Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Habertürk’te katıldığı programda, Kılıçdaroğlu’nun iptal edilen demiryolu ihalesiyle ilgili iddialarına yanıt vermiş ve “önceki ihale planının değiştiğini; bu yüzden de yeni ihaleye gidildiğini, yeni planın daha kapsamlı olduğu için de maliyetinin daha yüksek olmasının doğal olduğunu” söylemişti.
Bakanın açıklamaları dinlendiğinde yapılan uygulamanın “kanuna uygun” olduğu anlaşılıyor. Bakan tam olarak “mevzuata uygun” davranıyor, “İhalelerin altında bizlerin değil bürokratların imzası olur.” diyerek kendisinin hukuken sorumlu olmadığını dile getiriyor.
Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği Bandırma-Osmaneli demiryolu projesi ihalesi de böyle gerçekleşiyor. Yapılan ilk ihaleyi “ailenin dışında” başka bir şirket alıyor; ardından projenin kapsamının genişletilmesi, ilk ihalenin iptal edilmesi ve yeni bir ihale açılması “talimatı” geliyor.
Yeni ihale, yasanın “savaş, salgın hastalık ve özellikli işler” için kullanılan 21/B maddesi devreye sokularak açık ihale yapılmadan gerçekleşiyor.
AKP iktidarı, istisnai durumlar için eklenmiş bu maddeyi, neredeyse tüm ihaleler için kullanarak, adrese teslim ihaleler yapıyor.
Bu durum sadece kamuoyunda çok konuşulan; yüksek maliyetli köprü, demiryolu ve tünel gibi uygulamalar için geçerli değil. Bakanlıklardan, belediyelere, il özel idarelerinden, KİT’lere kadar her kurum bu maddeyi kullanarak; açık ihaleye çıkmadan, “yandaş” firmalara ihale verme “olanağına” sahip.
5’li çete denilen; Cengiz, Limak, Kalyon, Kolin ve Makyol Holdingler bu “besin zincirinin” en tepesinde. Bu gruplar, sırtlarını devlete öylesine dayamış durumdalar ki, dünyada en çok kamu ihalesi alan 10 şirketin 5’ini bu şirketler oluşturuyor.
Bu şirketler, adeta devletin “taşeronu” haline gelmiş durumda. Eski Türkiye’de KİT’ler yoluyla yapılan ekonomik faaliyetler, şimdi devletin talimatıyla bu gruplara yaptırılıyor. En tepedeki büyük ihalelerden, en alttaki küçük ihalelere kadar “mevzuata uygun” kurulmuş hiyerarşik bir yapı bu.
Adil Karaismailoğlu’nun konuşmasında sık sık vurguladığı, “İhale sisteminin içinde eski CHP milletvekilleri bile var.” demesi, AKP’yi ayakta tutan oligarşik iktisadi düzenin gizlenmesinden başka bir şey değil.
20 yıllık AKP iktidarında Kamu İhale Kanunu’nun neredeyse 200 defa değiştirilmesi, yapılan yolsuzlukların kitabına uydurulması anlamına geliyor. Bakan’ın kendinden emin biçimde gülümsemesinin arkasında da AKP hukukunun kendisine sağladığı bu “güvence” yatıyor.
Ancak yapılan uygulamaların “hukuka uygun” görünmesi, bunun aslında bir soygun düzeni olduğunun kanıtlanmasına engel değil. Gerçekler öyle ya da böyle, bir gün elbette açığa çıkarlar.