Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün yaptığı açıklamada Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni harfiyen uygulamayı sürdüreceklerini belirterek, “bu konunun tartışılması bir kenara, akıldan geçirilmesinin bile söz konusu olamayacağını” dile getiriyor.
Geçen hafta yapılan MGK toplantısı sonrasında ise “Türkiye’nin mevcut riskleri bertaraf etmeyi amaçlayan yaklaşım ve uygulamalarını Montrö rejimi çerçevesinde titizlikle sürdürerek muhafaza edeceği” ifade edilmişti.
Kısa süre içinde gelen bu iki Montrö vurgusu sebepsiz değil.
Geçtiğimiz hafta ABD yönetiminin “Montrö Sözleşmesinin yürürlükten kaldırılması için Türkiye ile çalışmaya hazırız” açıklaması yaptığı iddia edilmiş ancak dolaşıma sokulan bu habere yönelik net bir kaynağa ulaşılamamıştı.
Böylesi bir iddiayı kamuoyuna duyuran şey ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Türkiye’nin Montrö Sözleşmesinin hükümlerini kesin bir şekilde uyguladığını ve ABD’nin sözleşmeyi değiştirme konusunda başarılı olamayacağını” açıklaması oldu.
Lavrov’un nereden çıktığı belli olmayan bir söylentiden “anında haberdar olması” ve bunu gündeme taşıması elbette bir tesadüf değil. Rus devletinin propaganda aygıtı böyle çalışıyor.
MGK’daki Montrö vurgusu ve Hakan Fidan’ın yaptığı açıklamaların çıkış noktası da işte bu söylenti.
AKP iktidarının Rus yalanlarını ciddiye alarak gündeme taşıması Türkiye’nin diplomatik ağırlığını yok etse de asıl rahatsız edici olan şey bu değil. Sonuçta Türk devletinin Montrö’den vazgeçmeyeceğini tekrarlamanın bir zararı yok.
Ancak tam da bunu yapmak için Montrö bildirisini yayınlayan amiralleri “darbeci” olmakla suçlayan, onları muhtıra peşinde koşmakla suçlayan da aynı AKP iktidarı değil miydi?
Oysa dönemin Meclis Başkanının, “Cumhurbaşkanı teknik olarak uluslararası sözleşmelerden çekilebilir” dediği bir dönemde, emekli amirallerin bir araya gelerek Montrö’ye sahip çıkmasından daha doğal ne olabilirdi ki?
Ancak iktidarın yönlendirdiği bir güruh amirallerin ortak açıklamasına gerçekte olmayan bir anlam yükleyerek Türk ordusuna düşmanlık yapmayı tercih etti. Başlatılan hızlı bir soruşturmayla Ergenekon dönemini hatırlatacak biçimde on emekli amiral gözaltına alındı. AKP’nin tüm “sivil toplum kuruluşları” seferber edildi, amirallere yönelik binlerce suç duyurusunda bulunuldu ve Türk vatanının bekasından başka bir şey düşünmeyen şerefli subaylar hedef gösterildi.
Gözünü Türk ordusu nefreti bürümüş bir güruhtan başka bir şey beklenemezdi!
Peki “dostunuz” Lavrov durduk yere neden ortaya böyle bir yalan attı?
Yoksa Rusya, İsveç anlaşmasıyla gelişen Türkiye-ABD yakınlaşmasından rahatsız olduğu için Montrö’yü gündeme getirip Türk subaylarını provoke etmek mi istiyor? Rusya size işinizi mi öğretiyor? Hadi şimdi amirallere “haddini bildirdiğiniz” gibi, Lavrov’a da haddini bildirin. Bir daha Türk devleti adına konuşamasın! Tüm dünya gücünüzü bir daha görsün(!)