CHP’nin poker suratlılarından Gürsel Tekin, yine AKP’nin eline su döktüğü bir çıkışıyla gündemde. Dün TV100’de Pınar Işık Ardor’a konuk olduğu programda, bir kaç ay arayla Gürsel Tekin’e yöneltilen o çanak soru yine soruldu:
“Millet İttifakı olarak iktidar olursanız HDP’ye bakanlık verir misiniz?”
Gürsel Tekin’in cevabı, yer yer sırıtan Kürtçülüğü açısından tutarlı. Ama muhalefet açısından son derece sıkıntılı. Gürsel Tekin, doğal haliyle heyecana kapılıyor gibi görünerek, daha önceki cevapların aynısını yine vermiş. “Bizde geri vites olmaz” afrası eşliğinde hem de.
“Elbette HDP’liye bakanlık verlilebilir, her partiye olduğu gibi. HDP’liye TBMM başkanvekilliği veriliyor da bakanlık niye verilmesin?”
Gürsel Tekin, TBMM başkanvekilliği ile ilgili yalan söylemiyor. Gerçekten de HDP’li Nimetullah Erdoğmuş (ondan önce Mithat Sancar) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin başkanvekilleri arasında. Fakat Gürsel Tekin, burada çok ucuz ve sinsi bir kurnazlık sergiliyor.
HDP’li Erdoğmuş ile birlikte AKP’li Süreyya Sadi Bilgiç, CHP’li Haydar Akar ve MHP’li Celal Adan olmak üzere TBMM’de dört başkanvekili görev yapıyor. Fakat bu isimler, siyasi bir tercihe göre değil, TBMM iç tüzüğüne göre belirlendi. TBMM’nin 4 başkanvekili, mecliste grubu olan partileri temsilen belirlenir. Yani bir HDP’linin mecliste başkanvekili olması ile hükümette bakanlık kapması büsbütün farklı süreçler. Biri hukukî, öbürü siyasî.
Gürsel Tekin, yine benzer şekilde HDP’nin yasal siyasi parti, oy verenlerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasını öne sürüyor. Kardeşim, sana hukukî olarak mümkün mü değil mi sorusu sorulmuyor ki… Mesela iktidar olursanız Japonya’daki Liberal Demokrat Parti’ye, Singapur İşçi Partisi’ne veya Yeni Kaledonya Birlik Partisi’ne bakanlık veremeyeceğinizi, bunun hukuken de yasal olarak da mümkün olmadığını zaten biliyoruz. Dedemiz de biliyor.
Dolayısıyla “HDP’ye bakanlık verir misiniz,” sorusu, hukukî olasılıklara değil, siyasî eğiliminize yönelik bir soru. Ama Gürsel Tekin, Atatürk’ün partisinde kalbi HDP ile atan bir Kürtçü olduğunu, göğsünü gere gere söyleyecek cesarete sahip değil. O yüzden böyle yan çiziyor. Onun gibi CHP’de yer işgal edip HDP misyoneri vazifesi gören diğerleri de aşağı yukarı böyle…
Gürsel Tekin, yeri geliyor HDP’nin 30 yıllık parti olduğunu vurgulamasını biliyor. Ama 30 yılda sayısız defa neden kapatıldığını itiraf edemiyor. Biz hatırlatalım: etnik bölücülük ve terör.
Gürsel Tekin, tam da bu yüzden HDP’nin PKK ile olan ilişkisi sorulduğunda topu devlet kurumlarına atıyor. Aslında bu, tam anlamıyla aptala yatmaktır. AKP’nin adliyesinden temiz kâğıdı verilen HDP’lilerin terörist çıkması, şaşırıp “biz bilmiyorduk” denilecek mesele midir?
Bu yüzden Gürsel Tekin, AKP’nin yanmaz teflon gibi leke tutmazlığından bahsederken yine dürüst davranmıyor. Mesele HDP tabanının AKP’ye oy verirken “iyi”, CHP’ye yönelirken “kötü” olmasından ibaret olsa tamam. Aynı leke tutmazlık HDP’de yok mu? İktidarın kucağında oturup açılım yaparken, CHP dâhil, bu ülkenin tüm kurucu değerlerini hedef alan HDP’ye siyaseten meşruiyet kazandıran nedir? İktidarın gözünden düşmüş olması mı? Gürsel Tekin aynı eleştiriyi HDP için neden yapmıyor?
Sonuç olarak Gürsel Tekin’in ağzından çıkanlar, iktidar trollerinin bir haftalık sakız ihtiyacını fazlasıyla karşılayacak cinsten. Hem de hiç siyaset yapmadan ve siyasi bir analiz ortaya koymadan. Geçersiz, saçma benzetmeler ve gerekçelerle. Üstelik hiç haddine olmayarak. Nitekim ilk tepki İyi Partili Yavuz Ağıralioğlu’ndan geldi. Yani Gürsel Tekin’in bu sinsi çıkışı en başta muhalefet çatısına darbe indirdi.
Hatırlamak gerekir. 2019’da aday seçim sürecini bahane edip çıngar çıkaran Gürsel Tekin’e kalsa, CHP yerel seçim başarısını da gösteremeyecekti.Belki İstanbul’u Binali Yıldırım’ın, Ankara’yı Mehmet Özhaseki’nin yönettiğini görecektik. Anlaşılan Gürsel Tekin’in şimdi baş koyduğu dava, ilk defa bu derece zayıflayan AKP iktidarına merhem olmak ve kafasında CHP’yi HDP ile ilişkilendiren AKP tabanının AKP’den kaçışını durdurmak. Yani CHP’nin iktidar olmasını önlemek.