Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ABD’nin, petrol şirketlerinin Venezuela’da yeniden faaliyet göstermesine izin verdiğini açıkladı.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile birlikte ufukta Rusya’ya karşı bir ambargo görününce ABD, Venezuela ile Mart ayında bir görüşme yapmıştı. O görüşmeden sonra Venezuela tarafı anlaşma sağlanamadığını açıklamıştı.
Rusya’nın Latin Amerika’daki en yakın müttefiki olan Venezuela, “Rusya’ya sadık” kalacaklarını açıklamıştı. Anlaşılan Maduro’nun Rusya’ya sadakati üç aymış.
Maduro, ABD ile yaptığı pazarlıklar neticesinde “Amerika Birleşik Devletleri, (ABD’li) Chevron’a, (İtalyan) Eni’ye ve (İspanyol) Repsol’a Venezuela’da gaz ve petrol üretimini başlatmaları için lisans vermesi, hafif ama önemli adımlardır” açıklamasında bulundu.
Maduro gibi bir diktatörü antiemperyalist diye, Amerikan karşıtı diye destekleyen solcularımız, kısa süreli bir şaşkınlıktan sonra hemen toparlanarak “Maduro’nun zaferi” haberleri döşenmeye başladılar. Elbette ki bu kervanın da başını Aydınlıkçılar çekti.
Peki ama öyle mi?
Maduro gerçekten ABD karşısında zafer mi kazandı?
ABD’ye diz mi çöktürdü, yoksa ABD’nin attığı geri adım karşılığında Amerikan emperyalizmine teslim mi oldu?
Bir antiemperyalist lider düşünün, ABD ülkesinde petrol şirketlerinin faaliyeti için lisans verdi diye sevinsin. Hem de en yakın müttefiki Rusya’ya karşı ve Rusya’nın alternatifi olarak.
Ve bir “solcu” düşünün, Venezuela, ABD ile anlaştı diye sevinsin!
Madem Maduro bu kadar antiemperyalist, Rusya’nın bu kadar sadık müttefiki, Amerikan emperyalizmini petrolsüzlükten süründürmek varken ne diye anlaşma yoluna gidiyor?
Ya da neyin karşılığında emperyalizmle anlaştı?
Sakın ABD’de dondurulan paraları olmasın! Maduro’nun en önemli taleplerinden birinin kendisi üzerindeki yaptırımların kaldırılması olduğu basına yansımıştı.
Hani ABD darbeciydi? Maduro’nun kendisine karşı yapılan “darbeden” sorumlu tuttuğu ABD ile anlaşması, Erdoğan’ın “15 Temmuz’un arkasında” dediği BAE ile anlaşmasına ne kadar benziyor değil mi?
Zaten Erdoğan ile Maduro arasında benzerlikten öte bir durum var. Sadece ülkelerinde kurdukları rejimler değil, izledikleri siyaset de tıpatıp benziyor.
Son gelişmeler, her ne kadar başını Aydınlıkçıların çektiği “sol” kesim tarafından bir zafer olarak gösterilmeye çalışılsa da, Maduro’nun ABD ile anlaşmaya varması, antiemperyalist bir zafer değil, emperyalizme teslimiyettir. ABD, ambargo kartını ortaya sürerek, Maduro’dan isteğini almıştır.
Üstelik ABD’nin Venezuela’ya olan tavrında en ufak bir değişiklik de olmamıştır. ABD’nin ev sahipliğinde Los Angeles’ta düzenlenen 9. Amerika Zirvesi‘ne, Küba ve Nikaragua ile birlikte Venezuela da davet edilmedi.
Madem Maduro o kadar antiemperyalistti, “petrol şirketlerinize izin vermiyorum, ne haliniz varsa görün” deseydi de biz de alkışlasaydık.
Ağa ile marabanın “biz bu haltı niye yedik” temalı fıkrası meşhurdur, herkes bilir. Maduro ile ABD’nin anlaşması da aynı hesap. E madem ABD ile anlaşacaktı, Maduro bu haltı niye yedi?
Neden halkını % 1500’lere varan enflasyona ve yoksulluğa mahkûm etti?