Mart ayında İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Türkiye’ye gelip Erdoğan’la görüşmesi ile resmileşen AKP’nin İsrail açılımı, 15 yıl aradan sonra ilk kez dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşmeyi gerçekleştirmek için Mevlüt Çavuşoğlu’nun Tel Aviv’e gitmesiyle yeni bir aşamaya ulaştı.
İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile Mevlüt Çavuşoğlu görüşmenin ardından ortak basın toplantısı da düzenlediler. Arkasında Davut Yıldızlı İsrail bayrağı, önünde yedi kollu şamdan resmi olduğu halde, yani bir başkası olsa AKP’lilerin ürettiği bin tane ayrı antisemit komplo teorisine maruz kalacak bir şekilde konuşan Çavuşoğlu’nun da Lapid’in de birbirlerine gösterdikleri sıcak ve samimi tavra diyecek yoktu.
Çavuşoğlu, toplantıda “Türkiye ile İsrail’in ticaret hacminin artmasında kararlı” olduklarını, “İsrail’le pozitif gündem” geliştirmek istediklerini ve elbette “Daha fazla İsrailli turist görmeyi” arzuladıklarını belirttiği konuşmasının bir yerinde “Kudüs konusundaki hassasiyetlerini” aktardığını söylemekle yetindi.
Yeniden karşılıklı olarak büyükelçilik açılması konusu ise daha sonra Türkiye’de yapılacak ikinci bir görüşmede ele alınmak üzere ertelenmiş durumda bırakıldı. Yani, AKP’nin İsrail’le ilişkileri 15 yıl öncesine neredeyse dönmüş bulunuyor. Peki, madem sonuç bu olacaktı, bütün bunlar neden oldu diye sorarsanız herhalde buna ne Çavuşoğlu ne de Erdoğan tatmin edici bir yanıt verebilir. İsrail basını ise AKP’nin hamlelerini, dış politikadaki yalnızlıktan ve ekonomik krizden kurtulmak için atılmış adımlar olarak yorumladı ki, bu hiç de yabana atılacak bir tahlil değil.
Bir diğer gelişme ise Erdoğan’ın “Ankara’ya kadar gelip yorulmasınlar,” dediği İsveç ve Finlandiya heyetleriyle, İbrahim Kalın başkanlığındaki saray heyetinin “Üçlü Zirve” toplantısı yapması oldu. Kalın, her ne kadar, “Türkiye’nin güvenlik kaygıları somut adımlarla karşılanmazsa sürecin ilerlemeyeceğini çok net ifade ettik,” dese de “Savunma sanayi ürünlerine yönelik yaptırımların kaldırılması yönünde bir olumlu tavrı biz gördük bu toplantıda. Tabii bu sevindirici bir gelişme, bu pozitif gündeme dâhil edebileceğimiz önemli bir başlık,” sözlerini eklemeyi de ihmal etmedi.
Görünen o ki İsveç ve Finlandiya’nın öyle çok uzun uzun endişelenmesine gerek olmayacak. İsrail ve BAE ile yaşanan dönüşler, elbette onlardan da esirgenmeyecektir. Muhtemelen bugün (27 Mayıs) İstanbul’a gelen Romanya ve Polonya dışişleri bakanları da onlara destek olacak…
Bu arada, BAE demişken bugün BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan’ın da Çavuşoğlu’nun daveti üzerine Türkiye’ye geldiğini eklemeyi unutmayalım. Hani şu iktidarın yarı resmî yayın organlarında manşetten küfür edilen BAE…
AKP; İsrail ve BAE ile dahi 180 derece dönüşle şimdiki noktaya geliyorsa İsveç ve Finlandiya da ümit içinde çalışmaya devam etmeli…
Çavuşoğlu, İsrailli mevkidaşı Lapid’i, ortak basın toplantısının sonunda Türkiye’ye hararetle davet edince, Lapid de “Döner varsa gelirim” diye esprili bir cevap verdi. İlahi Lapid… Elbette burada bol bol döner olacaktır senin karşında. AKP’nin İsrail dönüşünden daha yanar”döner”ini biz görmedik, emin ol sen de bulamazsın…