İYİ Parti milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun Meclis’te yaptığı basın toplantısıyla, partisine yönelik bir isyan bayrağı açması zamanlama açısından manidar.
Ağıralioğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz etmek için bu kadar beklemesini ve eleştirilerinden sonra partisinden istifa etmemesini not etmek gerekiyor.
Seçimler yaklaşırken muhalefetin en büyük güvencesi CHP ve İYİ Parti tabanlarında oluşan uzlaşma. Ancak kriz döneminde ortaya çıktığı gibi bu uzlaşma farklı gerginliklere de dönüşebilir ve bu ihtimal AKP’nin “ittifakı dağıtmak” adına kullanmak istediği çok önemli bir koz.
Ağıralioğlu’nun İYİ Parti milletvekili sıfatıyla konuşması bu tarz yeni gerilimlerin önünü açabilir.
Nitekim Erdoğan dün akşam yaptığı konuşmada Ağıralioğlu’nun konuşmasını referans olarak gösterdi. İktidar medyası “ittifakın dağılması” temalı büyük bir kampanya başlatarak, AKP’nin aleyhinde ilerleyen seçim atmosferinin yönünü değiştirmeye çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde yapılan CHP-HDP görüşmesi bile bu kadar tartışılmamışken, “içeriden” bir milletvekilinin, ittifak ve HDP ile ilişkileri üzerinden eleştiriler getirmesi iktidar açısından çok kullanışlı.
HDP’nin Cumhurbaşkanlığı için aday çıkarmaması bir pazarlığın işaretiyse, Ağıralioğlu’nun demeçleri de sarayla yapılan başka bir pazarlığın işareti olabilir mi?
Kaldı ki Ağıralioğlu geçmişte “PKK Müslüman olursa, PKK’yla da görüşülebilir” diyen bir siyasetçi.
Cemaatlere yakın duran, devlet erkânının Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenazesine katılmasını eleştirenlere karşı çıkan ve cenazeye katılan bir tarikat sevici.
“Türk tarihi tek bir çizgidir, Abdülhamit de bizim Atatürk de bizim” diyecek kadar da Atatürk karşıtı bir isim.
Tansu Çiller’i kastederek “bir dönem kadın bir başbakan tarafından yönetilmiş olmanın bahtsızlığını yaşayan Müslüman Türk milletinden” bahseden eski bir Nizam-ı Âlemci.
Ağıralioğlu; AKP’yi “devlet”, Erdoğan’ı da “devletin başı” olarak kabul eden bir ülkücülüğün fikir dünyasındaki siyasi çarpıklığının tipik bir göstergesi.
Kısıtlı entelektüelliği “mülkiyeli” olmasından, siyasi fırsat peşinde koşması ise “inşaatçılığından” geliyor.
Kaldı ki Ağıralioğlu’nun HDP ile ilgili dile getirdiği endişeleri daha önce Meral Akşener açıkça dile getirmiş ve bir pazarlığı kabul etmeyeceklerini deklare etmişti. Akşener’in HDP’yle ilgili tutumu doğrudur ve kabul görmektedir.
Ağıralioğlu’nun tavrı ise sadece Kılıçdaroğlu’nu değil, kendi partisinin de genel başkanını hedef alır nitelikte. Akşener’in uzlaşmayı kabul eden sağduyulu tavrını HDP ambalajıyla eleştirmek, siyasi ahlaka uygun bir tavır değil.
Cumhurbaşkanlığı yardımcılığının terör örgütüyle bir pazarlık konusu edilmesi söylemi ise tipik bir AK trol propagandası.
Ağıralioğlu’nun iktidarın HÜDA PAR gibi bir hareketle kurduğu ortaklıktan bahsetmemesi gayet bilinçli bir tercih.
Kürdistan’ı savunan, “Türk bayrağı” ifadesinden rahatsız olan HÜDA PAR’la açıktan yapılan bir pazarlığı görmezden gelen Ağıralioğlu’nun tavrı AKP’nin yeni transferi Mehmet Ali Çelebi’nin tavrına çok benziyor.
Türk siyasetinde çok basit bir turnusol var.
PKK terörüyle arasına mesafe koyan bir siyasetçi aynı şekilde AKP iktidarıyla da arasına bir mesafe koyamıyorsa üzerine bir soru işareti koyun!
Sadece HDP üzerinden çekilen milliyetçi nutukların varacağı nokta utangaç bir AKP’liye dönüşmektir.
HDP bölgesel bir parti olmaktan çıkıp, Türkiye’de dengeleri belirleyen bir siyasi güç haline dönüştüyse bunun ilk sorumlusu AKP iktidarıdır.
Apo’nun mektupları bile seçimlerde bir koz olarak kullanılıyorsa hesabı önce “Sayın Öcalan” dediği için mahkûm olmuş Erdoğan’dan sorulmalıdır.
AKP, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en Kürtçü partisidir ve “her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almakla” övünen bir harekettir.
Türk siyasetine nüfuz etmiş bölücülüğün hesabı sorulacaksa bunun ilk adresi bellidir.
Devletin kurumlarını yok eden, devletin kurucu ideolojisiyle kavgalı AKP’nin diliyle ve neredeyse aynı cümlelerle yapılan bir milliyetçilik mücadelesinin varacağı yer AKP Genel Merkezi olacaktır.
“Abdülhamit de bizim, Atatürk de bizim” diyen bir zihniyetin “Erdoğan da bizim” demesi şaşırtıcı olmaz.