Geçtiğimiz günlerde Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis Ankara’da Tayyip Erdoğan’la görüşmüş, yapılan temaslarda “Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması” konusunun gündeme geldiği iddia edilmişti.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Heybeliada Ruhban Okulu’nu ziyaret ederek Patrikhane ve Rum Cemaati yetkilileriyle görüşmesi, konunun iktidarın gündeminde olduğunu doğruluyor.
Ruhban Okulu hem Türkiye hem de Yunanistan açısından oldukça önemli. Konunun Türkiye açısından önemi Lozan Anlaşmasıyla birlikte Patrikhane’nin “ekümenik” vasfını kaybetmesi ve Türk hukukuna bağlı bir “dini kuruluş” haline gelmesi. Bu durum Türkiye’nin egemenlik haklarının tanındığını ve geçerli olduğunu gösteriyor.
Yunanistan açısından ise Ruhban Okulu’nun yeniden açılması, kendisini “ekümenik” olarak tanımlayan Patrikhane’nin bağımsızlığını ispat etmek yönünde atılmış çok büyük bir adım. Konunun senelerdir tartışılıyor olmasının sebebi iki tarafın da bunu görüyor olması. Ruhban Okulu, Yunanistan açısından Bizans özleminin bir ifadesi…
AKP’nin konuyu “pazarlık masasına” tekrar getirmesi ise tarihin bir tekekürrü.
2002 sonrasındaki yıllarda Siyasal İslamcılar “Milli Görüş” gömleğini çıkardıklarını ispatlamak adına Ruhban Okulu’nun yeniden açılabileceğini dile getirmişler, Türkiye’nin AB’nin bir parçası olduğunu ispatlamak adına bu konuyu sürekli gündemde tutmuşlardı.
Heybeliada Ruhban Okulu ve Patrikhane ile ilişkiler, AKP iktidarının Avrupa Birliği ile yakınlaşma çabasını gösteren bir semboldü.
AKP’nin ilk yıllarında “Bizans’ın diriltilmesi” olarak nitelediğimiz bu çabaları Türk Solu’nda sıkça dile getirmiştik.
Erdoğan’ın Yunanlılar tarafından “Karşımızda ilk defa bir Atilla yok” diyerek alkışlandığı senelerdi…
Fener Rum Patrikhanesi’nin gerçek niyetini ortaya koyan Sevgi Erenerol gibi isimler de AKP-Cemaat işbirliğiyle tutuklanıyor ve susturuluyordu.
Tekin’in ziyaretiyle başlayan yeni dönem, AKP’nin aradan geçen onca yılın ardından “aslına rücu etmeye çalıştığını” gösteriyor.
“İktidarın fabrika ayarlarına dönmesi” denilen şey tam olarak bu…
Papa heykelinin altında AB’ye “biat anlaşmaları” imzalayan, Ruhban Okulu’na ve “ekümenik”e yeşil ışık yakan türde bir İslamcılık…
Böylesi bir yakınlaşma çabasının esas sebebi ise tamamen “duygusal”…
Türk düşmanı Papa X. Innocenizo’nun heykelinin önünde atılan teslimiyet imzaları; Türkiye’nin “sıcak paraya boğulduğu”, AKP Türkiye’sinin yabancılar tarafından refaha kavuşturulduğu bir dönemi temsil ediyordu.
Bugün de iyice dara düşen Siyasal İslam iktidarını korumak adına Batılı dostlarından yardım dilenmektedir.
Bir tarafında Hamasçılığın diğer tarafında Ruhban Okulu’nun olduğu, çelişkili gibi görünen ancak AKP’yi tam olarak yansıtan bir strateji bu…
Heybeliada ziyaretini Yusuf Tekin yerine Mehmet Şimşek’in yapması çok daha anlamlı bir mesaj olurdu(!)