Mehmet Şimşek’in “rasyonel ekonomiye dönüş” programının ilk önemli icraatı Hafize Gaye Erkan’ın Merkez Bankası Başkanlığı’na atanması oldu.
Tayyip Erdoğan, seçim kampanyasında muhalefeti “Londra’daki tefecilerin” kölesi olmakla, sömürgecilere hizmet etmekle, faiz lobisine ülkeyi peşkeş çekmeyi planlamakla suçluyordu.
“Tam Bağımsızlık”, “İktisadi Bağımsızlık” gibi kavramların AKP’lilerin ağzından çıkması bile komedi olarak ele alınabilirdi. Ancak muhalefet bu konularda da sustu. 21 yıldır Türkiye’yi “pazarlamaktan” başka hiçbir ekonomik faaliyeti olmayan adamın, “Tam Bağımsızlık” demagojisini sonuna kadar yapmasına izin verildi.
Seçimden sonra ise Tayyip’in yaptığı ilk şey, Mehmet Şimşek’in kapısını aşındırmak oldu. Nihayet Mehmet Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanı olarak atandı.
İyi de bu adam Londra’da ne yapıyordu? Orası tefecilerin başkenti değil miydi Tayyip ve Bahçeli’ye göre? Mesela Şimşek, hangi “tefecilerin” kurumunda görev alıyordu?
Soruları Mehmet Şimşek’ten bağımsızlaştıralım. İngiltere’ye milyar dolarlar kaçıran AK-kodamanlar hangi İngiliz-İsrail-ABD-Hollanda sermaye çevreleriyle iş tutuyor?
2016 yılında Türkiye’de yerleşik vatandaşların İngiltere’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımı sadece 191 milyon ABD doları iken, 15 Temmuz’dan hemen sonra neden bu oran 15 katına, 2 milyar 849 milyon dolara çıktı.
Sonraki beş yılda içinde Türkiye’den İngiltere’ye neden 19 milyar 368 milyon dolarlık doğrudan sermaye yatırımı oldu? İngiltere finansmana ihtiyaç duyan yoksul bir Üçüncü Dünya ülkesi de, Türkiye orada yatırım yapan finans zengini bir ülke mi?
Bunlar kayıtlı sermaye aktarımları, kayıtlı ve kayıt dışı toplam ne kadar para Türkiye’den İngiltere, Hollanda ve ABD’ye aktarıldı?
Türkiye’nin İngiltere’nin kalkınması için yaptığı bu büyük hamle ile Ak-kodamanların Londra’da banka kurduğu doğru mu? Yıllardır ortalıkta görülmeyen Mehmet Şimşek’in aslında çok da inzivaya çekilmemiş olduğu iddiası yerinde mi?
Mehmet Şimşek, Londra’daki önemli işlerini bıraktı. 21 yıl sonra “Tam Bağımsız Ekonomi” kurmaya (!) karar veren AKP’nin Maliye Bakanı olarak Ankara’ya geri döndü. “İstiklâl-i Tam” Türkiye’nin Merkez Bankası koltuğuna da onun önerisiyle Hafize Gaye Erkan oturtuldu.
Hafize Hanım’ın kariyerinin parlak olduğu iddia ediliyor. İstanbul Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nden dereceyle mezun olmuş. Princeton’da akademik kariyerini yarıda bırakıp, Goldman Sachs’ta işe başlıyor. Yıllarca “İstiklâl-i Tam” Türkiye için, “Siyonist küresel sermayenin” kalelerini içten fethetmeye çalışıyor!
Şaka bir yana belki de başarılı oluyor. Çünkü kendisi pek bahsetmese de en büyük başarısı, ABD tarihinin ikinci büyük banka iflasında aktif rolü bulunması!
Hafize Hanım, Chief Investment Officer (Baş Yatırım Sorumlusu) ve eş CEO mevkilerine kadar yükseldiği First Republic Bank’ta tam yedi yıl çok kritik görevlerde yer alıyor. Bu yedi yıl içinde bankanın varlıklarını tam üç katına çıkarıyor.
Başarı öyküsü gibi değil mi? Ancak öykünün başı bu. Sonu Amerikalıların ifadesiyle “plot twist” yani ters köşe içeriyor. Hafize Hanım’ın üç katına çıkardığı varlıklar bankanın başına bela oldu. Ve banka 16 Mart 2023 tarihinde, yani sadece üç ay önce battı. ABD vergi mükellefleri, bankacılık sistemi, bankanın ortakları ve mevduat sahiplerine neredeyse 100 milyar doları bulan bir maliyet de eşantiyonu!
First Republic Bank, ABD tarihinde batan en büyük ikinci banka olarak tarihe geçti. Fakat Gaye Hanım’ın CV’sinde ve hem yandaş hem muhalif basında ballandırılarak anlatılan parlak kariyer hikâyesinde bu banka hiç yokmuş gibi davranılıyor.
Hakkını da vermek lâzım… Büyük batış başlamadan hemen önce 2021 Aralık ayında kurumdan istifa edip ayrılıyor. 2022 yılı boyunca bankanın hisseleri düzenli olarak düşüyor. Tam zamanında payını alıp, sahneden ayrılmış!
Batan gemi örneğini vereceğim ama Gaye Hanım geminin kaptanlarından aslında, yani ilk değil en son terk etmesi gerekenlerden. “AKP profiline uymuyor” şeklindeki olumlu değerlendirmelere bu yüzden katılamayacağım.
Kim bilir belki de gerçekten de “yerli ve milli” bir operasyon için görev almış, ABD bankacılık sisteminin sigorta fonuna (CDIC) 10 milyarlarca dolar zararı kilitleyip, tıpkı Bizans Sarayı’nı içten çökerten Cüneyt Arkın gibi padişahının otağına geri dönmüştür!
Gaye Hanım’ın 11 ay önce Bloomberg ile yaptığı röportajda, mülakatçı bu konulara girmek istemiş ama hep yan çizmiş sorulara. Zaten banka büyük sorun yaşıyordu ama daha batmamıştı.
Elbette röportajın altında öfkeli yorumlar da var. Nihayetinde dev gibi bir banka batmış. Bu öfkeli ve olumsuz yorumlara ise iki farklı hesap tek tek yanıt vermiş!
Gaye Hanım röportajında First Republic Bank konusu açılınca, sadece güzel “deneyimlerini” başarılarını paylaşıyor. İşlerin onun ayrılışından sonra felakete sürüklenmesine hiç değinmemiş. “Ben uyarmıştım” da asla demiyor. Hep olumlu olaylar, “amazing” insanlar v.s.
Tam bir CEO! Eski firması batmış olsa bile “amazing” deneyimlerini anlatır, hiçbir eski firmasını da suçlayamaz çünkü bir daha başka bir firmada CEO olamaz!
Ancak tabii banka battığı için hikâyeyi yeniden kurgulamak gerekiyor. Bu yüzden olacak ki; hiç üşenmeden bütün olumsuz yorumlara tek tek yanıt veren ve üslupları her nasılsa birbirine çok benzeyen iki isimsiz hesap, hep aynı senaryoyu yinelemiş. Gaye Hanım mükemmelmiş. Bankadaki hataları söylemiş ama kendini dinletemeyince istifa etmek zorunda kalmış. Sonra da banka tepe taklak yuvarlanmış!
Başarı bana ait, hezimet dış güçlerin! Ayrıca finans trolleri de var işin içinde. Bir de sorumluluk almadan tüymek, suçu başkalarının üstüne atmak. Bir tek “kandırıldım” söylemi eksik. Ben iddiaların tersine Gaye Hanım’ın, Recep Bey ile iyi anlaşabileceğini düşünüyorum. Artık troller için ayrı bir bütçe de istenebilir.
First Republic Bank nasıl battı? Bunu başka bir yazıda ele alacağım. Ancak Gaye Hanım’ın bankadaki yedi yıllık başarı (!) öyküsünün bu büyük facia ile göbekten bağı var. Bankanın varlıklarını 3 katına çıkaran Gaye Hanım ve banka küçük bir hata yapmış. ABD’nin Merkez Bankası diyebileceğimiz FED’in faiz oranlarını yükseltebileceğini ön görmemişler. FED’in faiz oranları yüzde sıfır kusurlardan, üçlerin dörtlerin üstüne çıkınca da, bankanın faiz gelirleri, sıradan mevduatların faizlerini bile karşılayamaz hale gelmiş.
Gaye Hanım’ın “finans trolleri”, kendisinin tehlike için bankayı uyardığını iddia ediyor. Bankayı batacak bir yükle doldurup, sonra da yönetim kurulunu uyarmak da bir meziyet sayılabilir. Dediğim gibi çok detaya girmeyeceğim çünkü ayrı bir yazıda Gaye Hanım’ın First Republic Bank macerasını ele alacağım. Ama ortada 100 milyar doları aşan bir batık söz konusu! AKP’nin başarılarıyla (!) yarışır bir başarı!
Biz 128 Milyar dolar nedir, nerededir tam anlayamamıştık daha! Bir Türk vatandaşı olarak Gaye Hanım ile gurur duydum mu bilemedim ama gözüm korktu resmen.
Bu muazzam başarı (!) öyküsünün kahramanı şimdi Merkez Bankası’nın başkanı! Çok finansal bir ifade olmayacak ama hapı yuttuk desenize! “Reis” iyice gözünü karartmış.