden CHP birinci parti olarak çıkar, uzun yıllardır AKP’nin elinde olan pek çok belediye, CHP’ye geçer. Bu seçim CHP için büyük bir zaferdir.
Yıllardır Kılıçdaroğlu ile mağlubiyete mahkum edilmiş taban için karışık duyguların hissedildiği bir seçimdir bu. Bir yandan kazanılan zafer ve önümüzdeki güzel günler, diğer yandan bir adamın koltuk inadı yüzünden kaybettiğimiz on yıllar.
Türkiye büyük değişimlere gebe. Yıllar sonra gelen bu seçim zaferi de bunu göstermekte. Ancak değişmeyen tek şey artık bir koltukta oturmasa da Kılıçdaroğlu’nun kaybetmeye devam ediyor oluşudur…